Bir politikanın demokratik karaktere sahip olmasının ön şartlarından biri, ilgili kesimlerin o politikanın oluşturulması, uygulanması, denetlenmesi ve geliştirilmesiyle ilgili süreçlere doğrudan katılımıyla ilintilidir.
Politikaların demokratik karakterleriyle ilgili göstergeler, bu dörtlü ayağa o kesimin nasıl katıldığıyla ilgili olduğu kadar tüm sürecin referanslarının evrensel haklar çerçevesinde konumlandırılmasıyla da bağlantılıdır.
Gençlik politikalarını da bu çerçevede ele almak gerekir.
KKTC gençlik politikalarıyla ilgili kavramlarla nispeten yeni tanıştı.
Bu yüzden gençlerle ve özellikle gençlik çalışmalarıyla ilgili araştırmalar zaten kısıtlı sayıda olduğu gibi gençlerin ve gençlik kuruluşlarının kendi deneyimleri üzerine oluşturdukları yayınlar da çok az sayıda bulunmakta.
Buna, varolan bilgi ve deneyimin kitap, makale, rehber, video, röportaj ve foto röportaj gibi başkalarına aktarılabilir biçimlerde olmasıyla ilgili üretim eksikliği de eklenince ciddi bir boşluk sözkonusu oluyor.
Son günlerde bir proje için Gençlik Temsilcilerini, araştırmacıları ve Gençlik Politikaları alanında deneyim sahibi kimseleri ziyaret etmekteyim.
Gençlik üzerine sohbetler yapmakta; yapılması gerekenleri, yapılamayanları ve projeleri haritalamaya da çalışarak veri biriktirmeye çalışıyorum.
Bu sohbetlerde beni etkileyen ciddi tespitler var. Bunların bir kısmı saha çalışmaları, çalışma grupları neticesinde ortaya çıkmış. Diğerleri de işin direk göbeğinden yani pratikten süzülüp söylenenler.
Beni etkileyen çıkarımları özet olarak paylaşalım.
Öncelikle aktarılanlardan öğreniyorum ki, Kıbrıslı Türk gençlerin ülkelerinde bişeyler yapmaya dair kendilerine olan ÖZGÜVENLERİ ciddi anlamda zedelenmiş durumda.
İleri derecede Öğretilmiş/Öğrenilmiş çaresizlik sendromu ile mücadele etmekte gençler.
Bunlar hem ülkedeki siyasal yapılanma ile ilişkili hem de gençlerin karar alma mekanizmalarında yeterince yer alamaması ile.
Her ne kadar gençler sosyal ve kültürel alanda varoluş gösterir gibi görünseler de, buralarda kimi zaman aileleri öyle istediği diye bulunmakta ya da yeterince desteği almadan bu faaliyetleri sürdürmekte.
Dünyaya kapalı bir ülke olsak da gençler şüpesiz ki Kapitalizm’den çok ciddi şekilde etkilenmekte. Tüketimi günlük hayatlarında yaşamakta.
Heycanla başladıkları projelerden kısa zamanda sıkılmakta, sahiplenmekte ve ileri taşımakta yeterli gayreti ortaya koymaktan kaçınmakta.
Geçtiğimiz hafta Sn. Can Sarvan Kıbrıs Gazetesinde Gençlik Sıkıntıları başlıklı bir yazı yazmıştı:
“X, Y, Z kuşakları… En gençleri Z kuşağı; 2000 ve sonrasında doğanlar kısacası. Y kuşağı ya da ‘milenyum kuşağı’ ise 1980-2000 arası dünyaya gelenlerden oluşuyor. X’lerse 1965-1979 arasında hayata gözlerini açanlar… 3 kuşak arasında, özellikle X ile Y-Z arasında derin farklılıklar var. X’ler son derece rekabetçi, iş odaklı, maddiyata önem veren ancak kanaatkâr da olabilen bir nesil. Y ve Z ise teknoloji ile iç içe doğmuş, girişimci fakat tatminsiz. Ayrıştıkları noktalar da var: Y kuşağı ekip ruhuna çok önem verirken Z’ler yalnızlıktan sıkılmıyor; hatta tek başınalığı tercih ediyor… Ama her iki kuşak da otorite söz konusu olunca X’lerden farklı; otorite karşısında saldırganlar. X’lerse otoriteye itaat ediyor.” tespitleri aslında araştırmaya dayalı ve gerçeği yansıtan sosyolojik tespitler.
Yapmış olduğum sohbetlerde bu çatışmayı çok ciddi bir şlekilde görmek ama aynı zamanda böyle bir kuşak farklılığının da farkında olmadığımızı hissetmek, beni işin bu boyutunu da ele alarak çalışmalar yapmamız gerektiği konusunda ikna etti.
Ve tabi ki, işin en başının eğitim sistemimiz olduğu, gençliğin sadece 16 yaşından itibaren dikkate alınması veya sorgulamaya başlanmasının yanlış bir başlangıç olduğu konusunda da görüşlerimi teğit ettim.
Ulusal Gençlik Politikası bizim ülkemizde olmayan, bugüne kadar oturtulmuş bir sistemle çocukların- gençlerin özgür, aktif ve özerk birer yurttaş olabilmeleri için gerekli yapıları oluşturmak ve imkanları sağlamak adına elimizden gelen gayreti göstermediğimizin de farkına vardım.
Devlet katlarına baktığımda karşımıza gençlik birimi olarak sadece Gençlik Dairesi çıkmakta ve Bakanlıklar altında bir gençlik koordinasyon sistemi çıkmamaktadır. Oysa gençler hayatın her alanında yer almakta, her alanından faydalanmakta veya zarar görmektedir. Gençler, işsizlikk, trafik, bağımlılıklar, sosyal faaliyet arayışı, karar alma mekanizmalarında yer alamama, sağlık, genç suçluluk ve daha birçok başlıkta çare aramakta. Bunların her birine dair politika sunmak toplumsal sorumluluk.
Ancak elbette ki bunu bir köşe yazısına sığdırmak ondan daha zor.
Son dönemde Gençlik Dairesinin sadece devletin kurduğu veya yardımda bulunduğu merkezlerde yalnızca halkdansları ekiplerini desteklediği ve faaliyet alanın bu kadar dar bir çerçevede yürütüldüğünü de görünce işe belki de oradan başlamanın daha kolay bir başlangıç olacağını düşünerek bir takım önermeler ortaya koymayı düşündüm.
- Gençlik Dairesi’nin daha demokratik ve işlevsel bir yapıya kavuşturulmalı ve bağlı merkezler de Özerk bir yapı ile demokratikleştirlmelidir.
- Gençlik Dairesinin diğer gençlik ve kültür örgütlerini proje bazında desteklenmeli.
- Sivil Toplum Örgütleri ve Gençlik örgütleri ile Gençlik Dairesi arasındaki işbirliği için koordinasyon sağlanmalı.
- Halk dansları yanındaki etkinliklerin ve aktivitelerin artırılması için özel çalışmalar yapılmalı.
- Kırsal kesimdeki çalışmaların artırılması için devlet desteğinin STÖ’ler eli ile yürütülmeli, bölge kültürlerine de sahip çıkılmalı.
- Gençler arasında bugüne kadar yapılmaktan çekinilen entegrasyon politikaları dizayn edilerek hayat bulmalı. Gençlerin ötekileştirme ile karşı karşıya kalması derhal engellenmeli.
- Uyuşturucu, kumar ve diğer bağımlılıklar ile mücadelede politika üretebilecek ve bağımlı kimselere sosyal destek verecek bir yapının eşgüdüm halinde ve Gençlik Dairesinin desteği ile birlikte yapılabilmesi sağlanmalı.
- GayrıResmi eğitim usullerinin okullarda yaygınlaştıtılması ile gençlerin özgüven, sosyalleşme, dayanışma gibi ihtiyaçlarına cevaplar aranmalı.
Elbette bunlar yapmış olduğum sohbetlerden ortaya çıkan özetin de özeti önermeler.
Bu çalışmaları Ulusal Gençlik Politikaları kitapçığına çevirebilmek ve yol haritasının bilimsel temelli, ileriye dönük ve çağdaş bir şekilde ele alınabilmesini sağlamak bir çoğumuzun görevi.
Bu konuda fikir ve bilgi sahibi olan herkesi bizlere ulaşmaya davet ediyorum.
Bu sorumluluk hepimizin.