20 Kasım tarihi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 1989’da Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kabul edildi ve bütün dünya da bunu benimsedi.
Çocuk hakları neyi kapsıyor?
Bir defa düşünmek lazım... Savaşların dişleri arasında hayatlarını kaybeden çocukların birinci hakları, hayatlarını korumak, tehlikelerden uzak olmak, evrensel anlamda mutlu olmak, iyi bir eğitim görmek ve gelecek perpektifini genişletmek en önemlileridir.
BM bu günü niçin ilan etti?
Farkındalık yaratmak için.
Şu anda binlerce çocuk savaşlarda hayatlarını kaybederken dünya bunun farkında mı diye soruyoruz.
Sosyolojik ve psikolojik anlamda çocuk haklarını ve çocuk olmanın erdemlerini iyice analiz etmek lazım.
Bunun en bariz örneği, İsraillilerin Filistin’deki masum çocukların başına bombalar yağdırmasıdır. Madem çocuk hakları BM’nin gündemine girmiş ve farkındalık yaratma amacı taşımış, neden BM İsrail’in bombardumanlarına son vermiyor?
Bilinen odur ki, şımarık İsrail’e kimse dur diyemiyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun son açıklaması şöyledir:
“Hamas yok olana kadar ateşe devam edilecektir.”
BM bu günü çocuklara ayırırken İsrail’e neden dur demiyor?
Bir çocuk düşünün...
Sıcak bir yuvada büyüyen, özgür ortamlarda gelecek bekleyen, güvenlik içinde yaşadığı ortamda mutlu olmayı hayal ederken bunlar oluyor. Bunlar en önemli haklarıdır çocuğun.
Sadece İsrail-Filistin savaşı değildir çocukların hayatını mahveden. Nereden bakarsak bakalım, bütün dünya çatışma ve ırk ayırımı peşinde. Kimse de demiyor “Önemli olan insanlıktır” diye.
İsrail-Filistin savaşı nerdeyse birbuçuk ay oluyor. Kefenlere sarılı insanlar ve çocuklar meydanlara dizilmiş ve gömülmeyi bekliyor.
Bu savaşı, Amerika’daki Yahudiler bile pankartlarla protesto ettiler. Lakin herşeyin bir sonu vardır. Erdoğan’ın dediği gibi Netanyahu’nun da sonu gelecektir.
Netenyahu nerdeyse Nazi soykırımını geçti. O acıyı yaşayan yaşlı İsrailliler o savaşı İsrail Yahudilerine anlatmalı ve hatırlatmalıdırlar.
Acılar yaşamış ve fırınlarda cesetleri yakılmış Yahudiler’in yakınları nerede? Elbet 2’nci Dünya Savaşını gören ve yaşayan insanlar vardır. O acıları yaşamış insanlar bir konuşsalar...
Her ne kadar da Yahudiler “Gazzeyi almak niyetinde değiliz. Bizim niyetimiz Hamas’ı ortadan kaldırmak” deseler de inanmayın. Kendimizi bildik bileli İsrail-Filistin savaşı ve çatışması vardır.
Herşeyin bir sonu vardır. Bu trajediye birileri son verecek elbette. Ama ne zaman. Bütün dünya Filistinlilere yardım elini uzatırken, İsrail yine Filistinlilerin nerede ve nasıl toplandıklarının hesabını yaparak bombalarını bırakıyorlar.
ABD, İsraillilere askeri yardım için elini kolunu sıvamış. Kıbrıs’taki İngiliz üsleri ve Türkiye’nin İncirlik üssü marifetiyle İsrail’e askeri yardım yapıyor. ABD, Körfez savaşlarında da bu iki üssü kullanmıştı.
Türkiye’nin ateşkes çağrısını göz ardı eden Amerika yüz çeşit oynuyor.
“Siz bizim dostumuzsunuz” diyor da, yine de bildiğinden şaşmıyor.
O nedenle değil mi ki Arap dünyasının tek yumruk olma zamanının gelip geçtiğini söylüyoruz.
Arap dünyası Amerika’dan ne bekler?
O beklentiler de artık yavaş yavaş tarihe karışıyor.
İsraillilere Nazi soykırımını hatırlatırız da, New York’taki ikiz kulelere yapılan uçaklı saldırıyı pek hatırlatmıyoruz. Kimse de bu konuyu gündeme getirmez veya getirmek istemez.
Şu da bilinmelidir ki Araplarda deve inadı vardır. O inat, birikecek birikecek ve kocaman bir dağ olacak. Arap dünyasından veya Filistinlilerden yeni bir ikiz kule faciasını gerçekleştirmesi çok da uzak değildir bana göre.
Hani derler ya, “Herşeyin bir bedeli vardır” diye.
Elbet bir gün İsrailliler ve Amerika o bedeli ödeyeceklerdir. Nasıl ve ne şekilde bu intikam arzusu gerçekleşecek bilemiyoruz.
Bu savaşta bütün yakınlarını ve çocuklarını kaybeden Filistinlilerin yüreklerinde biriken intikam arzusunu da unutmayalım.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ymüş....
Hadi canım siz de. Bir taraftan dünya çocuklarının hakları ortaya konurken, öte taraftan da “Çocukları öldürün” diyorlar.
İşte dünya, öyle bir dünya oldu vesselam...