2 Mayıs Salı günü gerçekleşen liderler görüşmesinin ardından Alithia gazetesi, bütün Kıbrıslı vatandaşlar için Kıbrıs hükümranlığının tamamında dört temel özgürlüğün geçerli olması ve uygulanması gibi konularda küçük ilerlemeler kaydedildiğini ancak anlaşmazlıkların varlığını koruduğunu kaydetti.
Alithia gazetesine göre Anastasiadis, “Yasal ikamet türünün belirlenmesi ve gelecekteki bir federal cumhuriyetin vatandaşlarının Ada’da dört temel özgürlüğü kullanmasında artık mutabakat da var” dedi. Liderler görüşmesinde Kıbrıslı Türklerin yönetime etkin katılımı konusunun da ele alındığını hatırlatan Anastasiadis, bu konuda “Henüz anlaşmazlıklar var” ifadesini kullandı.
Konu ile ilgili olarak Anastasiadis: “Mutabakata varılan, ilke olarak dört özgürlüğün uygulanacağıdır. Sorun olan , mülk edinme hakkının düzenlenmesiyle ilgili konuyu gündeme getirmeleridir. Bu daha önce olmayan, ilk kez Cenevre sırasında gündeme getirilen bir şeydir” dediğini yazdı. Anastasiadis, “öteki tarafta yapıcı niyet olursa , bunun da aşılacağını ümit etmek isterim” dedi.
Yeni Cenevre’ye karşı değiliz, çünkü, garantiler, güvenlik ve bunlardan kaynaklanan diğer şeyler için tez vermesi gereken Türkiye’dir” diyen Anastasiadis, ancak “yeni Cenevre’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının ertelenmesiyle görüşülmesi söz konusu değildir. Bu tartışma konusu değildir ve bunu herkes biliyor. Müzakere masasına konulmuş da değildir” dedi.
“Kırmızı Çizgi” sözcüğünü sevmeyen KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı dahi birçok vesile ile “Siyasi Eşitlik Olmazsa Olmazımızdır. Dönüşümlü başkanlık konusu çözüm metninde mutlaka yerini alması gereken bir konudur, aksi taktirde anlaşma metnine imza atmayacağım” diyor.
Diğer yandan, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının gerçek siyasi irade göstermesi durumunda beklenen ilerlemenin olacağını, önemli başlıklarda uzlaşmaların ve görüş birliklerinin sağlanacağını ileri süren DİSİ Başkanı Neofitu: o zaman , Güvenlik konularının ele alınacağı Kıbrıs sorununa ilişkin ikinci bir konferans yolunun açılacağını da savundu. Toprak konusunda ise uzlaşma sağlanması için , “Kıbrıs Türk idaresi altındaki toprağın %28.5 veya %28.7 şeklinde olması, 90-100 bin göçmenin geri dönmesi, kıyı şeritlerinde denge bulunması, “Omorfo” Güzelyurt bölgesinin Kıbrıs Rum idaresi altında bulunması gerektiğini” ifade etti.
Diğer yandan Rum tarafı, AP’nin Türkiye ile yıllık ilerleme raporu taslağından bu yıl çıkartılan, “Maraş’ın BM’e verilmesi ve Türk askerinin Kıbrıs’tan ayrılması” şeklindeki klasik telkinlerinin yeniden eklenmesi için mücadele veriyor...
Kıbrıs’ta federal bir çözümün mümkün olabilmesi için Rum Yönetiminin zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirten sayın Akıncı, Rum Yönetimin yetki paylaşma konusunda zorlandığını ifade etti. Federal bir çözümün herkesin yararına olacağını belirten sayın Akıncı, “Bunun için de Rum tarafındaki zihniyet değişmeli” dedi.
Sayın Akıncı, Kıbrıs’ta Konfederasyon ya da üniter yapı kurmanın, federal bir çözümden daha kolay olduğunu belirterek, “Biz, zor olsa da ilgili tüm taraflarca tek kabul edilebilir çözüm olan federasyon için çalışıyoruz ve tüm iyi niyetimizle Temmuz ayına kadar olan bu kısa zaman içinde de yapıcı tutumumuzu devam ettireceğiz” dedi.
Mevcut görüşme sürecinde Rum liderliğinin hedefi Enosis’e giden yolu açmak olduğunu bilmeyen yoktur!... Bunun için de ilk hedefleri federal devlet çatısı altında üniter bir devlettir. Çok iyi bilmeliyiz ki, görüşülmekte olan Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi bir çözüm Kıbrıs Türk halkının bu adadaki sonunu da beraberinde getirecektir. Anastasiadis hedefi yeni tavizler kopararak kendi açılarından mutlu sona ulaşmaktır. Rum liderliğine hiç, ama hiç güvenmeyelim. 50 yılımızı harcadığımız bu görüşme süreci ile bir yere varamayacağımızı artık kabul edelim !...
Kim ne derse desin KKTC, Rum liderliğinin 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmek amacıyla devlet idaresini şiddet yolu ile ele geçirmek için Akritas Planının yürürlüğe konulduğu 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla birlikte doğmuş ve o günden 15 Kasım 1983 tarihine kadar da günün değişen şartları gereği idari ve siyasi değişikliklere uğramıştır.
Kıbrıs Türk halkının kurduğu KKTC meşru bir devlet olarak doğmuş ve anavatanımız Türkiye’den başka resmen tanıyan bir başka devlet olmasa da uluslararasındaki yerini almıştır. Kıbrıs Türk halkı olarak bir bütün olalım, birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek temelinde şehitlerimizin canı ve kanı olan KKTC’ne sahip çıkalım bağımsız ve egemen devletimizi yaşatalım ve tanınmasını sağlamak için harekete geçelim…