Siyasetin geldiği noktayı doğadan tasvirlerle de anlatmak mümkün olduğunu düşünür oldum. Siyasi birçok gelişmenin doğada da yaşandığını, sebebinin ve çözümünün de doğada var olduğuna inanıyorum.

Doğada, her yağan yağmurla su damlaları az eğimli bile olsa toprağı aşındırarak iz bırakır. Daha sonraki yağmur damlalar da bu izi derinleştirerek akan suya yol yapar. Toprak üzerindeki kalıplar böyle oluşur.

Siyaset ve devlet yönetimi yılların birikimi olan yanlış uygulamalarla oluşan kalıplar sonucunda bu duruma geldi.

Her tepki verdiğimizi sandığımızda aslında değiştirsek de farkında olmadan ayni siyasileri seçtik. Doğada olduğu gibi umutla gelen yeni ve temiz yağmur damlalarıyla değişimi değil aslında aşınmayı daha da derinleştirdik.

Doğada benzeri bir durumla karşılaşınca genelde yapılan nedir diye düşündüm. Gözümün önüne evin bahçesindeki sebze bahçesi geldi. Her yıl ilkbahar çıkışında olduğu gibi seçim mevsiminde de toprak üzerinde oluşan kalıpları ve yağmurun oluşturduğu eğimleri ortadan kaldırmak için ekilecek alanın tekrardan çapalanması ve tırmıkla tesviye edilmesi gerekir.

Siyasette, doğadaki ‘’tesviyenin’’ eşdeğeri olan partilerin kendilerini kongrelerinde yenilemeleri ve esas olarak da 4-5 yılda bir yapılan seçimler değil midir? Doğadaki toprağın tesviye ihtiyacı ile siyasetteki kongre ve seçimler ayni işlevi görmüyor mu diye düşündüm.

Ama bu ‘’tesviyenin’’ geciktirildiği veya yeterli olmadığı zaman partilerin bölünmesi ve siyasetteki yapının aktörleriyle ‘’tasfiyesi’’ yaşanır. Doğada da böyledir.

Nitekim bizim bahçıvan bu yılın başında ‘’geçmiş yıllarda yaptığımız gibi tesviye ile bu mümkün değil, toprak beton gibi oldu, deyip artık tasfiye gerekli’’ dediğini hatırladım.

Anladım ki doğada tesviyenin yeterli olmadığı yerde tasfiye mecburiyet oluyor.

Bir noktadan sonra tasfiye olmazsa ısrarla ve iyi niyetle harcanan çabanın bile karşılığının olmayacağı er ya da geç anlaşılıyor. Tasfiyenin de umut olmadığı yerde de nadas alternatif olur.

Tüm bunları doğa sessizce çağırıyor ve talep ediyor.

Toplum olarak içine girdiğimiz girdaptan çıkıp çıkamayacağımızı bilmiyorum ama bildiğim bu böyle gitmez.

Doğanın kanunu; erteleyebilirsin ama siyasetten de toprak gibi düzgün bir şekilde verim almak istiyorsan, muhteviyatı ile birlikte büyük ölçüde tasfiye edip yeni bir sayfa açmaktan kaçamazsın.

Bu son cümle yalnızca siyasetçi için değil esas olarak seçici konumundaki vatandaş içindir.

Seçmen ‘’yok böyle iyidir, bildiğimiz ‘’çürümüş ve kokuşmuş’’ düzen içinde nemalanmak için sıranın bize gelmesi mücadelesine devam edelim’’ dediği sürece de demokrasi oyununun maliyetini artan bir şekilde ödemeye devam edeceğiz. Bildiğim çürümüş düzen, bilmediğim belirsizlikten daha iyidir kafasıyla nereye kadar gidebilirsin?

Şu anda topluma günden güne hâkim olan siyaseti umursamaz hava, gittiği yere kadar gitsin inceldiği yerden kopsun havasıdır. Koptuğunda da bizi neyin beklediği meçhuldür. Bunun için siyasetteki “tesviye” ve “nadas” arasında siyasetin merkezinde “tasfiye” yoluyla yeni bir sayfa açmak için heves edenlere düşünülenden çok daha fazla sorumluluk düşmektedir. Tasfiyenin başarılamadığı noktada er ya da geç nadas kaçınılmazdır.