“Özgür topraklarda, kendi bayrağımız altında bizi ebediyete kadar yaşatacak bir zafer müyesser oldu bizlere. Bunun gururu ve sevinci nesilden nesile uzayıp gidecek. Bu günleri bahşedenler, minnet ve şükran ile her Türkün kalbinde ebediyete kadar yaşayacaktır.” 1976
                                                                                                                      Dr. Fazıl KÜÇÜK
            Bugüne dek yaşanmış olan savaşların bir tek kazananının olduğu biliniyor. Kazananın yalnızca silah üreticileri olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle geriye mezarlar, ailesini kaybedenler, mezarlar başında ağıtlar yakan anneler eşler, sevgililer ve savaş sırasında tecavüze uğramış kadınlarla çocuklar kalıyor. Bunlara koşut oluşan travmalarla yaşamak durumunda kalanlar. Daha fazla kâr elde edebilmek için savaş kışkırtıcılığı yapanların da unutulmaması gerekiyor.
            Bir yılı aşkın süredir kör bir inat uğruna günlerini ağız dalaşları ile geçiren toplumların önde gidenleri Putin ve Zelenski, bölgenin istikrara kavuşmasının önünde takoz oluyorlar. Her iki taraftan öldürülen suçsuz insanların bilinenleri dışında sayılar karşılıklı suçlamalarla açıklanıyor.  Şu sıralarda Çin’in yaşanmakta olan trajediye dur diyebilmek için zemin araştırmasına soyunmak istiyor olması gelecek için umut ışığı olabilir. Buna koşut bölgede yaşananları Amerika Rusya savaşı olarak tanımlamak olasıdır. Ukrayna ordusunun savaşması için Amerika sürekli olarak silah gönderirken Rusya da boş durmadan karşı saldırıya geçiyor. Olanlar ve yaşanacak olanlardan en büyük zararı Ukrayna halkının çekeceği görülüyor.
            Diğer yandan Zelenski Rus saldırılarının durdurulması için modern savaş uçaklarına gereksinim duyduğunu söylüyordu. Bu tür uçakların verilmesi sonrasında Rus hava ve İHA saldırılarına etkili bir şekilde müdahale etmeyi sürdüreceklerini söylüyordu. Bu çağrısı ile kandan beslendiğini de dünya kamuoyuna duyurmuş oluyordu.
            Çin’in yaşananlara çözüm bulabilmek için sahaya iniyor olması sonrasında hedefe ulaşılamadığı takdirde soğuk savaş yöntemlerine başvurulması endişesi olduğu gerçeğini çağrıştırıyor. Çin bu çağrısını yaparken adını da Barış Planı olarak tanımlıyor. Adı geçen planın gerekli zemin araştırmasının yapılarak başlatıldığını ve bu nedenle girişimi olumlu bir girişim olarak okumak gerekiyor.           İngiliz prensi olan Harry’nin Afganistan’da öldürdüğü insanları marifet yapıyor gibi açıklamasını savaş suçu olarak okumak gerektiğini düşünüyoruz. İnsan Hakları Mahkemesinin gereğini yapmasını bekliyoruz.
            Karşımızdaki unsur Başkanlık seçimini tamamladıktan sonra nur topu gibi yeni hükümetine de kavuşmuş bulunuyor. Şimdi kafalardaki soru yeni sürecin nasıl şekilleneceği konusunda düğümleniyor. Bay Nikos Hristodulidis sosyal bir etkinlikte Ersin Tatar ile yaptığı görüşmeye değinirken mevcut Kıbrıs sorunun çözümünü teşkil etmeyeceğini, Kıbrıs sorununun iki bölgeli iki toplumlu ve iki kesimli federasyon temelinde bir çözüm bulunması için müzakerelerin başlatılabilmesi için her şeyi yapacağını söylüyor.
            Devir teslim töreninde ise Bay Nikos Anastasiyadis de Hristodulidis’in başarılı olacağına inandığını söylüyordu. Aksini söylüyor olsa idi inandırıcı olmazdı, çünkü kendisinin uzun süre Dışişleri Bakanlığını yapmış bir kişidir.
            Yıllardır bu yönlü devir teslim törenlerinde farklı açıklamalar yapılmadığı için gerçekleri bilerek hareket ederek çalışmalar yapmamız gerekiyor mu ne…
            SEVGİ ile kalınız…