Günümüzde içinde bulunduğumuz fakat farkedilmeyen en büyük sorunlardan biri; ufacık adamızda sosyalleşememek! Sosyalleşmek kavramını yanlış yorumlayan insanlar sayesinde adadaki mesafeler kısa olmasına rağmen, yine de planlayıp harekete geçemeyen 7’den 70’e insan grubu sıkıntılarına değinmek istiyorum. Son 10 yılda hayatımıza entegre ettiğimiz, her anımızı orada paylaştığımız sosyal medya uygulamaları herkesi sarmış durumda. Fakat atladığımız ciddi bir meselemiz var. KONUŞMUYORUZ! “like”lıyoruz.. “yorum yap”ıyoruz.. gülücük, kalp, el sallama, alkış, duacıyım sana emojileri de cabası... Yazmaya bile üşeniyoruz, hani ilk yazımda da bahsettiğim üzere çok ama çok yoğunuz ve vaktimiz yok! Telefon açıp, oturup bir kahve eşliğinde iki laf etmiyoruz. Yüzyüze konuşmanın sonuna yaklaştığımızı hissediyor ve ada insanları için üzülüyorum. Sanki karşılıklı konuşunca sizi karşınızdaki ısıracakmış gibi davranıyorsunuz. İleride hayatımızda ciddi sıkıntılara yol açacağına inandığım sosyal medya bağımlıları etrafımızda günler geçtikçe artıyor ve sınırları da olmamakla beraber tüm dünyayı internet ağı gibi ayaklarının altında sanıyorlar. Sosyalleşiyorum diye düşünerek kendi kendilerine özlü söz paylaşıp, kendi kendilerine tartışma yaratıp küsenler bile var. Ne kadar yazık; konuşmaya o kadar uzaklar ki, bu konuda acıyorum onlara. Sosyal medyanın amacı; uzakta olan insanların iletişimde kalabilmesi, okullardaki öğrencilerin hayatlarını kolaylaştırabilecek bilgi alış verişini sağlamak için kurulan sosyal bir ağ olarak tasarlanmıştı. Kıbrıs’ta bu neden haricinde her şekilde kullanıldığını görebiliyoruz. Bir çok insan kendini olmadığı gibi gösterme çabasından komikleşiyor, bir çoğu ise “su içse!” sosyal medyada paylaşır hale geldi. Söylüyorum buradan; hiç kimseyi sizin an be an ne yaptığınız ilgilendirmiyor. Duygusal durumunuz çok vasatsa lütfen bir Psikologa danışmanızı tavsiye ediyorum, yeri sosyal medya değil eğer tabii çare arıyorsanız! Kendinizi melankoli olarak nitelendirmek istiyorsanız o kısmı da sizin bileceğiniz durumunuz. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere her şey kendinizde bitiyor. Kendi içinizde, kalbinizin derinliklerinde. Dünyanızı iyi bir yer göstermek de, cehennem gibi yansıtmak da sizin ellerininizde. Sizler de sosyal medya bağımlısıysanız; lütfen dönün de bir kendi profil paylaşımlarınıza bir bakın ve nasıl biri olduğunuzun veya göründüğünüzün analizini kendiniz yapın. Öyle bir insan olmak ister miydiniz? Eğer istiyorsanız, durmayın devam edin.. Demek ki amacına uygun kullanıyorsunuz ve zaten etrafınızdakiler de zaten sizi destekliyordur. Eğer istediğiniz hayat bu profil değilse, başkalarına da eziyet etmeyin. Bam telime dokunan her telden konuşmak üzere, yine yeniden görüşmek dileğimle, hayatınızı tam anlamı ile “sosyalleşerek” yaşamanız ümitlerimle...