Geçtiğimiz turizm sezonundaki rakamlar bize umut veriyor.  Turizmin gerçek rakamlarını öğrenebilmeniz için, geçmiş ve içinde bulunduğumuz pazarlama rakamlarını birlikte yorumlamak lazım.

            Mesela yapılan açıklamalar şöyle veriliyor.

            2023 yılının ilk 10 ayında  45 farklı ülkeden 1 milyon 21 bin 343 turist ülkemizde konaklama yaparken, 2024 ‘ün aynı dönemde bu rakam yüzde 8.4 artarak 1 milyon 106 bin 996’ya yükseldi.  2023’te geceleme sayısı 3 milyon iken, 2024’te geceleme sayısı yüzde 2.1 büyüyerek 3 milyon 616 bin 751’e yükseldi.

            Ülkemizdeki beş yıldızlı otellerin çok önemli rolü var bu rakamların artışında. Genellikle gelen turist sınıfının tercihleri hep beş yıldızlı oteller oluyor.

            Bütün bunlara bir de beş yıldızlı otellerin gazinoları eklenince turizt sayısında geceleme haliyle artıyor.

            Her zaman ve her yerde olduğu gibi Rumların ambargolarını da hesaplamak lazım.   Harekatla başlayan turizm hareketimiz olabildiğince yapılmış ve hala yapılmaktadır.  Turizm fuarları, pazarlamanın en önemli faktörüdür.  Turizm pazarlamaları hep turizm fuarlarında kabul görür.  Bu fuarlarda bile Rumların ambargoları kol gezer.  Geçmiş turizm fuarlarında bu tür eylemleri çok gördük ama yılmadık. 

            Berlin Fuarı en büyük turizm fuarlarından biridir.  Bir de World Travel Market var, İngiltere’de.  Viyana ve Milano fuarları turizm halkalarıdır.

            Mesela Türk standında görevli kişi broşürleri dağıtırken, ansızın karşınıza Akdeniz tipli bir adam çıkar ve sizin broşürlerinizi alır.  Türk turizmini kapsayan broşürü alan kişi bu kez Rum standına giderek, kendilerince broşürdeki olumsuzlukları tespit ederek fuar idaresine şikayette bulunur.  O şikayette idare iki tarafı da karşısına alır ama sonunda Rumların haksız olduklarını ve şikayetlerinin dayanıksız olduğunu anlar.

            Galiba 1987 yılının turizm fuarındaydık. Bizim broşürlerimizde müzeler listesinde Barbarlık Müzemiz varmış diye şikayet etmişlerdi.  Bir de şuna şikayette bulunmuşlardı.  Halbuki Barbarlık Müzemiz onlar yüzünden kurulmuştu.  Barbarlık Müzesinde banyoda katledilen Binbaşı Nihat İlhan’ın eşinin ve çocuklarının resimleri ve zati eşyaları vardı.  Yani barbarlığı yapan yine Rumlardı.

            Rumların diğer bir iddiaarıysa şudur:

            “Türklerin pazarladıkları otellerin tümü de Rumlarındır.”

            Belki o yıllarda bu sav doğru olabilir  ama şu da bilinmelidir ki, Nüfus Mübadele Anlaşması ile kuzeydeki bütün gayrimenkuller bizim kontrolumuza girmişti.

            Tabii ki bugün Karpaz ve Girne yöresine yapılan beş yıldızlı oteller çoğaldıkça, o sav da önemini yitirmiş oldu.

            Bütün Akdeniz’e sahili olan ülkeler 1900’lü yıllarda Birinci ve İkinci Körfez Savaşlarından hayli etkilenmişler ve o yıllardaki bütün rezervasyonlar iptal edilmişti.  İnsanlar savaşlardan korkmuşlardı.  Şu anda İsrail-Filistin savaşı bile insanları olumsuz etkiliyor.  Çok şükür ne Türkiye, ne de KKTC bu savaşlara bulaşmamışlardır. Lakin yine de bir kısım turist etkilenmişti.

            Bizim şansımız, Kıbrıs’ın kuzeyine sahip olmamızdır.  Türkiye için stratejik bir konumumuz var.  Rumlar türlü dolaplar çeviriyorlar Türkiye’yi savaşın içine çekmek için. Lakin Türkiye o oyunlara gelmez.

            Askeri açısından olan durumları bir kenara koyalım ve kuzeyle güneyin coğrafi ve iklimsel durumuna bakalım.  Bir gerçek vardır ki, kuzeyin kumuları, denizi ve otantik yapısı, Rumlardan kat kat üstündür kuzeyde.

            Turist, kendi ülkesinde beton bina görmekten bıkmıştır.  Rum tarafı tümden beton yığınıdır.  Güneyde eski eser diye birşey bırakmamışlar ve tümünü yıkmışlardır.  Bereket versin ki kuzeydeki antik binaları, kilise ve camileri korumuşuz. Turist hem sıcak kum, güneş ve otantik yapılar görmek ister.  Bunlar Türklerin “şiş kebapları” da eklenince, tatilleri dört dörtlük olur.

            Bütün bunları değerlendirdiğimizde, turizm hareketimizin ve rakamların olumlu sinyaller verdiğini söyleyebilirim.  KKTC turizmi yani...