İnsanlığın var oluşundan bu yana alkol bir yandan beslenme, sanayi ve tarımın vazgeçilmez bir temel ürünü sayılırken diğer yandan alkol insan ve insanoğlunun benliğini yıpratan bazen azdırıp coşturan bazen de miskinleştiren fakat daima insana zarar veren bir zehir olduğu için korkutucu olmuştur. Bazen keyiften bazen kederden içilen fakat daima bir neden bulunarak içilen ve giderek alışkanlık yaptığı için neden bulmaya bile gerek duyulmadan içilen alkollü içkiler yalnız kişinin bedensel ve ruhsal yapısını çökertmekle kalmayıp, onu kendi kendine ve topluma zararlı hale getiren mahvedici bir güç olarak serveti, sağlığı, huzuru mutluluğu ve hatta yaşamı yutar geçer.
Alkol alışkanlığı her türlü vücut hücresi için hele sinirler için bir zehirdir. En küçük dozlarda bile, kişiye terbiyenin gereklerini ve kendine hakim olma kabiliyetini unutturur. Alkolizm kişinin artık alkol almadan duramadığı, alkol alındığı zamanki zihin bulanıklığını ve duygu dengesizliğini normal yaşantısına tercih etmeye başladığı, ruhsal çöküntü içindeki halidir. Alkollü içki alışkanlığında irsiyet ve müsait yapıya sahip olunması, zayıf karakter ve başkalarının tesiri altında kalınması, alkolün çoğu zaman bir moda veya taklit olarak genel penceresine alması, gelişmemiş zayıf kişilikli insanların kısa bir sürede bu zehirin penceresine düşmesi, alkollü içki alışkanlığında teşvik ve tavsiyenin etkisi aile ve arkadaşlar arasında yapılan toplantılarda içki içmeyenlerin küçümsenmesi, hakir görülmesi, bilimsel istatistiklere göre alkoliklerin %60’ı ile %80’i içki alışkanlığına 15 yaşından küçükken evlerinde veya misafir kaldıkları yerlerde alkole bira ile başlamışlardır. Alkollü içki alışkanlığında kötü örnek ve terbiyenin etkisi çok büyüktür. Çocuk bir fotoğraf makinesi gibidir; gördüğünü öğrenir, yapmak ister. Ailede anne-baba içki içiyorsa çocuklar da kolayca içkiye alışır. Alkollü içki alışkanlığına götüren diğer sebepler ise gazete ve dergilerde içki reklamı, TV ve radyolarda yapılan reklamlar, her köşede bir meyhane bulunması, şarkı ve türkülerimizde içkinin övülmesi, bilgisizlik ve özenti gibi sebeplerdir.
Gençler, toplumumuzun en değerli varlığı ve hazinesidir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz gençlerini de etkileyen çeşitli psikolojik, sosyolojik ve ekonomik sebepler vardır. Gencin, bir bütün olarak psikolojik, fizyolojik ve sosyal yapısının özellikleri, ilgileri, eğilimleri, gerilimleri, ihtiyaçları ve çok karmaşık problemleri bu etkilemede rol oynamaktadır. Önemli olan gençlerimizin ihtiyaçları ve problemleri üzerine içtenlikle eğilmeli, bunları giderici köklü tedbirleri alabilmektir.
KKTC Anayasasının 60. maddesinde şöyle denilmektedir; Devlet gençlerin bilgili, sağlıklı, sağlam karakterli ve topluma yararlı birer yurttaş olarak yetişme ve geliştirilmesini sağlar denilmektedir. Ancak KKTC’de bunun böyle olduğunu söylemek mümkün değildir. Çocuk yaştaki gençlerin içkili içkili yerlere diskolara gittiğini, araçlar içerisinde bira içtiklerini görüyor ve geleneğimizin tehlikeye girdiğini görüyoruz. Devlet, gençlerin okul zamanı dışarda dolaşmalarını ve içkili yerlere gitmemelerini önleyecek yasal tedbirler alınmalıdır.
Alkollü içki toplumda düzen ve asayişi bozar, anlaşmazlıklara, cinayetlere neden olur. İtimat ve emniyeti yok eder. Çalışma gücünü azaltır. Ülkede sefalet ve sefahat çoğaltır, ahlaksızlık yayılır, kazalar, facialar artar. Toplum bunalıma sürüklenir. Ulu önderimiz Atatürk derdi ki; “Cumhuriyet fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, ahlaklı ve seciyeli muhafızlar ister.” demiştir.