Kendinle baş başa kalabilmek de bir marifettir. Yalnız kalmak doğanın kanunu olduğu kadarıyla aynı zamanda insanoğlunun temel ihtiyacıdır. Yalnız kaldığınızda ruhunuz dinleniyor, düşünmediğiniz ve karar vermekte zorlandığınız birçok konuyu da açıklığa kavuşturabiliyorsunuz. Yalnız kalmayı tercih etmek arkadaşın olmadığı anlamına gelmez. Bu bir kişisel tercih ve yol alma biçimidir. Eğer bu şekilde doğru karar alınabiliyorsa ve gerekliyse mümkün oldukça yalnız kalmanızı tavsiye ederim. Tabii ki buna ters bir bakış açısı da olmuyor değil ki bazı insanlar da kalabalık ve gürültüde düşünebiliyorlar. Tarihteki bir takım ciddi ve can alıcı kararlar ise karmaşa içinde çıkmıştır. Önemli olan nerede, nasıl ve ne zaman karar verdiğiniz değil, kararlarınızın doğru veya yanlış olmasıdır. Birçoğu ise onay almadan hiçbir karara varmaz; onlara garantici insanlar diyoruz. Riske atacak hiçbir deneyimleri olamaz ve her zaman doğruya adım atan kişilerdirler. Bu saydıklarımın içinde en kötüsü kararsızlardır. Bir türlü karar veremezler, çoğunluğa fikir beyan etmeden uyarlar, her zaman koyun güdüsü çerçevesinde yaşarlar.
Özetle kafiyeli bir şekilde aktarıyorum düşüncelerimi size;
“Bir fikrin, bir yolun olsun bu hayatta, ona sarılarak yolunda ilerleyebileceğin.
Bir amacın, bir sürecin olsun yaşamında, daima patikanı belirleyebileceğin.
Bir danıştığın, bir de danışanın olmalı zamanla, doğruyu netleştirebileceğin.
Bir dostun, bin arkadaşın olmalı etrafında, nasihati de küsuratı da paylaşabileceğin.
Bir kendin, bir de yalnızlığın olmalı tadında, sakinlikle kendine ve etrafa aynada bakabileceğin.”