Rumların, sık sık güneye giden Türklere düşmanca davranması, içimizdeki Rum-emperyalist yandaşlarının yutturmağa çalıştığı gibi, münferit olaylar değildir. Kiliselerde, okullarda, askeri kışlalarda ,basında ve her ortamda Türk düşmanlığının körüklenmesinindoğal sonucudur:

En son 16 Kasımda 4 Türke saldırılması, Rum eğitim Bakanının, okullara genelge göndererek öğrencilere, KKTCyi kınama etkinliği yaptırılmasınıistemesinden sonra olmuştur;

Kiliselerde, okullarda ve askeri kışlalarda gençlere sürekli olarak Türk düşmanlığı aşılandığı biliniyor;

 Rum kesimindeki okullarda ve askeri kışla girişlerinde, hala daha  üzerinde Türk düşmanlığını körükleyen sloganlar yazılı panolar vardır;

Rum tarafındaki medya ve siyasiler, koro halinde yöneticilerimize sahte diyerek hakaret ediyor;

1958 ve 1963-74de Türklere çektirdikleri acılardan  pişmanlık duymayan, ders almayan ve özür dilemeyen Rumlar, sınır kapılarının açılmasından sonra da ayni düşmanca tutumlarını sürdürüyor;

2010da İskelede bir Türkü bıçaklayarak ağır yaralayan Rumlarhakkında , 2014de  Larnaka mahkemesi  beraat kararı verdi;

Yakın geçmişte Rumlarla birleşme savunucularından sayın Talata  Leymosunda linç girişiminde bulunulmuştur;

Sinir kapılarının açılmasından sonra güneye giden bir çok Türkün araçlarına zarar yapıldı ve bir çok Türk dövüldü;

Güneydeki İngiliz okulunda, sırf Türklere karşı önyargısız davranılmasını istediği için müdür muavini görevinden alındı;

 Rumlar sık sıksınırdan bölgemizi taşlarlar. Kendi aralarında yaptıkları futbol maçlarında bile bayrağımızı yakarlar;

Güneydeki İngiliz okulunda öğrenim gören Türk çocuklarının Rumlar tarafından dövüldüğü unutulmadı;

Leymosunda ismi Fatih Sultan olan Türk çocuğunun adının değiştirilmesi istendi ve ailesi kabul etmediği için çocuk, devlet koruması altına alınarak vafdis edildi;

Bizim Karpazda Rumlar için okul açılmasına izin vermemize karşın, Rum yönetimi Leymosunda yaşayan Türkler için okul açılmasına izin vermiyor;

Bize karşı önyargılı ve düşmanca tutum içinde olan Avrupa Birliği bile,Rum yönetimini güneyde yaşayan Romanlara ve Türklere kötü muamele yaptığı için uyarmak zorunda kaldı.

Görüldüğü gibi geçmişten günümüze yaşanan acı olaylar, Rumların bizi düşman gördüğünü ve  henüz ortaklığa hazır olmadığını gösterir.

Bu koşullarda da iki halkın zorla birleştirilmesi veiki kesimliliğin sulandırılması, çok tehlikeli olup,1974den beri hüküm süren barışın bozulmasına sebep olacak.

Son saldırıdan sonra, güneydeki Rum lider göstericileri akılsızlıkla suçlaması, oldukça anlamlıdır. Çünkü bu saldırganca eylemler, Rum tarafının garantörlüğün ve iki kesimliliğin çağ dışı olduğu söylemlerinin, dayanıksız olduğunu kanıtlamıştır.

Şimdiye kadar mağdur olan Türklerin zararlarının tazmin edilmemesi ve suçluların da yakalanıp cezalandırılmaması, güneydeki yönetimin, yargıçların, polisin tutumunun bize karşı samimi ve  dostça olmadığını gösterir.

 

Son üzücü olaylar, kalıcı barış için,  Kıbrısta iki bölgeliliğin ve anavatanın fiili korumasının bizim için ne kadar önemli olduğunu yeniden gözler önüne getirmiştir.