Filistin katili Netanyahu ABD Kongresi’nde ayakta alkışlandı. Üstelik sık sık alkıştan kesilen konuşmaları utanç vericiydi. Şayet Netanyahu ABD’nin senatörleri tarafından ayakta alkışlanmışsa, bu insanlık suçuna onlar da dahildir demektir.
Netanhayu adeta summak dayı gibi birşeyler söyledi üstelik o kongrede. Bakın summak dayı Netanyahu’nun sözerine.
“Düşmanımız düşmanınızdır. Zaferimiz zaferinizdir..”
Bu sözlerin ardından da şu utanç verici konuşmayı yaptı.
“Bu, medeniyetle barbarlığın savaşıdır.”
Bari Netanyahu şöyle bir aynaya bakıp söylesin bu sözleri.
Medeniyet ve barbarlık...
Netanyahu, sadece Gazze’de 39 bin Filistinli’nin hayatını kaybettiği savaşı “Medeniyet ve barbarlık” olarak nitelerken, yüzü de kızarmıyor.
Tabii ki ABD’den yüz bulan Netanyahu, ABD’deye de yağ çekmekten geri kalmadı.
“Medeniyet güçlerinin zafer kazanabilmesi için, ABD ile İsrail’in bir arada durması gerekir.”
Zeten bir arada değiller mi?
Binlerce masum insanı katletmeyi medeniyet olarak niteleyen Netanyahu, ne medeniyetin bir yerindedir, ne de insanlığın bir sayfasındadır. Yaptığı barbarlığı bile medeniyet kelimesi ile örtüştürüyor.
Bir de şu sözlerine bakınız, neden ABD’den yüz bulduğunu anlamak için.
“Başkan Biden ile 40 yıldır tanışıyoruz. Kendisine yarım asırdır İsrail’in dostu olduğu ve İrlanda asıllı ABD’li bir siyonist olmaktan gurur duyduğu için kendisine teşekkür etmek istiyorum.”
Kongre dışında Netanyahu’yu protesto eden binlerce Netanyahu aleyhine göstericiler vardı. Netanyahu’nun dili onlara da uzanmıştı.
“Bildiğimiz kadarıyle, bu binanın çevresinde devam eden İsrail karşıtı protestoları finanse eden İran’dır. Eşcinselleri vinçlere asan, saçlarını örtmedikleri için kadınları öldüren Tahran’daki zalimler sizi övüyor, destekliyor ve finanse ediyorsa, siz resmen İran’ın kullanışlı ahmakları haline gelmişsiniz demektir.”
Tahran’ın rejisel yapısını da kendine göre yontuyor. Halbuki İran’ın kendi iç meseleleri kendini ilgilendirir.
TC Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan tepki sözleri gecikmedi.
“Gazze’de soykırım yapmak suçundan Uluslararası Adalet Divanı önünde sanık bir yöneticinin ABD Kongresi’nde gördüğü utandırıcı teveccüh, insani değerler, ulusararası hukuk ve demokrasinin geleceği bakımından endişe vericidir. Filistin halkının yanında olmaya, herkes için adaleti ve barışı savunmaya devam edeceğiz.”
Netanyhau bu sözlerden utanç duyar mı? Duymaz. Hatta daha da şımarık tavırlarla dünyanın yüzüne haykırıyor medeniyet diye.
Bir de TBMM Başkanı Numan Kurtuluş’un sözlerine bakalım.
“Uluslararası mehkemelerde yargılanan bir katliamcıyı, insan hakları, demokrasi, adalet namına insanlığın ne kadar kazanımı varsa tümünü ayaklar altına alarak alkışlayan topluluk, bu katliamın ortakları olarak insanlığın hafızasına kazınmıştır. Yazıklar olsun size...”
Bundan birkaç gün önce Türkiye Cumhurbaşkanı Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e hitap eden sözleri şöyleydi.
“Suriye’de vurduğumuz teröristleri nasıl vurmuşsak, İsrail’i de öyle vurabiliriz.”
Bu sözleri güzel de düşünmek lazım. Böyle bir hareket Türkiye’ye nelere balığ olur. Unutmamak lazım. Netanyau’nun arkasında vicdansız Biden var.
Türkiye İsrail’i vurursa, o da savaşa dahil olmaz mı?
Zaten hak kuşu gibi belkiyorlar Türkiye’yi de savaşın içine çekmek için. Özellikle Kıbrıs Rumları ve Yunanistan öyle bir beklenti içindedirler. O nedenle Türkiye bu savaşa müdahil olursa işin boyutu nereye kadar uzanır onu hesaplamak lazım.
Gerçekçi olmak gerekirse, bir gücün Netanyahu’yu yok etmek için İsrail’i vurması gerekir. O buna müstehaktır. Bu iş nereye kadar gidecek. Her gün yüzlerce Filistinli ölüyor. Özellikle Arap ülkeleri bu işe organize olmalıdırlar.
Velhasıl Netanyhu’yu ayakta alkışlayanlar da katliamın bir parçasıdır. Bunu böyle görmek ve böyle kabul etmek lazım.