24 Nisan 2004de

24 Nisan 2004de  yapılan referandumda ,  ‘hayır diyen Rumlar, “evet” diyen  Kıbrıs Türk halkını  bir felaketten kurtarmışlardı. Rumlar o günde ‘evet demiş olsalardı, herşeyden önce Kıbrıs Türk halkı  devletimiz KKTCni ,  egemenliğini , Türkiyenin   garantörlüğünü  ve  Türk ordusunun  Kıbrıstaki varlığını  kaybedecekti…

Annan Planı ile ; Kıbrıs Türk tarafı olarak Rum tarafına  toprak  iadesinde bulunarak peyderpey  aşamalı olarak , topraklarıyla beraber  25 köy verilecekti. Kapalı Maraş ve bölgesi , Güzelyurt kenti ve  tarımsal arazileri verilecekti. Karpazda 4 köy    topraklarıyla    Rumlara verilecekti, Güney Mesarya köyleri Rumlara verilecekti, bunlardan kurtulduk.

KKTCnin toplam alanının  %20ne yakın  bir miktarı olan   450 bin dönüm toprağın Rumlara verilmesinden kurtulduk.  Buna ek olarak KKTC  sınırları içinde kalan Rum mallarının üçte biri 350 bin dönüm toprağın ,  kısacası toplamda 800 bin dönüm toprağın Rumlara  verilmesinden kurtulduk… Rumlara iade edilen  ve  Rumların  yerleştikleri topraklardan söküp atacakları Kıbrıs Türk halkı 4ncü kez  göçmen  durumuna düşecekti… Halkımız bu yeni göç hareketlerinden kurtuldu.

2000li yılların ilk yarısında Kıbrıs Türk halkı, AB, BM, ABD ve diğer büyük güçlerin baskıları sonucu onların   vaatlerine ve sözlerine inanarak , uzun ömürlü olmayacağını  bili bile  siyasi bir çözüme ulaşma adına Annan Planına evet demişti. O günde kendini  çözüm yanlısı zannedenler  havalarda uçuyorlardı!... Ya Rumlar ‘evet demiş olsalardı, Kıbrıs Türk halkının durumu ne olacaktı!...

Neticede  Rumların %75i “hayır” oyu sayesinde    Kıbrıs Türk halkı olarak egemenliğimizi, bağımsızlığımızı devletimiz KKTCni yaşatıyoruz  ve de  Türkiyenin etkin ve fiili garantisi altında yaşamaya devam ediyoruz.  Kıbrısta barışı sağlayan  Türksilahlı Kuvvetleri KKTCnin teminatı olmaya devam ediyor.

Rum basınında  yer alan ve  basınımıza yansıyan haberlere göre Toplumlararası  görüşmelerde Rumların 1974 öncesi “Mülkiyet  haklarının tanınması ve  ‘Özel Komisyon kurulması  kararı alması  Rum gazetelerinin  “Mülkiyetle ilgili ilk söz hakkının Rum Mülk sahibinde  olacağını , Rumların 1974 öncesi mülklerine  dönecek diye yazması , kendilerine göre ilk söz hakkının Rumlarda olması ,  Rumların tazminat ve takas yerine   mülklerin iadesini tercih  edeceğinin   söylenmesi  aylardan beridir KKTCde telaş yaratmaya devam ediyor.

Geçmişte görevde olduğu dönemde Hristofyas:  “…Kıbrıs meselesi  1974de başlayan bir işgal meselesidir…Hudutlarımız Girnede  son bulur…” diyordu.  Haddini aşan Hristofyas , “ Türkiyeye karşı,  işgale karşı  birlikte mücadele   edelim” diyordu.

Şu bir gerçek ki anavatanımız Türkiye 1974 Barış Harekatını düzenlemeseydi Kıbrısta Girit misali bir tek Türk bile kalmayacaktı!...

Anastasidis , “…Üniter devlet, iki bölgeli , iki toplumlu federasyona dönüşecek, tüm göçmenler evlerine dönecek, garanti anlaşmaları iptal edilecek, Türk askeri ve yerleşiklere geri dönecek…” diyor.

Kıbrıs Türk halkı yıllarca  yollardan, alınıp kaybedilirken, KıbrısTürk halkının hakları çiğnenirken Hristofyas ve Anastasiadis gibiler  neredeydi?

Annan  Planında 1960  Kıbrıs Cumhuriyetini oluşturan  Şubat 1959 Zürih ve  Londra  Anlaşmalarıyla garanti altına alınmış iki egemen güçten biri olan Kıbrıs Türk halkı,  Rumların  insafına  bırakılmak isteniyordu. Annan Planı ile Kıbrıs Türk halkı ‘azınlık durumuna   getirilmek isteniyordu.  Annan Planı İngiltere gibi   Kıbrısa üslenmeye çalışan AB ve ABDnin marifetleriydi… Günümüzde de  benzeri çalışmalara devam etmektedirler. Dikkatli olmalıyız!...

Verilen sözlere ve vaatlere kanarak  Annan planına evet diyen Kıbrıs Türk halkı 11  yıldan beri dünya ile  bütünleşemedi. Kıbrıs Türk halkı   bireysel haklardan yararlanmanın ötesine gidemedi, değer miydi?KKTCnin uluslararası platformlarda tanınacağını vaat eden  büyük güçler şimdilerde nerede!....

Kıbrıs Türk halkı olarak siyasi eşitliğimizden , egemenliğimizden, self-determinasyon haklarımızdan,egemen  devletimiz KKTCden ve  1960 Garanti Anlaşmalarından vazgeçemeyiz. Türk askeri KKTCnin varlığının  teminatıdır ve teminatı olmaya devam edecektir. Kıbrısta bağımsız ve egemen iki devlet gerçeği kabul edilmelidir. Kıbrısta adil ve kalıcı bir barış ancak KKTCnin tanınmasıyla mümkündür…  Kıbrısta Türk halkına hayat hakkı tanımayan Rumlara karşı bu vazgeçilmezlerimizin görüşme  masasındagüçlü bir şekilde  dile getirilme zamanı gelmiştir…

Yakın geçmişte Güney Kıbrısta bin  kişiyle yapılan ve 5 Ekim tarihli Halkın Sesi gazetesinde manşette yer alan sonuçlara göre:  oy kullanan Rumların %77i sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti”nitasfiye edecek bir çözümü kabul etmeyecek.  Rumların 87.8i Kuzeydeki mülklerde Kıbrıslı Türk ve yerleşiklerin söz sahibi olacağı bir çözüme hayır diyeceklerini beyan ettiler. Türk askerinin 10 yıllık dönem içerisinde kademeli olarak çekileceği bir çözüme %55.5  lik bir kesim hayır dedi. Yine oy kullanan Rumların %58.6lık bir kesimi de  dönüşümlü başkanlığa ‘hayır diyor.

 

Anket sonuçlarına bakılırsa  Rumlar yine hayır diyecekler. Bu duruma göre iki ‘hayırda bir hayır vardır diyelim.  Haydi hayırlısı!....