Çok büyük hayallerle kurduğumuz ilk üniversitemiz Doğu Akdeniz Üniversitesi nerdeyse batma noktasında.  Bu üniversitenin sorunları hiç bitmedi.  Sendika ile üniversite rektörlüğü arasında devamlı sürtüşme var.
            Ben şahsen üniversite rektörünü suçlu bulmuyorum.  Bu sorunlar şimdi başlamadı. Gelmiş geçmiş idarecilerin bıraktıkları olumsuzluklar, üniversiteyi bu hallere getirdi. Rektörün sırtındaki kambur, bütün gelmiş geçmiş idarecilerin ve siyasilerin eseridir.
            DAÜ neden bu noktaya geldi?
            Maalesef aşırı personel yüklemesi üniversiteyi ekonomik yönden bu noktaya getirdi.
            İnsan durup düşününce aklına Kıbrıs Türk Hava Yolları günlerini hatırlar.
            KTHY neden batmıştı?
            Hani bir söz vardır...
            “Tutanın elinde kaldı” diye.
            Kıbrıs Türk Hava Yolları Nuh’un gemisi gibi yüklendi yüklendi, sonra da battı.  Özellikle siyasilerin devamlı personel almaları, artan gider masrafları ve tasarrufun yapılmaması o milli havayolu şirketimizi batırdı.
            KTHY’na o kadar çok personel alınmıştı ki,  artık o yükü kaldıramıyordu.
            Eşimin bir teyzeoğlu vardı orada çalışan.  Londra’da uçak mühendisliği üzerine eğitim almıştı.  Daha önce de Türkiye’de dişçilik üzerine üniversiteye gitmiş ve üniversiteyi, Türkiye’deki terör nedeniyle bırakmış ve Londra’da okumaya karar vermişti.
            KTHY’a personel ve satınalma amiri olarak alınmıştı.  Ancak bazı yönetim kurumu başkanlarının kendisine ısrarla ihalelerde seçici olmaları nedeniyle, baskılardan bıktığı için Hava Kontrol Memurluğuna geçmişti.  Daha sonra bir gün görevden çıkınca evde tek başına olduğu bir zamanda beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetmişti.  İsmini vermeye gerek yok.  Anlayan anlar veya hatırlar.
            Bu olayı neden anlattım.   KTHY’nda yaşanan kabul edilmezlikleri gözler önüne sermek için.  Netice yüzlerce personel işsiz kaldı.  Birçoğu kıdem tazminatını alamadı. Yani o gemi battı.  Şimdi yeni bir havayolu meselesi konuşuluyor.  Bilemiyorum ne olacak.
            O zaman soruyorum...
            “Doğu Akdeniz Üniversitesi neden bu noktaya geldi?”
            Üniversitenin sorunları dışa taştıkça, öğrenciler de azalacak.  Hatta azalmaya başladı sanırım.
            Bir öğretim müessesesinde bu tür eylemler ve kaos yaşanırsa, sonunda kapılarına kilit vurulacak.
            Yazık değil mi bu ilk üniversitemize?
            Bu üniversitenin ilk kurulduğu günlerdi.  Henüz adı, Yüksek Teknoloji Enstitüsü’ydü.
            O günlerde bu eğitim müessesesinin başında rahmetlik Onay Demirciler vardı.  Dairelerimiz yakın yakındı.  Bir gün Onay Bey bana gelmişti kayınvalidesinin konut sorunu için.  Ben de İskan Kaza Müdürüydüm o günlerde.
            Bana bu enstitünün üniversiteye dönüştürülmesine karar verildiğini söylemişti.  Aynı şeyi bana rahmetlik Denktaş Bey de söylemişti.  Sanırım fikir Onay Demirciler’den çıkmıştı.
            Ondan sonra bu üniversite geliştikçe gelişti. Ama önünü açamıyoruz sorunlardan.
            Geçmişte de pek çok sorun yaşandığını biliyorum.  Hatta gazeteci grubu olarak o zamanki rektörle üniversite hakkında bir toplantı yapmıştık.
            Yazık değilmi hayalleri olan insanlara?
            Bugün kaç personeli olduğunu bilmiyorum.  Bu insanlar da hayalleri ile orada çalışıyorlar.  Peki ne olacak bu işin sonu?
            Dünya kadar değerli hocalar var üniversitede.  Pek çok öğrenci yetiştirdiler.  Bu üniversitenin kapısına kilit vurulursa, o insanlar işsiz kalmayacaklar mı?
            Bugün ülkemizde yirminin üzerinde üniversite var.  Lakin çoğu öğretimlerini çok kısıtlı mekanlarda yapıyorlar.
            DAÜ, YDÜ, LAÜ, UKÜ, GİA, ODTÜ Üniversiteleri kampüs bakımından çok zengindirler.  DAÜ bu kervandan koparsa kim kaybeder?
            Bu konudaki gelişmeleri büyük bir merakla bekliyorum.  İnşallah hükümet buna bir çare bulur da faaliyetlerini sürdürür.
            İşimiz inşallahla maaşallaha kaldı vesselam...