Huzurevlerinin standartlarının ve iyileştirilmesinin şart olduğunu görüyoruz yapılan açıklamalardan. Yıllardan beri yazmaktan elimiz ve söylemekten dilimiz yorldu.
“Ne zaman modern ve çağdaş düzeyde bir huzurevi yapılacak?” sorusunu sorarken, Çalışma Bakanı Sadık Gardiyanoğlu ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in yapmış olduğu açıklamalar, bu konuda yetersiz kaldığımızı gösteriyor.
İsteseniz Gardiyanoğlu ile Hatice Jenkins’in yapmış olduğu açıklamalara şöyle bir göz atalım...
Sadık Gardiyanoğlu, mevcut huzurevlerinin iyileştirilmesi adına zorluklarını şöyle dile getiriyor:
“Mevcut yasada boşluklar var. Bunun giderilmesi için çalışmalara başladık. Denetleyebiliyoruz ama kapatma yetkimiz yok.”
Prof. Dr. Hatice Jenkins’in yaptığı açıklamalar da şöyle:
“Var olan bakımevlerinin yaşlı insanların bakımına uygun değildir. Mecliste görüşülmesi beklenen ilgili tasarısının geçmesiyle, var olan bakımevlerinin hepsinin 23 yıl içerisinde yeni kurallara uyularak ve daha yüksek standartlara eriştirmek zorundayız.”
Bu açıklamalar en yetkili ağızdan yapılan açıklamalardır. Demek sorun yasalardaki eksiklikler ve istenen standartların seviyesinin yükseltilememesindendir.
Madem bu işe el atıldı, gereğini de mutlaka yapmalıyız. Bunun için de yıllara uzanan ihmal ve eksiklikler önümüze çıkmış ki, gerek bakanlık, gerekse ilgili dernek çok büyük zorluklarla karşı karşıyadır.
Esasında bu toplumsal bir yaradır. Bu yarayı sarmak ve yaşlıları rahatlatmak hepimizin görevidir.
Bu konuda toplumda çok duyarlı insanlar vardır. Hatta düzenlenecek bir kampanyayla gönüllü katkıcılar, daha bir şevk ve inançla katkılarını yapacaklardır.
Yasalar...
Sadık Gardiyanoğu’nun “denetleyebiliyoruz ama kapatamıyoruz” sözleri bayağı beni düşündürdü.
KKTC genelinde hala kaç tane huzurevinin mevcut olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Yani önüne gelen kişi veya kişiler bu işi yapmamalıdır.
Huzurevi veya yaşlılarevi çalıştırmak da uzmanlık işi olmalıdır. Bu işten anlamayan kişiler büyük bir evin içine beş on yatak koymakla, dilediği yemeği kafasının estiği şekilde pişirerek yaşlıların önüne koymakla o işletme, huzurevi olmaz. Sadece rant için bu iş yapılıyor demektir.
Evvela bu alanda yetişmiş insanlar, bu işe el atmalıdır. Bu işi yapacak kişinin mutlaka yaşlı psikolojisini iyi bilmesi ve yaşlı, bakıma muhtaç kişileri hayata bağlamasını bilmelidir. Onun için bu işin gönüllülük esasına bağlı olduğunu düşünüyorum. Yani bu işi severek yapmak...
Gardiyanoğlu’nu bu konuda Ankara’da geçtiğimiz haftalarda yaptığı çalışma ve inceleme bir soruyu da akla getirdi.
“Bu işe kendini adamış insanlara herhangi bir mesleki kurs veya eğitim düşünülüyor mu?”
Bu sorunun, bu alanda hizmet veren ve verecek olanları düşündürmesi gerektini bilmemiz lazım.
Yani bakanlığın ve ilgililerin soluğunun enselerinde olduğunu hissetmeleri gerekir. Bu görüşler, işte yasalardaki boşlukları ve gerçek anlamda kendilerini bu işe adayanların korkulu rüyası olmalıdır.
“Şayet yaşlılara yasa gereği bakım yapamıyorsam, bakanlık başımda bitecek” düşüncesi, kafalarda hasıl olmalıdır.
Bence huzurevleri yasalarla denetim altına alınır ve sırasında istenen hizmeti veremiyorsa, kapatma durumunun da artık gündemle olacağı bilinmelidir.
Bakanlığın yasalarla düzeltilme durumu gerçekleşirse, herhalde bakanlık bünyesinde bir “denetim kurulu” oluşturulacaktır.
O denetim kurulunda mutlaka bir doktor, tecrübeli bir veya birkaç hemşire, biri psikolog, bir diyetisyen ve daha kompetan kişiler olmalıdır.
Örnekleme yapalım...
Bir huzuevinin hijyen ortamda bir çamaşırhanesi var mı?
Mevcut yaşlıların yiyeceklerinin günlük menüler olarak düzenlenmesi ve bunun sağlanması da ayrıca düşünülmelidir. Yani bir diyetisyene ihtiyaç olacak. Bütün bakımevleri bu anlatılanlara uyuyorlar mı?
Yaşlı insanların çeşitli rahatsızlıkları var. Bunların bir kısmının şekeri var, kalbi var, tansiyonu var, fiziksel rahatsızlığı var. Daha da sayabiliriz.
Fazla söze gerek yok. Madem bakanlık bu işe el attı, demek bütün bakımevleri adam olacak. Bize inşallah demek düşer.
Haydi bakalım, görelim sizi. Size olan güvenimiz inşallah boşa gitmez.