Rumlara göre, “diplomatik kaynaklar” BM Genel Sekreter Yardımcısı Bayan DiCarlo’nun Kıbrıs adasına ziyaretinden sonra, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in BM Güvenlik Konseyi kararlarına bağlı olduğunu söylediğini ifade etmişler. Pek inandırıcı değil. “Diplomatik kaynaklar” kelimecikleri veya deyimi ne ondadır, ne de bunda... “Diplomatik kaynaklar” denildiği zaman, hangi devletlerin diplomatlarının görüşleri sorusu ile karşı karşıya kalırsınız. Kısacası, “diplomatik kaynaklar”ın söyledikleri hep havada kalır ve hiçbir zaman bağlayıcı olamaz. Onların söyledikleri bir görüş, bir fikir teatisinden çıkan sözlerden başka bir şey değildir. Tabii ki bazı “diplomatik kaynaklar”ın görüşleri değerli olabilir. Ancak, bu görüşlerin değerliliği “diplomatik kaynaklar”ın edindikleri bilgilere ve tarafsızlıklarına bağlıdır.
“Kıbrıs Sorunu”na ilişkin söylemlere gelince: Rumlar ve BM yetkilileri bilinen tek taraflı görüşlerini Türkiye ve KKTC’ye tekrar aktarmışlardır. O kadar... Rumların bilinen kaçıncı bin defa lanse ettikleri “BM’nin üzerinde mutabık kalınan çerçevesi içinde iki kesimli, iki toplumlu bir federasyona ulaşılması için müzakerelerin hemen başlaması...” söylemi çoktan rafa kaldırıldı. Bu gerçeği Eskimolar bile duydu ve anladı... O halde nedir bu Rumların ısrarla müzakereleri tekrar başlatma çabası arkasında yatan plan?... Söyleyelim. Rumların istediği çözüm, tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası temsiliyet ve BM kararları ile iki toplumlu, iki bölgeli federasyon.. Rumlar bir de hayali siyasi eşitliği eklemişler. Rumların bu istekleri Antartika’yı Atlantik Okyanusu içine getirip koymak gibi bir şey...
Rumlar ve destekçileri çoktan kökleşmiş KKTC Devletini ve tek çözümün iki devletli çözüm olduğunu kabul etmedikçe, halâ “sorun” olarak gösterilen “Kıbrıs Sorunu”na çözümü, yani Rumların istediği çözümü canlı tutma çabaları boşuna... BM Genel Sekreteri Sn. Guterres, KKTC Cumhurbaşkanı ve Rum lider Hristodulitis’i New York’a davet edecekmiş. Hep aynı senaryolar... Diyalog iyidir. Ancak şu anda boşuna...