Rum Dışişleri Bakanı Hristodulitis, Türkiye’nin Kıbrıs’ta iki devletli çözüm tezinin uluslararası toplum ve BM Güvenlik Konseyi tarafından kesin bir dille red ettiklerini iddia etti. Hristodulitis, Türkiye Milli Güvenlik Kurulu’nun iki devletli çözüm kararını, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üye ülkesinin kesin bir biçimde red ettiğini de söyledi. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin iki devletli çözüme red politikası yeni bir gelişme değil ki!.. KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm politikasının dünyaya duyurulduğu andan itibaren, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi bu çözüm önerisine karşı çıkmıştı. Bu bilinen bir gerçek. Unutulmamalı ki, BM parametreleri çerçevesinde önerilen federasyon çözümü de Türkiye ve KKTC tarafından reddedilmiştir. Bu gerçekler ışığında, BM’nin federasyon çözüm önerisinin artık görüşülmeyeceği de ortada. Şimdi, Rumların yapabileceği en akıllıca iş, iki devletli çözüme yaklaşmak ve bu çözüm önerisini, günün gerçeklerini de göz önünde tutarak görüşme masasına oturmak. Rumlar bu yolu izler mi?...Hayır izlemez. Onlar iki devletli çözümü reddettikçe çıkmazların çıkmazı ile karşı karşıya kalacaklarını halâ anlayamadılar.
BM; 5 + 1’den önce tarafların masaya yeni önerilerle gelmelerini  açıkca istemişti. BM, neden  yeni öneriler istedi? İstedi, çünkü federasyon çözümünün artık mümkün olamayacağını anladığı için yeni çözüm önerileri istedi. KKTC de yeni iki devletli çözüm önerisi ile masaya geldi. Peki, Rumlar ne yaptı? Rumlar, arkalarına BM Güvenlik Konseyi’nin verdiği desteğe dayanarak eski federasyon çözümü önerisinde ısrar etti. Bugünkü çıkmaza neden olan da Rumlar. BM Güvenlik Konseyi bugünkü çıkmazı göre göre halâ federasyon çözümünde ısrarlı ve Rumları desteklemeye devam etmektedir. Bu durumda ne olur?... Çıkmaz, çıkmaz olarak kalmaya devam eder. BM ve özellikle BM Güvenlik Konseyi bu çıkmazdan çıkmak için iki devletli çözüme yanaşır mı? Sanmıyorum. BM Genel Sekreteri eli kolu bağlı, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarını desteklemekten başka çaresi yok. BM Genel Sekreterinde Güvenlik Konseyinin kararlarını değiştirebilecek bir güç yok. Farklı fikirleri olsa da Güvenlik Konseyine itaat etmek durumunda. Bu da BM’nin ve politikalarının sürekli 5 devletin insafına bırakıldığını göstermektedir.
BM Güvenlik Konseyi sadece beş daimi üyeden oluşmaktadır. Peki, BM’deki diğer 190 küsur üyenin söz hakkı yok mu? Yok. Beş devletin dediği dedik. Diğerlerinin söz hakkı yok. BM Genel Sekreteri’nin de söz hakkı yok...BM’deki 190 küsur diğer üyeler ses vermeye başladığında ne olacak? Her devlet kendi politiksını üretir. Nitekim, tam beş devlet KKTC’yi tanımak için hazırlıklarını tamamlamıştır. Bu beş devlet KKTC’yi tanırsa, o zaman BM Güvenlik Konseyi ne yapacak? Bu devletleri tehditle, yaptırımlarla KKTC’yi tanımaktan vazgeçirmeye çalışacak. Tehditlerle bir devletin başka bir devleti tanıma kararını ortadan kaldırma artık gerilerde kaldı. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ne derse o olur... Bu, diktatörce bir yaklaşım değil de nedir? Değişen dünya ve BM üye devletleri, KKTC’nin iki devletli çözüm önerisini mutlaka değerlendirecektir.Hiçbir zaman demokratik olmayan BM’nin beş daimi üyesinin kararları artık ortadan kalkmalı. Çoğunluk ne derse o olmalı...