Günümüzde Rum liderliği , BM Güvenlik Konseyinin 541(1983) ve 550(1984) tarih ve sayılı kararlarıyla Kıbrısta “Tek meşru hükümet” olarak tanınmalarının
Günümüzde Rum liderliği , BM Güvenlik Konseyinin 541(1983) ve 550(1984) tarih ve sayılı kararlarıyla Kıbrısta “Tek meşru hükümet” olarak tanınmalarının ve 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla ABne üye olmalarının arkasına sığınarak Kıbrıstaki gerçekleri görmezden gelmektedirler. Anastasiadis, BM Güvenlik Konseyinin konu kararları ve ABne üye olmanın avantajlarını kullanarak kendini ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı /Devlet Başkanı olarak görmeleri ve de milli politikaları gereği; Kıbrıs Türk halkını “azınlık” olarak kabul etmeleri ve Kıbrıstaki gerçekleri kabullenememeleri nedeniyle KKTCni gerçeğini görmezden gelmekte, devletimizden bahsederken ‘sahte devlet olarak bahsetmekte ve de KKTC Cumhurbaşkanını “Toplum Lideri” olarak görmektedirler... Rum liderliğinin hedefi , Türkiyeye gelecek baskılarla “Garanti Anlaşmaları”nın iptalini ve de Türk askerinin Kıbrıstan çekilmesini sağlamaktır. Bunun gerçekleşmesi halinde gerisi kolay!... Türk askeri Adadan çekildikten sonra her şey artık Rumların istekleri ve beklentileri doğrultusunda gelişecek, ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyeti egemenliğini Kuzey Kıbrısa yayacak, Rum polisi ve RMMO Kuzey Kıbrısa yerleşecek ve “Kıbrısta tek meşru devlet , tek meşru hükümet” uygulaması devreye girecektir. Bunu ilk sonuçları olarak da anavatanımız Türkiyeden Kıbrısa Turist olarak gelecek olanlara, üniversite öğrencilerine ve de öğrencileri ziyarete gelecek olan anne-babalarına vize uygulamasına geçilecektir. Hemen akabinde denklik konusu ve de mevzuta uygun değildir diyerek üniversitelerimiz ve de bankalarımız kapatılma yoluna gidecektir. İşte Rumların istedikleri doğrultusunda gerçekleşecek olan bir Federal çözümde en basit haliyle Kıbrıs Türk halkının ekonomisinin kısa yoldan çökertilmesi hayalleri… Kısacası Rum liderliğinin hedeflediği çözümde bu ve buna benzer olayların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Rum liderliğinin görüşme masasında çözüm yanlısı mesajlar vermelerine aldanmayalım. Bu mesajlar maksatlıdır. Rum liderliğini hedefi masada kazanmaktır. Rum liderliği “…çözüm hemen şimdi çözüm. Barış engellenemez..” diyenlere ve dünya kamuoyuna çözüm yanlısı mesajlar verirken diğer yandan da Türkiyenin içte ve dışta sıkışacağı günü dört gözle beklemektedirler. Anastasiadis, barış ve siyasi çözüm yanlısı olduğuna ; ancak gerçekleri görmeyenleri ve de yarın siyasi bir çözüm olacakmış gibi bekleyenleri inandırabilir. Anastasiadis, hayallerinin gerçek olacağına kendisi de inanmıyor o başka mesele… Rum halkı hiçbir dönemde Kıbrıs Türk halkına gerekli yakınlığı göstermediği gibi genç nesillere Kıbrıs Türk halkının Kıbrıstaki varlığının bir gerçek olduğunu ve bu Adayı Kıbrıs Türk halkı ile paylaşmaları gerektiğini çocuklarına hiç anlatmadılar. Tam tersine Rum halkı ve Rum liderliği aileden başlayan Okullarda ve Kiliselerde devam eden Türk düşmanlığı aşıladılar ve neticede bugünlere gelindi… Günümüzde düşünülen olası bir anlaşma ile on binlerce Kıbrıs Türkünü göçmen olmasını getirecek toprak tavizi istekleriyle karşı karşıyayız. Konu bu topraklara yaklaşık 60 bin Rum yerleştirilmek istenirken Kuzeydeki Kurucu devlete de yaklaşık 100 bin Rumun gelmesini istemektedirler. Dahası ağız birliği yapmışlar, garanti anlaşmaları iptal edilmez ve Türk askeri Kıbrıstan çıkmazsa , anavatanımız Türkiyeden gelen kardeşlerimiz ve de Kıbrısta doğan Türkiye Cumhuriyeti kökenliler geri gitmezlerse anlaşma olmaz diyorlar. Rum liderliğine sormak gerekiyor, neden anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisini istemiyorlar. Bu güne kadar hiçbir Kıbrıs Türkü Yunanistanın garantörlüğüne karşı çıkmazken neden onlar karşı çıkıyorlar. Kıbrıs Türk halkına saldırma niyetleri yoksa garanti anlaşmalarının kalkmasını neden istiyorlar? Gerçekler ortadadır. Rum-Yunan ikilisinin hedefleri Enosis iken, Rum Ortodoks Kilisesi onay vermedikçe Kıbrısta siyasi bir çözüme ulaşılamaz… Sonuç olarak ; Kıbrıs Türk halkı adil ve kalıcı bir siyasi çözüm istiyor. Kıbrısta dini, dili, kültürü , ırkı, tamamen farklı iki ayrı halk , iki ayrı demokrasi ve iki ayrı bağımsız ve egemen devlet vardır. Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliği, egemenliği, self-determinasyon hakları vardır. Anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisi olmazsa olmazımızdır. Siyasi çözüm için bu gerçeklerden hareket etmek mecburiyetindeyiz. Federal Devlet/Birleşik Federal Kıbrıs gibi çözümler asla düşünülemez…..