KTFF Başkanı Hasan Sertoğlu, TFF Başkanı Nihat Özdemir’le yaptığı görüşmede “İlk kez bu denli samimiyet ve hoşgörü gördüğünü söyleyerek “10 yıl heba edildi” demiş. Tabi bahsettiği 10 yıl kendi dönemi.  Geçmişi yok saymış. Oysa 1983’de, KKTC’yi ilan ettiğimizden bu yana geçen süre heba edildi, farkında değil.

Ankara’da, KTFF’nin o zamanki Başkanı Ömer Adal’la görüşme yapmak üzere kaldığımız otele gelen zamanın TFF Başkanı Haluk Ulusoy’un, kameraları görünce, Adal’la birlikte resim vermemek amacıyla nasıl geri geri kaçtığını bizzat gören kişilerden biriyim.

Aynı şekilde Yıldırım Demirören’in de Sertoğlu ile yan yana gelmemek için ne numaralar çevirdiğini bilen kişileriz. On yıl değil, KKTC’nin ilanı ile başlayan ambargolardan bu yana tam 36 yılı heba ettik.

AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık kullandığı, şimdilerde de Damadın kullandığı bir jargonla devam edeyim. Bakın burası çok önemli; Hasan Sertoğlu’nu Başkanlığından bu yana eleştiren bir spor yazarı olarak, yaptığı ziyarette ilk kez doğru şeylere parmak bastığını itiraf edeyim.

Sertoğlu “Biz şu anda UEFA veya FIFA’da takımlarımızın maçlar yapamayacağını biliyoruz. Ama bizim daha önceden elimizde olan iznimiz var. Bu da bizim hakkımız. Hazırlık maçlarıdır, takımların gelip kamp yapmasıdır, bunlarla ilgili ciddi adımlar atılıyor. Uluslararası avukatlarla görüşülüyor. Bizim yürüdüğümüz yol budur. Bunu TFF’nin ciddi desteği ile başarabiliriz” (Vurgulamaların düzgün olmaması bize ait değildir)

Söyledikleri doğru da, bunu TFF’nin desteği ile başarabilsek, 36 yıldır başarırdık.

Türkiye’yi UEFA ve FİFA nezdinde temsil eden isimler yıllardır Yunan ve Rum temsilciler ile “Al Takke, Ver Külah” ilişki içindeler. Birlikte oturup karar alıyor ve pazarlıklar sonucu genel kurullarda birlikte parmak kaldırıyorlar. Girin internete, bakın bakalım; Türkiye adına yönetimlere giren  isimler için kulis yapan ve seçilmelerini sağlayan kimler?

1990-91 sezonu devre arasında, kamp amacıyla ülkemize gelen BJK ve Sarıyer takımlarının Girne, Lefkoşa ve Akdoğan Statlarında yaptığı üç hazırlık karşılaşmasını yerli hakemlerimizin yönetmesini sakıncalı bulan TFF, Türkiye’den FIFA kokartlı bir hakem göndermiş, yardımcılıklarından birisini de aynı zamanda TC uyruklu olmam nedeniyle ben yapmıştım. Daha sonra da, TC’den bırakın Süper Lig takımlarını, 1., 2. ve 3. Lig takımlarını bile hazırlık kampı amacıyla ülkemizde göremedik.

Rum tarafının, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kıskacı daraltacağı, açmaya çalışacağımız kapıları kapatmak için her şeyi deneyeceği çok açık.

Bir katkıları olmaz ama elbette TFF ile görüşülsün. Ama FIFA olsun, UEFA olsun, CAS olsun, bıkmadan usanmadan bu işi bilen uluslararası avukatlarla kapıları zorlamamız şart. Bunu da seçim yorgunluğu içindeki Hasan Sertoğlu ile değil; dil bilen, spor hukukuna aşina, dış ilişkilerde dostlukları bulunan ama en önemlisi vizyonu geniş bir ismin yapması gerekiyor.