Son aylarda epeyce rehavete kavuşmuş toplum hüviyetine büründük.
Uzun zaman Covid 19 u alınan önlemler sayesinde defettiğimize inandık ama değil.
Ada olmanın avantajlarını kullanarak giriş ve çıkışları durdurarak üzerimize doğru akan pandemi selini bir süre durdurduk ama bu kez ekonominin ne dişi kaldı ne dingili!
Marifet hem ekonomiyi yeniden canlandırmanın yollarını bulmak, bunu yaparken de pandemiden mümkün olduğunca uzak durmak.
Hafiften aralanan kapılar bize Covid 19 hastalarıyla yeniden buluşmamızı sağladı.
Oran uzun zaman sıfırlarda gezinirken beş lere, altılara fırladı.
Demek ki kapıları aralarken yeterli önlemleri alamamışız!
Topu on sekizin dışında tutamamışız.
Hele Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başlamasıyla birlikte pandeminin boyutu daha da yukarılara taşınacak, bu pasiflikle devam edildiği takdirde Allah Türk’ü bile koruyamayacak!
Müneccim değilim ama başta Güney den, Türkiye den bir de İngiltere den hasret gidermeye gelenler işin tadı tuzu olacak.
Kapıların sonuna kadar açılması taraftarıyım!
Ekonomi başka türlü canlanamayacaktır. Ancak kapılar açılırken önlemini de alacaksın! Aksi takdirde ilelebet maskeli süvariler gibi dolaşmaya hazırlıklı olalım.
Esasen toplum olarak o çenelerimizde aksesuar olarak taşıdığımız maskelerin ne işe yaradığını biri çıksa ve vatandaşa anlatsa. Hele kırsal kesimlerde maske taşımak gibi bir zorunluluk yok gibi davranılıyor. Hoş, büyük yerleşim birimlerinde o maskelerin aksesuar niyetine kullanılıyor olması büyük hata.
Halbuki Covid 19 un ülkede kendini gösterdiği ilk günlerden daha kritik bir sürece girmiş durumdayız. Bunu vatandaşa anlatmak bu kadar mı zor?
Bulaşıya yakalananlardaki oran artışının gidilecek köy minarelerini göstermesi lazım ama ne ciddi, ciddi önlem alan, ya da uyaran yok, yapılan uyarılara uyan yok!
-------------------------------------------------------
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine az bir zaman kala seçilmiş bazı Siyasi Parti başkanlarının Türkiye ye davet edilmesi, davet edilenlerden biri hariç diğerlerinin bu davete icabet etmesinin yankıları devam ediyor. Dvet almayan Muhalefet konumundaki sol partilerden davetle ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönük spekülatif çıkışlar yapılıyor.
Burada durup derin bir soluk almak zorundayız. Türkiye nin adadaki varlığına tahammül göstermeyenlerin, her fırsatta “tuu kaka” yaklaşımları içindekilerin davet edilmemeye gösterdikleri tepkiyi anlamakta zorlanıyorum.
Bana göre bu davet Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönük de olabilir, olmayabilir de. Pandemi hastanesi başta olmak üzere ekonomik çarkların döndürülmesine yönelik istişare niteliğinde de olabilir ancak, Türkiye devlet erkanı böyle bir seçimde taraf olmanın taraf olduğu kişiye katkı koymaktan çok zarar vereceğini çok iyi bilmektedir!
Bu bakımdan hiç endişe içine düşmeyin, su akacak ve yolunu bulacaktır!