Başbakan Ünal Üstel’in son Ankara ziyareti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la yaptığı toplantı, bence şimdiye kadar yapılan toplantılardan daha derinlikli ve daha da verimli geçti.  Bu toplantının en önemli bölümü, herhalde KKTC’de yaşanan enerji sorunudur.

            Asrın Projesi Türkiye suyunun Kıbrıs’a aktarılmasının gerçekleşmesi nasıl olmuşsa, herhalde enerji konusu da ikinci bir asır projesi olarak kendini gösterecektir.

            Bu içlü toplantı yaklaşık iki üç saat sürmüş.  Bakınız Ünal Üstel’in bu toplantı ve toplantının içeriğine dair açıklamalarına...

            “Ülkemizde enerjide yaşanan sorunlaRı masaya yatırdık.  Daha önce Cevdet Yılmaz’la imzaladığımız kablo ile enerjinin enterkonnekte sisteme girmesi kaydıyla ve bunların kısa süre içerisinde filibilite raporlarının tamamlanması için çalışmaları başlattık.  Görüşmede projeyi nasıl ve ne zaman hayata geçirebiliriz, Cumhurbaşkanımızla bu konuda bir çalışma yaptık.”

            SanırıN Sayın Erdoğan, diğer Türkiye projeleri gibi KKTC’de de çok önemli projeşere hayat vermede öncü olmakla, siyasi hayatında unutulmayacak eserler bırakmış olacak.  Türk Milleti ve Kıbrıs Türk halkı onun bu insancıl yönünü asla unutmayacaktır.

            Madem enerji konumuzu da takibe aldı, er veya geç, bu enerji projemiz de hayat bulacaktır.  Yıllarca Rumların bize uyguladıkları elektrik kesintileri, karanlık geceler ve bütün KKTC işletmelerinde iş durdurma olayları, bu projeyle sonlanacak.

            Rumlar hala birleşmeden ve eski günlerden bahsederler.  Bir de Türk askerinin adadan atılmasını dillerine doladılar. Esasında Rumların en büyük hedefleri, garanti anlaşmasını iptal ettirmektir.

            Bütün bunlar hayalden başka birşey değildir.

            KKTC’nin her karışı bugün Türkiye’nin avuçlarında hayat bulmaktadır.   Hal böyle iken Türkiye’nin adadaki varlığını sonlandırma hayalleri gerçekten ve gerçeklerden çok uzaktır.

            Bir de Türkiye’de gerçekleştirilen projelere değinelim...

            İstanbul’a her gidişimde Taksim Meydanı ve İstiklal’e uğramadan edemezdim.  Sonra Taksim Meydanı’nda fiziki değişiklikler yapıldı ve Taksim Meydanı’nın çehresi değişti.  Mesafeleri kısaltma adına tüneller yapıldı, hızlı trenler kondu.  Tüneller sadece İstanbul’da yapılmadı.  Türkiye’nin bazı illerine yapıldı ve mesafeler kısaldı.

            Bir Ödül töreni için Eskişehir’e gideceğimde, Ankara’daki hızlı treni almıştım.  Normal trene çok binmiş ama hızlı trene o gün binmiştim.  O gün tanışmıştım hızlı trenle.  O trenin rüzgar gibi konforlu bir ortamda gidişi, gereçekten bana gurur verdi diyebilirim.

            Yeniden Kıbrıs’a dönecek olursak...

            Kermia bölgesinde yapılmakta ve bitmek üzere olan yeni meclis binası, Cumhurbaşkanlığı sarayı ve yeni cami de bize Erdoğan’dan güzel ve unutulmaz eserler olarak kalacaktır.

            Erdoğan mevcut Cumhurbaşkanlığı binasını ve meclis binasını bize yakıştırmadığı için, bu yatırımları gerçekleştirmiştir.  Bazı zamanlarda muhalefet bu yatırımları eleştirmiş ve biz ve bizim gibi bu yatırımları takdir eden yazarlar onlara gereken cevabı vermişlerdir.

            “Size ne Türkiye bize yeni Meclis binası ve Cumhurbaşkanlığı ile külliye yapacaksa?  Parayı veren onlar, bize hayat veren onlar.  Size ne söz düşer?

            Hemen o bölgenin ötesinde olan Kermia kapısı, Rumalrın gidip geldiği kapıdır.  Halen yapılmakta olan dört minareli şahane camimiz de görkemli bir eser olarak Rumların gözünde bir dişken olacaktır.  Haydi, şimdi gelsin Rumlar ve adadaki Türk varlığını sonlandırsınlar da görelim.

            Yani bundan sonra Türkiye’den gelen suyumuz bütün mesaryayı yeşillendirecek ve elektriğe de kavuşacağız.  Ünal Üstel’in vurguları bunlara açıklık getirmiştir.

            Umudum tez günde tez zamanda kendi elektriğimize de kavuşmak ve bir devlet olmanın erkini pekiştirmek.

            Türkiyemize Allah zeval vermesin.