“Rum, tarihin hiçbir döneminde Türk’ü idare etmiş değildir. 1878’e kadar Türk, Rum’u idare etmiştir. 1960’a kadar da İngiliz, örf ve adetleri, dili, dini farklı iki halkı idare etti. 1960’da müşterek ortaklık idaresi doğdu. Türk hiçbir dönemde Rum’un boyunduruğuna girmedi. Rum, 1963 de başlatıp bugüne kadar sürdürdüğü saldırıları ile işte bu tarihi gerçeği değiştirmeye çalıştı. Rum’un mücadelesi, Türk’ü boyunduruğu altına almaktır”. 1979
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Fransa’da 17 Kasım 2018’de başlayan sarı yeleklilerin eylemleri dünyanın değişik ülkelerinde de yaygınlaşarak devam ediyor. Cumhurbaşkanı Bay Emanuel Macron’un verdiği 100 Euro maaş artışını rüşvet olarak kabul edenlerin eylemleri sürüyor. Eylemi düzenleyenlerin lideri konumundaki Eric Drouet’e karşı baskılar da artıyor. Yaşanan bu gelişmeler üzerine Macron eylemleri dindirebilmek için Fransa halkına bir çağrı mektubu yayınladı. Mektubunda “gelin öfkeyi çözüme dönüştürelim” diyor. Bu çağrıya karşın olumlu bir noktaya henüz ulaşılamadığını kaydetmek istiyoruz.
Kıbrıs’ta Dini, dili ve yaşam tarzları bir birine ters olan Türk’lerle Rum’ları birleştirmek için çabaların yürütüldüğü dönemde Ortodoks Kilisesi’nde yaşanan boşanma işlemi beklenen tepkiyi görmedi. Şimdilik cılız tepkilerle gerçekleşen boşanma işlemi küllenmeye bırakılmış oluyor. Rusya ile Ukrayna arasında uzun süredir yaşanan bağımsızlık çabaları son bağlantı olarak tanımlanan boşanma işlemine onay verilmesi ile şimdilik mutlu sonla noktalanmış görünüyor.
Rus ve Polonya kiliselerinin karşı çıkışına karşın boşanma işlemi Fener Patrikhanesinin onay vermesi sonrasında kesinleşmiş gibi görünüyor. Diğer kiliselerin sessiz kalmaları nedeniyle Fener Patrikhanesi bu şekli ile öne çıkmış oluyor. Çünkü adı geçen patrikhane “eşitler arasında birinci” kabul ediliyor.
Neden mi?
Katolikler arasında Roma’daki Papa tek lider olarak kabul ediliyor. Buna karşın Ortodoks Kiliseleri arasında liderlik konusunda bu nedenle sıkıntılar yaşanıyor. Nüfusu esas alan Rus Kilisesinin Fener Patrikhanesi ile sıkıntılar yaşadığı biliniyor. Yaşadıkları sıkıntılara karşın Fener Patrikhanesi lider olarak kabul ediliyordu. Kabullenme gerekçesine gelince, “Biz, Hıristiyanlığı Bizans’tan aldığımız için onun devamı olan Fener Patrikhanesini ‘Onursal Lider’ olarak kabul ediyoruz. Fakat Ortodoks dünyasının en büyük cemaatine sahip olan biziz ve Rusya yüzlerce yıl, Ortodoksluk için en büyük mücadeleleri vermiştir. O nedenle Fener bizim liderimiz olamaz” diye açıklamada bulunuyordu.
Ukrayna’nın bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bu yana geçen süreçte, ulusalcı papazların katkılarıyla bugünkü sonuca ulaşıldığının da bilinmesi gerekiyor. Ukrayna’nın Rusya ile yaşamakta olduğu sorunlar boşanmanın Amerika ve AB ülkelerinin katkılarıyla gerçekleştiğini de kaydetmek durumundayız.
2019 yılının ilk ayını geride bıraktığımız şu günlerde BM’in Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda karar aşamasında olduğu söylemini gerçekçi bulmadığımızı belirtmek istiyoruz. Crans Montana’da yaşananlardan sonra net duruş gösteremeyen bir kuruluşun güvenirliliğini yitirdiğini yinelemek istiyoruz. Bugüne değin konuşulmamış hiçbir konusu kalmayan uyuşmazlığın çözümünde karşımızdaki unsurun ve uluslararası toplumun tutum ve katkıları olduğu yadsınamaz.
Geldiğimiz noktada karşımızdaki unsur ve uluslararası topluma karşı diplomatik kanalların yeniden zorlanması gerekiyor. Arada çıkışlar yapılarak bazı konularda anlaşma zemini aramak uyuşmazlığın çözümünü içinden çıkılamaz bir noktaya götürebilir. Bundan sakınmak gerekiyor.
Ada’da çözümün anahtarı diplomatik ve uluslararası hukukun kurallarının zorlanması ile olanaklı olacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…