15 Kasım 1983 yılında kurduğumuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yönetim şekli olan parlamenter sistemin geldiğimiz nokta itibarı ile iflas ettiğini, tüm kurumlarımızın batırıldığını üzülerek de olsa...

15 Kasım 1983 yılında kurduğumuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yönetim şekli olan parlamenter sistemin geldiğimiz nokta itibarı ile iflas ettiğini, tüm kurumlarımızın batırıldığını üzülerek de olsa kabul etmek zorundayız.
Yüzyıllardır bu adada bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren Kıbrıs Türk halkı olarak geldiğimiz nokta artık sürdürülebilir olmaktan kesinlikle çıkmış durumdadır.


1- Devlet iflas ettirilmiştir.
2- Parlamenter sistem çalışamaz hale getirilmiştir. Bu seçim sistemi ile  yapılacak erken genel seçimde çok önemli bir değişiklik sağlanamayacaktır.
3. Siyasi partiler yasası bu hali ile partiler arası transferlere uyumlu durumdadır. 4 . Nereden buldun yasası hala yasallaşmamıştır. 5. 20 Temmuz 1974 yılında Mehmetçik ve mücahidimiz ile kazanılan askeri başarı ekonomi ve diğer alanlarda başarı ile taçlandırılamamıştır.
6- Ülke insanımız rekabet edebilir olmaktan çıkarılmış, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde edilgen hale getirilmiştir. 7.Halkımızın yıllar itibarı ile bütün değerleri, geleneksel birlik ve dayanışma motivasyonu ve örnek alınması gereken saf ve temiz dokusu, son çeyrek yüzyılda yanlış politik uygulamalar ve bunun neticesinde oluşan kaos ve belirsizlik ortamı, insanlarımızı kula kulluk eder hale getirmiştir.
8 Mahalli gelirlerimiz cari bütçemizin yarısını bile karşılayamaz durumdadır.   Yılın  son  çeyreğindeki  memur   maaşlarının   zorluklar  içerisinde ödenmesine  çalışılınacaktır.   . Bütçe açığı tavan yapmıştır. 9.Hukuk sistemimizin geri kalmış ve hantallaşmış yapısı ülkemizdeki sorunlara çare bulmaktan uzak duruma düşmüştür. Adalete olan güven sorgulanır hale gelmiştir.
10- Vatandaşlarımızın her alandaki fırsat eşitliği hakları konusunda yetkililer gerekli du yarlılığı gösterememişlerdir.
Bu ana tespitler ışığında:
a) Parlamenter sistem ülkemizi birçok alanda kangren olmuş yara, berelerle dolu hastalıklı bir vücuda dönüştürmüştür.
b) Temsili demokrasinin en kötü örneklerini halkımıza yaşatarak tarifsiz acılara sebebiyet verilmiştir.
c) Bütün üretim sektörleri kapanma noktasında olup can çekişir hale getirilmiştir.
d) Anavatanımız Türkiye Cumhuriyetinin yıllardır sağlamış olduğu maddi olanaklar ve manevi destek partizanca israf edilmiş, acımasız bir sömürü sisteminin kökleşmesine neden olunmuştur.Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler eşit koşullar gözetilerek toplumumuzun hassasiyetleri anlatılamamıştır.


Sonuç itibarı ile;
Devlet; siyasi, ekonomik, sosyal ve ahlaki olmak üzere her alanda batırılmış, övündüğümüz ve üzerine titrediğimiz Cumhuriyetimiz iflasa sürüklenmiştir. İflas ettiğimizi, battığımızı defalarca inkâr ederek adeta deve kuşu gibi başımızı kuma gömerek kurtulmamız imkânsızdır. Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak mevcut uygulanış şekli ile parlamenter sistemin devleti teslim aldığını kabul ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruluş bildirgesinin gereklerini yerine getirmek ve arzu edilen sonuca ulaşabilmek adına, özbenliğimize sahip çıkarak, barış içinde yaşamak için bir sistem değişikliğine gitme zamanının geldiğine inanmalıyız. Değişim, hayatın kaçınılmaz bir olgusudur. Ülke insanımızın yaşamsal haklarını çağın koşullarına göre uyarlamak kaçınılmazdır.
Ulusal çıkarlarımızı ilgilendiren konularda anavatanımız Türkiye ile bütün mevcut sıkı ilişkileri daha da geliştirerek, ülkemizi daha çağdaş, daha demokratik ve odağında insan olan bir sisteme kavuşturmak için gereken gayret ve çalışmaları yapmaya herkesin hazırlıklı olması gerekmektedir.
Ülke insanımız bu çarpık sistemi, bu keşmekeşi ve bu sonu hak etmemiştir. Artık sistem değişikliğinin tüm halkımızca ve sivil toplum örgütlerince gündeme getirilmesi kaçınılmazdır.


SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN HAREKETE GEÇMEK ZARURİYET OLMUŞTUR. AKSİ TAKDİRDE GEÇMİŞİ GELECEĞE TAŞIMAK HAYAL OLMAKTAN ÖTEYE GEÇMEYECEKTİR. KUZEY KIBRISTA İKİNCİ VE TAM BAĞIMSIZ CUMHURİYETE GEÇME ZAMANIDIR.
Doğrudan demokrasiye en yakın olan başkanlık veya ülkemize özgü bir şekilde oluşturulacak yarı-başkanlık sistemiyle barışık, yeni sistemi oluşturabilmek her yurtsever Kıbrıs Türkü için bir görev olmalıdır. Aksi takdirde bu toprakların vatan olabilmesi için canlarını feda eden Mücahid ve Mehmetçiğe, şehit aileleri ve malul gazilerimize vefasızlık, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimize gereken değeri verememiş ve onlara layık olamamış oluruz.
Bu cihetle; başta üniversitelerimiz olmak üzere ülkemiz yazar ve çizerleri ile tüm aydınlarının bir araya gelerek mevcut durumdan çıkış yollarını açacak ortak görüş, düşünce ve önerilerini bir platform çatısı altında ortaya koyması gerekmektedir.