Günümüzde Rum liderliği kendi akıllarınca anavatanımız Türkiye’nin elbet bir gün  silahlı saldırıya geçeceği düşüncesinden hareketle silahlanmaya devam ederken yanılıyor.  Çok iyi bilinmelidir ki, Rum liderliği silahlı  bir girişimde bulunmadığı sürece  anavatanımız Türkiye’nin böyle bir düşüncesi yoktur ve olamaz da..
Gelinen noktada   hedefinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olduğunu  dile getirerek 11 Ekim 2020 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilen  ve de 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında yer alan Cenevre Konferansında anavatanımız Türkiye’nin desteğinde son  noktayı koyan   sayın Ersin Tatar: “Kararlılığımız, Halkımızın Siyasi  Eşitliğini, Anavatanımız Türkiye’nin Etkin ve Fiili Garantörlüğünü ve Türk Askerinin Kıbrıs’taki Varlığını Korumak, Halkımızı Azınlık Durumuna Düşürmemek ve Tek Gerçekçi Çözüm Yolu Olan Egemen İki Devlet Modelini Hayata Geçirmek Yönündedir” ifadelerini kullanmıştır.
Ama ne yazık ki dün olduğu gibi bugün de halen aramızda sayıları az da olsa Rumlarla “Federasyon”  çatısı altında yaşamayı hayal edenler vardır. Bu düşünce içinde olanların Rum-Yunan ikilisinin hedeflerini görmezden gelmesi kabullenilemez. Gerçek şu ki; Rum-Yunan ikilisinin hedefleri çok açık ve nettir. Rumların öncelikli hedefleri Kıbrıs’ın bütününe sahip olmaktır, egemenliklerini adanın tümüne yaymaktır, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ortadan kaldırmaktır, Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile kendilerine yamalamaktır, Batı Trakya’daki kardeşlerimizin durumuna getirmektir.
Günümüzde gelinen noktada 12 Şubat 2023 tarihinde ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilen  Nikos Hristodulidis hiç sıkılmadan   görüşmelere 07 Temmuz 2017’de kaldığı yerden devam edelim” diyor.
22.11.2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre EOKA’cı Grigoris Aksendiu’nun anma töreninde yapmış olduğu konuşmada GKRY Savunma Bakanı Haralambos Petridis “işgal altındaki ata topraklarımızı , köylerimizi ve şehirlerimizi terk etmemiz söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
Yine konuşmasında  Haralambos Petridis: Türkiye’nin son dönemlerde çağ dışı ve revizyonist bir politika benimseyerek  Helenizm ve bölgedeki diğer ülkelere karşı tüm Doğu Akdeniz’i kontrol etmeye çalıştığını savundu. Kıbrıs’ta siyasi çözümün işgal altındaki  ata topraklarımızı, köylerimizi terk etmemiz söz konusu değildir” şeklinde konuştu.
Yine o günde GKRY Meclis Başkanı Annita Dimitriu: “işgal” ile uzlaşmalarının ve bugünkü “Kabul Edilemez” durumunun devamını istemelerinin mümkün olmadığını söyledi. Özgür bir Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi hedefine bağlı kalmayı sürdürdüklerini  söyleyen Dimitriu: “ BM kararlarına ve  AB ilkelerine dayalı adil ve kalıcı bir çözüm istediklerini” yineledi.
Crans Montana Konferansını Rum-Yunan ikilisinin  terk  etmesinin en büyük nedeni,  Türk tarafının olası bir siyasi çözümde  Garanti Anlaşmalarının  devamını istemesidir.  Tüm bu gerçekler ortada iken ne yazık ki hala daha aramızda  Rumlar gibi  görüşmelere kaldığı yerden devam edilmesini dile getirenler vardır.
Gerçek şu ki; Rum-Yunan ikilisinin hedefi  Garanti Antlaşmalarının  iptal edileceği, Türk askerinin adadan çıkacağı, Kıbrıs  Türk halkının  ‘azınlık’  hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamaktır.  Ne yazık ki bu gerçekler ortada iken hala daha aramızda ‘sözde’  Federasyon rüyası görenler vardır, bu konuda AKEL ile işbirliği yapanlar vardır. Yazık, hem de çok yazık..
Rum-Yunan ikilisine düşen görev, adadaki gerçekleri görmeleridir.  Kıbrıs Türk halkı olarak, bağımsız  ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden ve de anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden asla  vazgeçemeyiz ve de vazgeçmeyeceğiz.
02 Aralık 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçisi Metin Feyzioğlu: “Kıbrıs’ta 1974  Barış Harekatı’ndan Beri  Barış ve Huzur Vardır. Rum Yönetiminin Barıştan Anladığı Kıbrıs Türkünü Asimile Etmektir. Kıbrıs Türkleri Asla Gazze’nin Kaderini Yaşamayacak” demiştir..
Feyzioğlu;  GKRY’nin barıştan anladığı, Kıbrıs Türkünü asimile etmektir. Öyle olmasaydı çoktan anlaşma sağlanmış olacaktı, olmadı. Daha birkaç ay önce resmi-geçit töreninde hazırolda   selamladıkları katil EOKA’cıların   torunları çoktan hazır. Yol ver gitsin diye mi düşünüyorlar acaba? Bunlar yanlış hesaplar. Çok yanlış.. Kıbrıs Türkleri asla Gazze’nin kaderini yaşamayacak. Çünkü onların anavatan Türkiyeleri vardır..
..Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar  yaşatılacağını ve tanınmasının sağlanacağını dünyaya ilan ettiler. Tek çözüm sahadaki gerçekleri, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin  egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü tanımaktır. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti el ele oldu ve olacak” dedi.
04 Aralık 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre Avrupa Komisyonu’nun Yapısal Reform Destek Bölümü Genel Müdürü  Mario Nava  “Hedefimiz Kıbrıs’ı BM çerçevesinde yeniden birleşmeye yakınlaştırmak için elimizden geleni  yapmaktır.  Hepimiz Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara yeniden birleşmenin, Kıbrıslı Türkler için (AB’ye)  tam entegrasyon anlamına gelecek faydalarını göstermek için daha çok şey yapmalıyız” dedi..
..Kasım ayında Ada’nın her iki kesiminde temaslarda bulunan Nava, AB’nin , özellikle de Avrupa Komisyonu’nun çözüm çabalarına yardımcı olma sözüne sadık olduğunu ve gelişmeleri yakından takip ettiğini belirterek “Hedefimiz Kıbrıs’ı BM çerçevesinde yeniden birleşmeye yakınlaştırmak için elimizden geleni yapmak” ifadelerini kullandı.
06 Aralık 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre Brüksel’de Rum  Komünist AKEL Partisi tarafından “Kıbrıslı Türkler ve AB-Kıbrıs’ın Yeniden Birleştirilmesine İlişkin  Perspektifler” başlığı altında Panel düzenlendi.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Dış İlişkiler Sekreteri Fikri Toros, 6 Aralıkta Avrupa Parlamentosunda “Kıbrıslı Türkler ve AB-Kıbrıs’ın Yeniden Birleşmesine İlişkin Perspektifler” panelinde konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında Fikri Toros, Kıbrıs barış tesisi sürecindeki çıkmazın daha fazla geç kalmadan aşılabilmesi için tek meşru zemin olan BM zeminine dönülmesinin şart olduğuna işaret etti.
Konuşmasında, ortak yurtta özlenen kalıcı barış ve gerçek demokrasi için birleşmenin zeminine dönülmesinin şart olduğuna işaret eden Fikri Toros; ortak yurtta özlenen kalıcı barış ve gerçek demokrasi için birleşmenin ve bütünlüğü korumanın zaruri olduğunun da hiç unutulmaması gerektiğini belirtti. “Kıbrıs’ımız bölünemeyecek kadar küçük, içinde tüm toplumları barış içinde barındırabilecek kadar büyüktür” ifadelerini kullandı ..
Sayın Fikri Toros, “Gerilere dönüp baktığımızda 2004 Annan Planı, 2008 Talat-Hristofyas süreci ve 2017 yılının ilk yarısında İsviçre’de gerçekleşen çok taraflı Kıbrıs Konferanslarının sonuçsuz kalmalarının ardından, Kıbrıs barış tesisi süreci tarihin en derin çıkmazına girmiştir.  Toplumlararası  siyasi sorunun 60. Yılına girerken, adamızda bölünmüşlük derinleşerek devam etmekte ve ortak yurdumuzun Federal çatı altında yeniden birleşmesi  artan ivediliğini korumaktadır” dedi.
Sayın Fikri Toros’a sormazlar mı olası bir siyasi çözümde Rum-Yunan ikilisi  Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri  Adadan Gitmeli; Türkler ‘Azınlık’ Haklarına Razı Olmalı, Tüm Rum Göçmenler  Evlerine, Mülklerine Dönmeli, derken  hala daha  Federasyon mu?
Sonuç olarak; Rum-Yunan ikilisi Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleşmek için fırsat kollarken hala daha aramızda ‘sözde’ federasyon peşinde koşanlar vardır. Yazık hem de çook yazık..
Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..