“Kıbrıs Sorunu” Nasrettin Hocanın hikayesine benzedi galiba. Hoca camiide cemaata “Bugün size ne söyleyeceğimi biliyor musunuz ?” diye sormuş. Cemaattan cevap: “Biliyoruz”.

“Kıbrıs Sorunu” Nasrettin Hocanın hikayesine benzedi galiba. Hoca camiide cemaata “Bugün size ne söyleyeceğimi biliyor musunuz ?” diye sormuş. Cemaattan cevap: “Biliyoruz”.  Bunun üzerine Hoca cevabı yapıştırmış:  “Biliyorsanız benim konuşmama gerek kalmadı.” demiş ve camiiden ayrılmış. Cemaat “Yarın bilmiyoruz diyelim. Bakalım bu sefer Hocanın cevabı ne olacak.” kararını almışlar. Ertesi gün Hoca sormuş. “Bugün ne söyleyeceğimi biliyor musunuz ?... Cemaat hep bir ağızdan “Bilmiyoruz.” demiş. Hoca da onlara şöyle seslenmiş: “O zaman bilenler bilmeyenlere söylesin...”

“Kıbrıs Sorunu” müzakerelerine ilişkin konuşanların büyük çoğunluğu, ister KKTCden olsun, ister Türkiyeden, ister BMden, ister yabancı diplomatlar olsun, hemen, hemen ayni görüşte birleşiyorlar. Örneğin “ Bu iş Martda biter veya en geç Mayısda biter.”, “Müzakereler çok umut verici.”, “ Çözüme ilk kez bu kadar yaklaştık.” gibi açıklamalar.... Bu kişiler acaba müzakerelerin gidişatına ilişkin bilgiler elde ettikten sonra mı böyle açıklamalar yapıyorlar ? Bilmiyoruz.

Eğer gerçekten müzakerelere ilişkin bilgiler elde etmişlerse ve bu bilgiler gerçekleri yansıtıyorsa, o zaman bize de söylesinler... Yani bilenler, bilmeyenlere söylesin. Bu sözü geçen açıklamaları dile getirenlerle biz ve bizim gibi düşünenler arasındaki fark önemli. Nedir bu fark? Söyleyelim, biz Rumların müzakerelerde neler istediklerini çok iyi biliyoruz. Bunları bilmek için kahin olmak gerekmez. Rumlar, her Allahın günü kabul edilemez isteklerini ve bu isteklerinin müzakereler sonuçlandığında (eğer sonuçlanırsa ve eğer referanduma gidilecekse) anlaşmada yer almasının kaçınılmaz olduğunu açık ve çok net bir biçimde dile getirmektedir. Unutmayalım. Bir olasılık daha var. Müzakereler sonuçlanmadan, “ana konu”, yani “iki kurucu devletten oluşan federal Kıbrıs Cumhuriyeti” Kıbrıs Türk halkına şu veya bu şekilde bir anlaşma ile empoze ettirilebilir. Yani işi bağlamak isteyebilirler. “Anlaşma gerçekleşmiştir.Tüm diğer konular müzakerelerde görüşülüp sonuçlandırılacaktır.” girişimi ile karşı karşıya kalabiliriz. Böyle olursa, tam bir keşmekeş içerisine sürüklenebiliriz... Böyle olursa  Rumlar hedeflerine ulaşır ve KKTC ortadan kalkar.

Rumların kabul edilemez isteklerini burada tekrar sıralamaya gerek yok. Bunları defalarca yazdık. KKTC halkı, bu kabul edilemez Rum isteklerini çok iyi bilmektedir. Müzakerelere umut pompalaması yapanlara Rumların kabul edilemez istekleri detaylı biçimde anlatılmalı. Yani bilenler bilmeyenlere bu gerçekleri anlatmalı. O zaman herkes gerçeklerle yüzleşecek. Bizim vazgeçilmezimiz KKTC bağımsız, egemen devleti ve Türkiyenin garantisidir.