Türkiyeden su temini, tüm adamızı yeniden canlandıracaktır. Bu nedenle bu olağanüstü büyük projeyi gerçekleştiren anavatan yetkililerine, adada yaşayan herkes minnettar olmalı.
Halen tüm yerleşim yerlerinde şebekelere verilen...
Türkiyeden su temini, tüm adamızı yeniden canlandıracaktır. Bu nedenle bu olağanüstü büyük projeyi gerçekleştiren anavatan yetkililerine, adada yaşayan herkes minnettar olmalı.
Halen tüm yerleşim yerlerinde şebekelere verilen su, kabul edilebilecek normların çok üzerinde tuzlu olup, içmeye ve kullanmaya elverişli değildir.
Tarımda kullanılan su da çoktuzlu olduğu için, üretimde verim, kalitesiz ve düşük olmaktadır.
Adanın her iki kesiminde denenen tankerle su temininin, başarılı olmadığı görülmüştür. Denizden arıtma ile su temini ise ekonomik değildir .Ayrıca çevrede geri dönüşümsüz zararlara sebep olması nedeniyle sürdürülebilir bir seçenek olarak kabul edilemez.
KKTCdeki yeraltı su kaynaklarımızın tümüne yakınının kirletilmesi, tuzlanması ve kuruması, su yönetimindeki başarı düzeyimizi ortaya koymaktadır.
Tüm belediyelerin popülistçe istihdamlar nedeniyle, mali sıkıntı içinde olduğu ve halkı memnun edecek şekilde hizmet vermediği inkar edilemeyen bir gerçektir
Hatalı yönetim sonucu, asırlarca akan Değirmenlik, Lapta ve Alsancak baş pınarlarını da maalesef kuruttuk.
Hatalı yönetim anlayışı nedeniyle Sanayi Holding, Peyak, ETİ, bankalar, Turizm işletmeleri, Tarımsal Donatım Kurumu ve KTHY iflas ettirildi. Halen Elektrik Kurumu ile Telefon dairesinin de iç açıcı durumda olmadığı biliniyor.
Bu nedenle anavatanın kendi ihtiyacından keserek ve yaklaşık 1.6 milyar dolar harcama yararak bize getirdiği suyun,verimli bir şekilde kullanılmasını ve halkımıza yararlı olabilecek yöntemle yönetilmesini istemesi anlayışla karşılanmalı .
Aksi halde 1974den sonra anavatan tarafından yapılan 23 göletlerdeki su gibi, Geçitköy barajına gelecek olan sudan da, beklenen yararlar sağlanamayacaktır.
Ortada iki devlet arasında imzalanan bir anlaşma bulunduğuna göre, sorumlu sorumsuz herkesin, suyun nasıl yönetileceği üzerinde görüş ortaya atması ve konuya tek yanlı bakarak, anavatanı suçlaması doğru değildir.
Hele sorumlu mevkilerde bulunan kişilerin, sade vatandaşlar gibi gelişi güzel, halkı yanlış yönlendiren, kışkırtıcı açıklamalar yapması isabetli bir davranış olamaz. Devlet yetkilileri görüş ve beklentilerini, basında polemiğe sebep olmadan anavatan yetkilileri ile görüşüp halletmelidir.
Amaç gelen suyun başarılı ve verimli kullanılması olduğuna göre, herkes, ideolojik saplantılar yerine konuyu dünya gerçeklerini dikkate alarak sorumluluk duygusu içinde değerlendirmelidir.
KKTCdeki koşulları göz ardı ederek, sanki Anavatan Türkiyeyi başka yabancı bir ülke konumunda göstermek ve suçlamak en hafif deyimi ile vefasızlık olur.
KKTC olarak varlığımızı anavatanın sayesinde sürdürdüğümüz gerçeğine ve Tüm alt yapımızın hiç karşılık beklenmeden anavatan tarafından yapıldığının bilinmesine karşın, bazı kişilerin tüm halkımız adına görüş ortaya atması ve ; ‘Kardeş ülke de olsa stratejik kaynaklarımızı kullanmasına izin vermeyiz ‘Suyu istediğimiz şekilde yönetmemize engel olunursa suyu istemeyiz, gelin size tesisleri kiralayalım ve suyu istediğinize satın
‘suyumuzu ve enerji kaynaklarımızı kimseye vermeyiz ‘Su gelecek diye ülkemizi satmayızgibi iyi niyetli olmadığı aşikar olan yakışıksız söylemler, sadece imajımıza gölge düşürür.
Anavatanın bizden tek beklentisi, yaptığı karşılıksız yardımların halkımızı mutlu edecek ve refaha kavuşturacak şekilde kullanmasının sağlanmasıdır.
Bu çerçevede geçmişe veya ideolojik saplantılara takılıp kalmak ve devletçiliği savunmak yerine, dünyada çağdaş ülkelerde ve anavatanda denenen ve başarılı olan yönetim şekilleri üzerinde durulmalıdır.
Bu amaçla, ihaleye çıkılması ve bu görevin istenen teknik, mali ve benzeri koşullara sahip olan bir kuruluşa verilmesi iyi bir seçenek olarak görülmektedir.