Yıllardır devletin içerisinde çöreklenerek palazlanmalarına imkan verilen vatan haini olarak 15 Temmuz 2016  tarihinde  emperyalistlerin  ve  Siyonistlerin  maşası  durumundaki  Fetullah  Gülen imzalı  alçak  darbe   girişiminin  tahribatları  daha  uzun  bir  süre  devam  edecek  gibi  görünmektedir.  Çünkü  12  eylül  1980  askeri  darbesinin  etkileri  ve   cuntanın göz  yumması  sonucunda  TÜRKİYE  CUMHURİYETİ nin  tüm   kurumlarına   rahmetlik   NECMETTİN  ERBAKANın   deyimiyle     BUKALEMUN  gibi   sinsice   yerleşmiş  bu  terör   örgütünün  ne  kadar  tehlikeli   olduğunu  15  temmuz  gecesi  tüm  vicdanlı  ve  ahlaklı  insanlar olarak bizlerinde kıbrıs tan istisnasız gördüğü   kanaatindeyim.

Hoşgörü sembolü  dinimizi istismar ederek   inançlı   ancak ,  yeterli  din  bilgisinden  yoksun  saf  ve  temiz   insanlarımızı  çeşitli   yardım  vaatleri   ile bu alçaklar yıllar  yılı  nasılda   kandıra gelmiştir.

 Dersaneleri   vasıtası   ile  zeki  ancak  genelde  yoksul  gençleri  kendine   potansiyel  olarak  belirleyen  bu örgüt ,BAŞLARI   NASILSA  SECDEYE  VARIYOR,bunlar  dindar  insanlar , bunlardan  zarar  gelmez  anlayışı  ve  yaklaşımını  geniş   halk  kitlelerine   maalesef  bir şekilde benimsetmeyi   başarmışlardır.

Değerli   okuyucularım  bırakın  gençleri   kandırabilmeyi,  kükrediklerinde  dağları  deleceğine   inanılan, Türkiye Cumhuriyeti  yöneticilerinin büyük   bir  bölümünü de  aldatma  yetenekleri  olduğu da  görülmektedir.

Yıllardır birlikte yürüdükleri insanları da bir çırpıda harcayabilecek zulüm anlayışına sahip olan bu yapının siyasi ayağına henüz  hiç dokunulamaması  halkımızda büyük tedirginliğin sürmesine yol açmaktadır.

Şimdi  oluşturulmuş  bir  komisyon   vasıtası   ile  adı  anılan  terör  örgütü   mensuplarının   belirlenmesine  ve  ilgili  kamu, kurumlarından  uzaklaştırılma   çalışmaları   daha  uzun  bir  süre  devam    edecek  gibidir. Burada en önemli ayağın siyasetin içinde olduğu tartışma kaldırmaz bir gerçekliktir.

Kıymetli okuyucularım sanırım sizlerde üzülerek  ve   şaşkınlıkla   takip  ediyor ve  diyoruzsunuz ki   nasıl   olurda  yıllardır  devlete  ve  TÜRK   ULUSUNA  düşman  bir   örgütlenmeyi  hiç  kimse  GÖRMEZ,  DUYMAZ  ve  SÖYLEMEZ  pozisyonunda   kalabilmiştir.

Yani  üç   maymunları   oynamak   nasıl   bir  yurtseverliktir, nasıl   bir  vicdandır, nasıl   bir  aymazlıktır.

Yoksa   birileri  FİNCANCI   KATIRLARINI  ürkütmekten   korktuğu   için mi  sessiz   kalmayı  yeğlemiştir?.

 Sanırım  bunun  cevabını   yakın  zamanda 16 nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilecek referandum sonrası  oluşacak   siyasi atmosferde  bulabileceğiz.

Hal böyle iken terörist  elebaşısı   yıllardır  ABD nin  PENSİLVANYA  eyaletinde  kendisine  tahsis  edilen  yüzlerce  dönümlük   çiftliği  içerisinde  yaptıklarının   ödülünü  alır  bir   şekilde  hayatını  lüks  ve  şatafat   içerisinde  yaşamakla   geçirmeye  çalışmaktadır.   Bugünlerde ise bu hainin Kanada ya yerleşme girişimi içerisinde olduğu bilgilerini duymaktayız.   Türkiye  Cumhuriyeti   yetkilileri   Fetullah  Gülenin  iadesi  için  kamyonlar  dolusu  klasör  ve  dosyaları   hiç   yorulmadan  ABD ye  göndermiş   olup,    iade  ile   ilgili  şimdide     sorunlu    başkan TRUMP  ve   yönetiminden   insaf   bekler  durumdadır.

Almanya devletinin   bu   örgüte   verdiği  destek  yılardır sürmekte   olduğu,  günümüzde de   ALAN - BEYAN  devam  ettiğini  görmeyen  yoktur.

 Tüm bunların yanında asıl önemli olan ilişki ise Vatikan ile olandır.Onuda kısaca bilgilerinize getirmek istiyorum.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Papa tarafından 'Gizli kardinal' olarak atanmış.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Zafer Dur'un hazırladığı 56 sayfalık iddianameye göre Fetullah Gülen in  Vatikan ile ilişkilerinin tespit edildiğini belirtmiştir.  FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in, Vatikan’da görüştüğü Papa 2. Jean Paul tarafından “gizli kardinal” olarak atandığı ortaya çıktı.

İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, 18 Şubat'ta FETÖ/PDY'ye (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) finansal destek sağlayanlara yönelik düzenlediği operasyonda, ABD'den dönen işadamı Emir Ağbaş ve Mehmet Çelikarslan havalimanında gözaltına alınmıştı. Operasyonun ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Zafer Dur'un hazırladığı 56 sayfalık iddianame 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede 2'si tutuklu 3 sanık hakkında, "silahlı terör örgütü üyesi olmak" ve "terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanuna muhalefet" suçlarından 10 yıla kadar hapsi istendi.

İŞTE FETÖ'NÜN TSK İÇERİSİNDE YAPTIĞI TAHRİBATIN BİLANÇOSU!

Savcı Zafer Dur tarafından kaleme alınan iddianamede FETÖ'nün TSK içindeki yapılanması ile ilgili çarpıcı bir tespit yer aldı. Daha önceki FETÖ mensuplarının ifadelerinden yola çıkılarak hazırlanan iddianamede, TSK içinde general kadrosunda 150, subay kadrosunda 10 bin, astsubay kadrosunda 12 bin kişinin FETÖ üyesi olduğu belirtildi.

TSK içindeki FETÖ yapılanması ile ilgili iddianamede, "Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bu büyüklükte operasyonel bir güce ve mensup sayısına ulaşabilmeleri devletin bekası açısından üzerinde hassasiyetli durulması ve incelenmesi gereken çok önemli bir vakadır" denildi. İddianamede Gülen'in ABD'ye gitmeden yaklaşık bir yıl önce, 9 Şubat 1998'de Vatikan'da Papa 2. Jean Paul'le görüştüğü belirtilerek, "Papa 2. Jean Paul'ün bu görüşmeden 12 gün sonra atadığı 20 kardinal yanında 100 yıla yakın süredir kullanmadığı 'in pecture' uygulaması ile ismini açıklamadığı iki gizli kardinal atadı. Atanan gizli kardinallerden birinin Fetullah Gülen olduğu iddiası bu bağlamda üzerinde durulması gereken iddialardandır. 21 Şubat 1998'de resmiyet kazanarak yürürlüğü giren bu atamada Papalık hakkının kullanıldığı 'in pecture' teriminin anlamı 'Kilisenin bağrına bastığı gizli evladı' anlamına geldiği, aynı zamanda 'kendi ülkesinde kimliğini gizleyen başka dine mensup kişi' anlamını da barındırmaktadır" denil

               PAPA'YA MEKTUP

İddianamede, Gülen'in savunduğu "dinler arası diyalog" adı altında İslam inancının temeli ile bağdaşmayan faaliyetlerin yürütüldüğü de ifade edildi. Darbe girişimi sonrasında kapatılan Aksiyon Dergisi'nin, 10'uncu yıl özel sayısının "İnsanlık Onu Bekliyor Hz. İsa" kapağıyla çıkması örnek olarak gösterildi. İddianamede Gülen'in Edirne'de vaizlik yaptığı tarihlerde kiliseye yazdığı iddia edilen mektubun önemli olduğunun altı çizilirken, FETÖ liderinin "Vatikan'ın gizli kardinali" olduğu üzerinde araştırmalar yapan ve "Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri" isimli kitabı yazan Aytunç Altındal'ın bu nedenle sürekli ölüm tehdidi almasının da "düşündürücü" olduğu belirtildi...

Sonuç itibarı ile 93 yıllık Türkiye Cumhuriyeti ni yok etmeye yeminli  vatikanın gizli çocuğu fetullah gülen in ülke içerisindeki siyasi yaratıcılarının ortaya çıkarılıp halka hesap vereceği günlerin yakın olması umudu ile  bu menfur musibetten  sonra yapılması gereken tek şey artık Türkiye için  hayırlı  şeylerin yapılmasıdır.

                    MESAJ  KUTUSU

Sayın Hamit Bakırcı ,Epeydir  sesiniz soluğunuz çıkmamaktadır.Bölgenizdeki seçmenleriniz sizin gelecek seçimlerde tekrardan aday olup olmayacağınızı merak etmektedirler.

Sayın Cemal Bulutoğulları ,Maliye bakanlığı bir kaç gün önce size kamulaştırma karşılığı oniki milyon lira vererek rahat bir nefes almanızı sağlamıştır. Bu konuda en büyük yardımın sayın Serdar Denktaş tarafından yapıldığı söylenmektedir.

Sayın Ayşe Öztabay ,Son günlerde televizyon proğramlarının aranan yüzü oldunuz. Bu tempo ile devam ederseniz size cumhuriyet meclisinin yolu görülmektedir, ne dersiniz?

Sayın Mesut Ayar , Yeniden Doğuş Partisi saymanı olarak çalışmalarınız nasıl gidiyor? Bu arada bir koltukta bir çok karpuz taşıyabilmenizin sırrını ne ile ifade ederseniz ?

Sayın Hüseyin Amcaoğlu ,İçişleri bakanlık müdürü olarak genç ve dinamik olmanın avantajlarını kullanarak yurttaşlara yardımda sınır tanımıyorsunuz. Bürokrasideki bu başarınızı sürdürmenize sevinen genç bir kesim mevcuttur.

Sayın Mustafa Serçelik, Ülkemizde vergi denince ilk akla gelen kişi sizsiniz. Böyle donanımlı birisini kamuda yeterince değerlendiremeyen siyasiler utansın deriz.

Sayın Habil Tülücü , Paşaköy belediyesini daha ileriye taşımak için epey gayret gösterdiğiniz takdir edilmektedir. Meseryanın ortasında imkansızlıklar içerisinde bile bu ivmeyi yakalamınız çok önemlidir.

Sayın Hasan Sargıner, Güzelyurt bölgesinin sevilen ve sayılan bir şahsiyeti olarak siyasetten asla vazgeçmediğiniz görülmektedir.Önümüzdeki seçimlerde aday olmak isteyenlerin bu günlerde sıklıkla kapınızı çaldıkları söylenmektedir.

Sayın Ahmet Benli ,Hükümetin belediyeler ile ilgili yasalarda  yerel yönetimlerin hassasiyetlerine yeterince önem vermedikleri anlaşılmaktadır.Bu tür sorunların tekrar yaşanmaması için  içişleri bakanlığının gerekli önlemleri alması koşuldur anlaşılan.

Sayın Erkan Eğmez ,Öncelikle bu yoğun tempo içerisinde sağlığınızı epey ihmal ettiğiniz söylenmektedir. Kıbrıs konusunda uzman bir kişi olarak bu orta oyunu tiyatronun artık bitmesi gerekmiyormu, ne dersiniz?