“Rumlara her işbirliği yaptığımızda, bizim bu uğurdaki gayretlerimiz güçsüzlük olarak düşünülmüş ve ellerine fırsat geçtiği fikrine kapılarak, bizi her bakımdan felçli hale getirmek yoluna sapmışlardır. Türk halkının, işbirliğinden sakıncası yoktur. Ama bundan evvel kendi emniyetini ve varlığını tehlikede görmemesi başta gelmektedir. Korku ve endişe içinde işbirliği yapılamaz.” 1969 Dr. Fazıl KÜÇÜK Önümüzdeki 2016 yılı Kasım ayında Amerikada başkanlık seçimi yapılacak. Şu anda görevde olan Obama Anayasa gereği yeniden aday olamıyor. Başkanlık hevesini alabilmek için ortalık yere çıkan adaylar parti içinde kıyasıya yarışıyorlar. Önce partililerinin oylarını alacaklar sonrasında da halkın önüne çıkıp oy isteyecekler. Her seçim döneminde olduğu gibi bu dönemde de ilginç kişilerin bu yarışta olduklarını görüyoruz. Cumhuriyetçi Partinin adayı olarak halkın karşısına çıkacak olan kişinin şimdiden Bay Donald Trump olduğu duyuruluyor. Dengesiz çıkışları ile puan toplamaya çalışan Bay Trump, kazandığı takdirde Müslümanları Amerikaya sokmayacakmış. Hasta ruhlu olduğuna kesin gözüyle bakılan bu kişinin yıllar öncesinin Haçlı düşüncesinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Bu satırları yazmanın bile Ona değer vermek olduğunun da bilincindeyiz. Önümüzdeki yıl yapılacak olan başkanlık seçimleri öncesinden Bay Trumpa İngiltereden tepki geldi. Başbakan Bay David Cameron, “Bölücü, aptalca ve yanlış konuşuyor. Ama bu ülkeye gelirse hepimiz ona karşı birleşiriz” diyor. Bay Trumpun yalnız olmadığını Macaristan Başbakanı aşırı sağcı Viktor Orbannın da benzer düşüncelerde olduğunu da belirtmek gerekiyor. Geride bıraktığımız günlerde İsrail kaynaklı bir haber ajanslara düştü. İsrailde Hanuka töreninde Başbakan Neden Yahunun Kaiya isimli köpeğinin Dışişleri Bakan Yardımcısının eşi ile Likud Partisi milletvekili Sharren Haskeli ısırmış. Kaiyanın aşılarının düzenli olarak yapılmasına karşın on gün kuduz olup olmadığını anlamak için gözetim altında tutulacakmış. Bizden uyarması… 2015 yılının sonuna yaklaştığımız bu günlerde Kıbrısa ilişkin çözüm müzakerelerde beklentilerinin karşılanmadığı biliniyor. Müzakerelerde yarışa hızlı başlayan atletin kısa sürede yorulduğu noktada olduğumuzu söylemek olasıdır. Tarafların yorgunluk ve bezginlik içinde oldukları görüntülere yansıyor. Bunun nedeni müzakerelere başlarlarken verdikleri sözlerini tutamadıklarından kaynaklanmaktadır. Bay Nikos Anastasiyadis, Mayıs ayında yapılacak olan seçimlerde mutlaka yeniden başkanlık için aday olacaktır. Bunun öncesinde Mart ayında müzakerelerde gelinen noktamın veya olası bir anlaşma metninin halk oyuna sunulmasının olanaklı olmayacağını belirtiyor. Neden mi?... Müzakerelerde gelinen noktayı sıklıkla yineliyoruz. Toprak konusu çözülmeden adadaki çözümün düş ötesi olduğu bir gerçektir. Başpiskopos 2. Hırisostomos, müzakere süreci konusunda kötümser olduğunu söylüyor. Aynı kişi Türkiyeden gelen su konusunda ise, “insanın suya gereksinimi var. Buna karşın dilerim bu su zehir olmaz” diye konuşuyordu. Rumların bu düşünce yapısındaki kişiler tarafından yönlendirilmesine devam edildiği sürece çözümü Kaf Dağının ötesinde bile bulmak olanaksız ötesidir. Diğer yandan yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre Rumların %59unun bir yıl içinde çözümün olacağına inanmadıklarını gösteriyor. Mülkiyetle ilgili olarak oluşturdukları çalışma grubunun başkanlığına Dışişleri eski Bakanı Erato Kozaku Markulliyi getirmişler. Alithia gazetesi bu konuyu “Kıbrıs Yeniden Normal Devlet Olsun” başlığı ile duyuruyor. “Çözüme ne kadar yakın olunduğu sorusuna ise Bayan Markulli, “Henüz kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Yönetim gibi bazı konularda daha akılcı olabiliriz. Buna karşın mülkiyet – toprak – güvenlik ve garantiler gibi dikenli konularda iki tarafın tezleri arasında halen büyük bir mesafe var” diyordu. Adadaki çözümün bir kez daha başka bahara kaldığının görülmesi gerekiyor mu ne… Yeni yılı sağlık ve mutluluk içinde yaşamanızı istiyor ve diliyoruz. Yeni yılda daha güzel haberleri sizlerle paylaşmayı diliyoruz. SEVGİ ile kalınız…