“Eylül ayında iyi haberler alacağız.” “Federasyon görüşmelerinin başlaması için çabalarımız artacak.” Rum yetkililerin, “Kıbrıs Sorunu” için yaptıkları açıklamalar bunlar ve benzeri görüşler… Rumların resmi ağızları hep bu ve benzeri açıklamalardan oluşan fikirlerle karşımızda durmakta… Bu duruma ne denir? Bunlar akıl koymaz denir. Olmayacak işlerin peşinde koşmak, Rumların özelliklerinden biri ve en başta geleni. Ehh!… Bundan sonra ne olacak? Hiçbir şey olmayacak. Bunlar akıl koymaz. Kökleşmiş iki devlet dururken ve iki devlet çözümünden başka çözümün gerçekleşmeyeceği kesinlikle bilinirken, hȃla “federasyon” rüyası gören Rumlar, yakın bir gelecekte rüyanın rüya olarak kalacağını anlayacaklar… Rumları “federasyon çözümü” için cesaretlendiren, umutlandıran ne biliyor musunuz? BM’nin hȃla ısrarla bu çözüme odaklanması. BM için yeni bir başarısızlık kapıda. Yani BM ile hiçbir şey olmaz. BM’nin yıllardır sürekli “federasyon” çözümünde kalması çıkmazı körüklemiş, o kadar.
Unutulmamalı ki KKTC içindeki “federasyoncular” da Rumlara cesaret vermektedir. Neyse, bunu geçelim. Bizim federasyoncuların desteğinin hiçbir önemi yok… Sonunda “federasyon çözümünü” destekleyen tüm güçler (bizim federasyoncular da dahil), büyük hayal kırıklığı içinde köşelerine çekilecekler. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın… Peki, KKTC tanınma hedefine nasıl odaklanmalı? İlk olarak KKTC’nin tanınmasına sıcak bakan ülkelerle tanınma görüşmeleri başlatılmalı. Böyle bir stratejinin zor olduğunu düşünenler, KKTC’nin tanınmasının Uluslararası Hukuk çerçevesi içinde gerçekleşeceğini unutmamalı.
İkili tanınma görüşmeleri gerçekleştiği takdirde ilk adım atılmış olacak. Ne BM ne de ABD bu ikili tanınma görüşmelerine engel olamazlar. Egemenlik haklarını kullanarak tanınma isteyen her tanınmamış devlet eninde sonunda tanınır. Yukarıda belirtilen ilk adım atıldığı takdirde tanınma gerçekleşecek…