Seçim günü yaklaştıkça, ne yazıktır ki tartışma kalitesinin “çıta”sı, aşağılara doğru hızla kayıyor…
Özelikle CTPli propagandistler, bağımsız...
Seçim günü yaklaştıkça, ne yazıktır ki tartışma kalitesinin “çıta”sı, aşağılara doğru hızla kayıyor… Özelikle CTPli propagandistler, bağımsız aday Mustafa Akıncıyı hedef alarak; Yahudi bakkalın, her paraya sıkıştığında yaptığı gibi “eski defterler”i karıştırıyorlar… Tabii, yeterince araştırma yapmadıkları ve doğruyu bulmaya çalışmadıkları için de ekranlarda, toplumun gözleri önünde çuvallıyorlar… Geçen hafta CTPli genç bir vekil; BRTdeki propaganda konuşmasında Akıncıyı 1985 anayasasının “günah keçisi” ilan etmişti. Vekile göre “Bugünkü durumun nedeni bu anayasadır” ve “Akıncı da o günkü Kurucu Mecliste buna oy vermiş…” Yalan tabii… Külliyen yalan… Genç vekil, işkembeden atıyor… Birazcık dosya karıştırsa, Akıncının 1976-1990 yılları arasında Belediye Başkanı olduğunu öğrenecekti… Zahmet edip konusuna çalışmadı, araştırmadı, sonra da ekranda çuvalladı… Öte yandan bir CTPli gazeteci, BRT ekranında “Mal bulmuş Mağribi gibi” 2000li yıllardaki “paket” tartışmalarını Akıncının önüne koydu… Tabii bir gazeteciden çok, bir “propagandist” misyonuyla davrandı ve o günleri yeterince araştırmadan, yarım yamalak bilgilerle Akıncıya “kumpas” kurmak istedi… Peki ama, Akıncının ya da diğer adayların “geçmişi” tartışılmasın mı? Bence, her adayın “politik icraat”ları didik didik edilmeli, kirli çamaşırları varsa ortaya serilmeli, hatta kendilerinden halk adına hesap sorulmalı… Kamusal görev yapan “gazeteci”nin böyle davranmasına hiçbir diyeceğim yoktur… Yeter ki “fikir”lerle gelsin… Kanıtlarla gelsin… Softa şaşırtmasına yönelmesin… Elbette CTP ile TKPnin, yakın tarihimiz boyunca Türkiyenin dayatmaları karşısındaki “tutum” ve “tavır”larını ele alan bir “belgesel” hazırlansa, ikisinin de “günah”ları ortaya serilebilir… TKP, 2000de sona eren UBP-TKP koalisyonundan sonra bunun “diyet”ini ödemiş bir partidir. Bugün, kendilerini “sol” cenahta tanımlayan partilerin, hükümetlerde küçük ortak olarak yer aldıkları dönemlerde nelere “evet” nelere “hayır” dediklerini herkes bilmelidir… TKP; bu bağlamda 2000 yılında, bankalar krizi baş gösterdiğinde, kendi “paketimiz”i tasarlamış, ortağını ikna etmiş ve Bakanlar Kurulundan geçirmiştir. Bir haftada hazırlanan yasalarla hem bankalar hem de Merkez Bankası yeniden yapılandırılmış, daha sonraki krizlerden bu sektörün etkilenmesi önlenmiştir. Soldaki partilerin bu “paket” politikaları elbette irdelenmelidir… Ancak “paket”lerden cımbızla birşeycikleri tırtıklamak ve ekranlarda Akıncıyı bunun üzerinden suçlu ilan etmek, TC ile bol miktarda protokoller imzalamış bir parti için hiç de akıl kârı değil… Akıl kârı değil, çünkü böylesine bir “sidik yarışı”nda, adayınızın TC ile imzaladığı “belge”yi getirip önünüze koyarlar, hatta eski defterleri karıştırıp başka “gizli” işlerinizi de piyasaya sürerler… Örneğin, CTP-DP koalisyonu döneminde BDHyı da alıp üçlü koalisyon oluşturma görüşmelerinde, CTPlilerin masaya getirdikleri ve TC ile imzalanmış “belge”yi ansızdan karşınızda bulursunuz… Hele ortam biraz daha gerginleşirse, kanıtlı “bireysel zaafiyetler” bile sergilenebilir… Bu konularda “heyecanlı” parti sevdalıları her tarafta kol geziyor… Ama, bunlarla seçim üstünlüğü sağlamak, kimseye yakışmıyor… Hatta M. Ali Talata bile… O da Akıncıya saldırı kampanyasına son anda bir “tweet” atarak katılmış bulunuyor… Önce vekil, sonra gazeteci, şimdi de eski başkan… Bunun bir “organize iş” olmadığını söylemek mümkün mü? Peki ama, neden Sayın Akıncı? Madem ki Akıncıya üçüncülüğü yakıştırıyorlar, bunun için “anketçi” bile oldular, neden hedeflerinde Akıncı var da Derviş Bey yok? Tüm anketlerde birinci sırayı tutan Derviş Beyi rakip olarak görmüyor mu CTP? Bir de şu: Akıncıya yalnızca CTPliler saldırmıyor… Başbakan Yardımcı iken görevden aldığı bir Müsteşar da, ekranlarda karşısına oturup, o da “hesap” soruyor… Hatta Akıncının Karpazda başardığı bazı yatırımları kastederek “Onları siz başlatmadınız” diyerek tartışma açabiliyor… CTPli vekilin yalanı… CTPli gazetecinin ekrandaki saldırısı… Eroğlunu destekleyen bir iki köşe yazarının bu saldırılardan aldıkları keyiflerin gazetelere taşması… M. Ali Talatın son hafta bu saldırılara katkı koymaya başlaması… Eski bürokratın görevden alındı diye ekranda Akıncının karşısına oturup hesap sorması… Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Akıncının zaten az sayıda bulunan posterlerinin parçalanması… Tüm bunlar ne anlama geliyor? CTPnin Akıncıyı “hedef” seçmesi, onunla uğraşmaya başlaması nasıl bir “strateji”nin yansıması? Ben söyleyeyim: CTP, kendi kendinden korkuyor… Birinci turda Eroğlunun karşısında Akıncının kalacağını bal gibi de biliyorlar… İkinci turda ise Akıncının açık ara yarışı önde bitirmesi söz konusu… CTPnin aklıevvelleri Akıncıya saldırarak şimdiden ikinci tur için olası bir “bağlaşıklığı” torpillemeye çalışıyorlar… Hele Akıncı cephesinden bir karşı saldırı olursa, bu tartışmadan gerginlik üretilebilirse, ikinci turda Akıncının CTPlilerden beklediği destek azalır ve CTP içinde başlaması muhtemel “Oylarımız Akıncıya kaydı” tartışmalarının önü alınır… Ancak öyle ya da böyle, Akıncı cephesinden karşı saldırı olsa da olmasa da, CTP bu seçimlerden sonra çok şeye gebe olacak… Saldırıları da bir işe yaramayacak…