Bundan tam 67 yıl önceydi...  1958 yılının en şiddetli hareketleri ve İngiliz sömürge idaresinin toprağa gömdüğü kardeşlerimizin ölüm yıl dönümüdür bugün.

            Karşımızda iki düşman vardı.  Birisi Rumların EOKA terör örgütü, diğeri de İngiliz askerleri.

            1958’in başlarında bizler de henüz lise birinci sınıfta bir öğrenciydik.  Hatırlarım o görkemli nümayiş için hocamız rahmetli Ahmet Tansel bizlere talimatı vermişti.  Hatta nümayişte kullanacağımız pankartları bize yazdırırdı.

            “Çocuklar şimdi sıra halinde hep birlikte Sarayönüne yürüyeceğiz ve sesimizi bütün dünyaya haykıracağız.  Sloganınınz Ya Taksim, Ya Ölüm olacak” demişti bize.

            Esasında o gün bir şahlanış günüydü.  1958’de EOKA’nın en çok azıttığı yıldı.  EOKA o günlerde İngiliz askerlerini vurmaya başlamışlardı.  Sömürge idaresinin en büyük tepkisi EOKA’ya karşı olması gerekirken, silahlarını Türk halkına çevirmişlerdi.  Bütün bunlar yaşanırken, duvarlarda VOLKAN kelimesi yazılıydı.

            Nerdeyse bütün ada Türkleri Atatürk Meydanı’na akmıştı.  Kalbalığın büyüdüğünü gören İngiliz askerleri halkın üzerine gözyaşartıcı bombalar atmaya başlamışlardı.  Lakin gençlik hiç yılmamıştı.

            Öretmenlerimizin öncülüğünde Atatürk Meydanı’na doğru sloganlar atarak giderken kalabalık daha da büyüyordu.  Kız ve Erkek Liseleri meydanda toplanmışlardı.  İşte o ateşli yürüyüş esnasında üç kardeşimizi yaralamışlar ama o üç kardeşimiz devlet hastanesinde şehit olmuşlardı.

            Öte taraftan Mora’lı Şerife teyze de köyden çıkarak nümayışe katılmaya gelmişti.   Her Lefkoşa’ya gelişinde bize uğrardı rahmetli Şerife teyze.  İkinci Dünya savaşında insanlar Alman bombardımanından korunmak için köylere sığınırlardı.  Annemler de o günlerde Mora’ya sığındıkları için şerife teyzeyle dost olmuşlardı.  Bir de Tilki’nin Ayşe ablası vardı köyde.  Ayşe abla bizim öz teyzemiz gibiydi.

            Şerife abla o gün köyden geldiğinde elinde orta boy bir bayrak vardı.  Sanırım o bayrağı da kendisi dikmişti.  O zor günlerde bizde bayrak ne gezerdi.  İnsanlar makinanın başına otururlar ve kendi bayraklarını dikerlerdi.  Nitekim yıllar sonra Moralı Cahit dayının eşi, yıllar önce o mücadele günlerinde diktiği bayrağı Dr. Küçük Müzesine hediye etmişti.

            Tarih ve anlatılardan yola çıkarak TMT’nin da 1 Ağustos 1958 tarihinde kurulduğu söyler tarih kitapları.  Fakat İngiliz’in Türk halkına sıktığı kurşunlar hiç bitmemişti.

            Nitekim aynı gün de Mağusa’daki eylemde 2 kardeşimizi şehit etmişlerdi.  Lakin zmaan içinde İngilizler de kavrayacaklardı EOKA’nın ne kadar tehlikeli bir örgüt olduğunu.

            Zaten 1956 yılında başlamıştı EOKA’nın Türk polislerini öldürme operasyonu.  O nedenle Kıbrıs Türk halkı bir arayış içindeydi.  O arayış, EOKA’ya panzehir olacak örgütlerdi.  Kara Çete ve 9 Eylül Çetesi o örgütlerden birkaçıydı.

            Olaylar şiddetlenince Rauf Denktaş’la Dr. Burhan Nalbantoğlu TC Konsolosluğunda görevli ateşe  Kemal Tanrısevdi’nin evine giderek orada TMT’nin ilk bildirisini yazmışlardı.  TMT’nın kuruluşu ve yaşananları rahmetli emekli albay İsmail Tansu yazmış olduğu “Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu” adlı kitabında uzun uzun anlatmıştı.  Balıkçı sandalları ile Türkiye’den silah taşıyan Erenköy balıkçıları tarihe “Bereketçiler” olarak geçtiler.

            Tabii ki bu arada üç denizci; Oğuz Kotoğlu ve iki arkadaşı pek çok defalar Erenköy’e silah taşımışlar ve onlar da tarihe öyle geçmişlerdi.

            Yani 27-28 Ocak Şehitler haftası öyle yaratıldı.  Sırf hem şehitlerimize olan saygı ve vefa borcu açısından bu tarihi onları anma günü olarak her yıl onları yad ediyoruz.

            Yeni nesiller bu günlerin anlamını idrak ederek bu bayrağı teslim almalıdırlar.  Neden bayrağı teslim almalıdırlar?  Çünkü ne davamız, ne de kavgamız bitmemiştir.  Karşımızdaki Rumlar, yine aynı Rumlardır.

            Düşmanını tanıyan bir nesil yetişmelidir.  Çünkü bunca yaşananlardan sonra görülmüştür ki, Rumlar bizlere bir zırnık solukluk hava dahi vermek istemiyorlar.  Çöz,m için üretilen fikirler hep çöpe gitti.  Tek çözümun yan yana iki egemen devlet formülü, bizi kurtarabilecek tek formüldür.  Bu böyle algılayın ve bunun için mücadelenizi verin.

            Bütün canlarını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.  Ruhları şad olsun.