Anavatan Türkiye  Cumhuriyeti’nde   16  Nisan 2017  tarihinde gerçekleştirilecek referandumda   18  maddeden  oluşan   Başkanlık   sistemine  geçişi  sağlayacak  olan Anayasa değişikliği tartışmaları,    çok   derin  ve  hesaplanması    güç   bir   denklemi de   içinde    barındırmaktadır.

Şöyle ki   hem  içten  hem de  dıştan  kurgulanıp   sahneye   sürülen   senaryo  tüm  türk  ulusu   fertleri   için   bir  kumpas  özelliği  taşımaktadır.  yıllardır  türk   toplumunu   çeşitli  şekillerde  ve    sinsi  yöntemlerle   ,dinci,   din  karşıtı,   laik,   anti laik,   sağcı,  solcu,  Alevi,  Sünni.   Doğulu,  batılı,   diyerek  ayrıştırarak   birbirine   kırdıran   güç  odakları  anlaşılan  yine    görev   başındadır.  

Önceleri  PKK terör   örgütünü  sahneye   sürdüler.  Sonra   12   eylül  1980   askeri   darbesi  ürünü  olarak  ise  din  kisvesi  altında  sözde   pkk   terör   örgütüne   karşı  Hizbullah  adlı   örgüte   bel bağlayarak   palazlanmasına  vesile   oldular.

 Türkiye Siyaset   kurumu da   tüm   bunları da yutarak  veya  sessiz   kalarak bu  anlayışların  değirmenine  su  taşımıştır.

  Maalesef  bu   yetmezmiş  gibi de   siyasiler yıllarca   birbirlerine   hasım   anlayışları  düşmanlık  derecesinde  sürdürerek  ihanetlerin  palazlanmasını  hep   besleye gelmiştir. 1946  yılında   kurulup  1950  yılında   iktidara  gelen  Demokrat   Parti  önceleri  ABD’nin   desteğini  alarak  1956  yılına  kadar   iktidarını  sürdürmüş,  6-7-  Eylül  1955  olayları   bahane edilerek   Demokrat   Partinin  ipi  çekilerek   o  dönemde   Sovyet  Rusya  yönetimine  muhtaç   hale   getirilmiştir.   Bilindiği  gibi  1960  askeri   ihtilali   ve  Rahmetlik   Adnan  Menderes   ve  Arkadaşlarının   idamı   ile  sonlanan  bir   süreç  yaşanmıştır.

Değerli  okuyucularım  geçmişte  yaşanan  bir  çok  olumsuz  hadise  toplumu derin bir huzursuzluğa itiyor.

 Ben de Farkındayım,  Anavatan Türkiye  Cumhuriyeti’nde  can sıkıcı, ümit kırıcı bir atmosfer var.

  Medya,   siyaset , yargı,   sivil toplum   örgütleri … hepsi   neredeyse   işlevlerini  yitirmeleri  için  tazyik   altındadır.

Umudumuzu kaybetmemize neden olacak “Bu kadarı da  fazla  artık buradan  hayır  çıkmaz ” diyeceğimiz türden alt üstlükler  yaşıyoruz.

NİSAN  2017’de   gerçekleştirilmesi  planlanan   Referandumu ülke için bir ölüm kalım meselesi olarak görenlerin sayısı bir hayli fazla.   Hiç  şüphe  yok ki  ülke için çok ciddi bir eşik. Fakat Türkiye ‘Evet-Hayır’ arasına sıkıştırılmayacak kadar   Devasa   bir   koskoca   Anadolu’dur…..

 Sonuç  HAYIR  olursa da     sonuç   EVET     olursa da Türkiye’nin demokrasiden, özgürlükçü anlayıştan başka gideceği bir yer yok . Herkesimden  olan   tüm  yurttaşlarımız    anlamıştır ki : Anayasa değişikliğinde ortaya konulan bu yaklaşımla   ülkede   çeşitli   komplikasyonlar   olabilecektir.

Türkiye’nin laiklik tercihi  ile  dünya   ülkeleri  arasında   hak ettiği  yeri  almasını   bir  türlü   hazmedemeyen   çeşitli   şekillere   bürünmüş   iç  ve  dış   truva   atları   yıllardır   dizayn  ettikleri    Türk  siyasetini   şimdiler de  yeniden  dizayn  etme  uğraşındalar   anlaşılan…..

Sayın   Recep  Tayip  Erdoğanı  siyasetende   bitirmek  amacı  ile    Mevcut   Parlamenter   Sistem   yerine  bize   münhasır   olduğunu   düşündüğümüz   ve  sayın  Erdoğanında    kendi  ağzından   ifade  ettiği  Türk  tipi,   başkanlık   sistemi ne  geçişi  sağlayacak  olan   nisan  2017    anayasa  referandumunda   hayır  çıkma  olasılığı   ile  karşı  karşıya   bırakılmak  istenmektedir..

Değerli   okurlarım   buradan   Türkiye   Cumhuriyeti’ndeki   ilgili  siyasi   tüm   şahsiyetlere  izninizle  şu   çağrıyı   yapıyorum.  bu  anayasa  referandumu   türk   halkının   hayrına   olmayacaktır.  

 Tam  aksine  yıllardır   çeşitli   yöntemlerle   kardeşler  arasına  nifak   tohumları   saçılarak   sevgi   ve  saygı  anlamında   sağlanan   istikrarsız  durum  daha da   artacaktır.   Özellikle   din   ve  etnik  köken   konuları   istismar  aracı  olarak  daha  fazla  kullanılacaktır. Fetöden  kurtulduk  derken   başka   tarikat  ve  yapılar   başımıza   musallat   olacaktır.

Çünkü Türkiye hem laik hem de Müslüman bir ülke. Türkiye bir taraftan yılbaşı kutlayan, ertesi gün de   cumaya  giden   vatandaşların  ülkesidir.

Türkiye bir tarafta  camiye   giden, diğer tarafta da   cemevine   gidenlerin de ülkesidir. 

‘Ya  siyahsın   ya da beyaz’  zorlamasını kaldıracak bir ülke değil. Çünkü Türkiye   tüm  renklerin  ülkesidir.

Çok  içtenlikle  hepimizin  hassasiyetle   üzerinde   durduğu  husus,   Sayın Erdoğan’ın   kaybetmesi  değil de , Türkiye’nin daha fazla   kaybetmeden  zarar görmesini engellemek   olduğudur.

Farklılıklarımızın bir zenginlik olduğuna, burasının sadece ‘bizim’ değil, hepimizin ülkesi olduğuna ve bununda  ancak   mevcut   olan  parlementer   sistemi   güçlendirerek  yapılması   gerektiğini gösterecek bir anayasayı yazmanın mümkün olduğuna toplumun  büyük   çoğunluğu  inanmaktadır diye   düşünmekteyim …

                 MESAJ  KUTUSU

Sayın  Mehmet  Harmancı , Lefkoşa’da  yapılan  gıda  denetimlerinde   birçok kuruluşta insan  sağlığına  aykırı durumların  ortaya  çıkması  sağlığımızın  Allaha  emanet  olduğunun da   kanıtıdır. Yıllar  sonra  sizin  döneminizde bu  isimlerin deşifre  edilmesi de halka  saygınızı  göstermektedir.

Sayın  Latif Akça  ,Hızınızı   hiç  kesmeden  çalışmalarınıza  devam ettiğiniz   görülmektedir.

Anlaşılan   Lefkoşa  Belediye Başkanlığı’na  adaylığı  ciddi  düşündüğünüzü  söylemek  yanlış  olmaz.  Genç  ve  dinamik bir  kişilik  olarak yolunuz  açık  olsun.

Sayın Mehmet  Çakıcı , Yeni  partiniz  ile  tam  gaz çalışmalarınızı  sürdürdüğünüz  görülmektedir. Örgütlenme   ve  çeşitli   katılımlarla   barajı  zorlayacağınız  ifade  edilmektedir. Nede  olsa  rekabet  iyidir.

Sayın Birikim  Özgür , Cesur  ve  gerçekçi  açıklamalarınızla   yine  gündemi  belirlemeye  devam  ediyorsunuz. Ülkemizin  ekonomik  verilerinde  borç  sarmalı  alabildiğine  artmış ise bu  çocuklarımızın  tabağından  yemeğe  devam  ediyoruz  demektir.

Sayın Şener Levent , Bugün    canlı  yayında  bir  televizyon   kanalında   iki  toplumlu   çetelerin   çok   iyi   işbirlikleri  yaptıklarını   söylediniz.. Bu arada   bu   çeteler  güneyde   kalan  Türk  topraklarını  sahte  evraklarla   satışlarını  gerçekleştirerek  zenginleştiklerini de  ifade  etmeniz  bir çoğunun  uykusunu   kaçıracak  cinstendir.

Sayın  İrsen  Küçük  ,Dürüst   kişiliğinize   kimsenin  söz  söylediğine   hiç    şahit   olmadık.  Yalnızca  ülkemizdeki  siyaset  kasaba  anlayışlı  tacirlerin  güdümünde  olduğu   için  sizlere kumpas kurularak sistemin dışına  itildiniz. Sağlığınız  iyi   ise  dert  etmeyin deriz.

Sayın  Derviş  Eroğlu , Emekliliğinizde  zamanınızı   nasıl  geçirdiğinizi   merak  ediyor   bir  çok  seveniniz.  Yıllarını  siyasete  adamış   biri  olarak  bunca   biriktirmiş  olduğunuz  anılarınızı  kitaba   dönüştürmeyi   düşünüyor musunuz?.

Sayın Akay  Cemal , Artık  televizyon  ekranlarında  yeterince   görünmemektesiniz. Yoksa  artık   yorulduğunuzumu   anlayalım. Gerçi  siz  nede  olsa eski  topraksınız.   Afyondan  Eski  dostlarınızdan  selam  var size.

Sayın Tözün Tunalı , Partilerin   birleşmesiyle  artık  sizinde   meclise  girecek   konuma   geldiğiniz   konuşulmaktadır.  Yılların  öğretmeni , sporcusu  ve  yardımsever   kişiliği   olarak   neden  olmasın deriz.

Sayın  İsmet  Özgüren , Yeni  Bakış  gazetesinin  sizin  yönetiminizde  tanıtım  ataklarına  devam ettiği  görülmektedir. Sizin   şahsınızda Remzi   bey   ve  tüm  çalışma  arkadaşlarınıza başarılar  diliyorum.

BUNLARI  BİLİYORMUSUNUZ?

14 Mart  1906   tarihinde   Lefkoşa’ya  bağlı  Ortaköy de  doğan   ve  geçen  hafta 111.nci  doğum  gününde  saygı  ve   özlemle  andığımız  ilk   mücadele    liderimiz  Doktor   Fazıl  Küçük’ün   bağımsızlık   ve özgürlüğümüzü    kazanmamızda   en   önemli   değer   olduğunu  ve   bunu tüm  dünyaya  anlatmamız   gerektiğini   biliyor muyuz?...

  TARİHTE  BUGÜN

·  1737 - Osmanlı Devleti'nde Sadrazamlığa Yeğen Mehmed Paşa'nın yerine Hacı İvazzade Mehmed Paşa getirildi.

·  1829 - Yunanistan'ın kuruluşuna ilişkin protokol, Londra'da düzenlenen konferansta Avrupa devletleri elçilerince imzalandı.

 ·  1921 - Kurtuluş Savaşı (Türkiye): Kuva-yi Milliye güçleri Fransız ordusu birliklerini Feke'yi terk etmek zorunda bıraktı.

Günün Foto: İlkokulu

Güzelyurt Barış İlkokulu öğrencileri öğretmenleri eşliğinde Güzelyurt Postahanesi’ni ziyaret ederek mektup gönderdiler.