Rum Kıbrıslılar utanmayı iyice attılar. Sıkılmadan utanmadan, her tür yalana, iftiraya, tahriklere başvuruyorlar.

Kıbrıs adası üzerinde

Rum Kıbrıslılar utanmayı iyice attılar. Sıkılmadan utanmadan, her tür yalana, iftiraya, tahriklere başvuruyorlar.

Kıbrıs adası üzerinde  huzur ve güven, Osmanlı yönetimi döneminde idi. Daha sonraları , İngiliz  koloni idaresi zamanında da kısmen huzur, istikrar ve güven vardı...

Kıbrıslı Rum ve Türkler  arasında ufak tefek   kavgalar olurdu.. Ancak,  EOKA yeraltı örgütü, 1 Nisan 1955 de  şiddete başvurduktan sonra güzel adamızda ne huzur kaldı ne güven. Kavgalar zamanla büyüdü, can mal kaybı ve göçler yaşandı.

1960 da Kıbrıs Cumhuriyeti  ilan edilip de Kıbrıs Türkleri ile Rumları barış, güven, huzur ve refah içinde yaşamaya içtenlikle uğraşacaklarına....

İlk fırsatta Cumhuriyeti Rumlar gasbetti...vurdu kırdı, kan akıttı, can aldı.. Türkleri yerlerinden köylerinden etti..

Türk toplumu da karşılık verdi, varolma mücadelesine sarıldı...

1963 ve sonra 1964(Erenköy), 1967(Geçitkale) de  yaşanan Rum-Yunan ablukaları ve saldırılarından  sonra bir de 1974 de  Kıbrısı Elen Cumhuriyeti olarak ilan eden Rumlar-Yunanlılar, tarihi olayları da bir kenara iterek yalana dolana ve aldatmacaya başvuruyorlar.

Ortada Kıbrıs sorunu dururken ve 1968 de bu sorunu çözmek için BM gözetiminde müzakereler yapılırken ..

Hiçbir  geçmiş olay yaşanmamış gibi, Kıbrıs sorununun  1974 de başladığını iddia ediyor, yalana, aldatmacaya başvuruyorlar.

Kıbrıs sorunu “bir istila, işgal ve mülk”  sorunudur saçma iddiaları ile Türkiyeyi ve Kıbrıs Türklerini suçlayacak kadar ileri gidiyorlar.

Yunan juntası  orduları sanki de Kıbrısta kanlı darbe yapmadı..EOKA “B” ve işbirlikcileri ile “Elliniki Kipriyaki  Demokratiya- Elen Kıbrıs Cumhuriyeti” ilan ederek başına da tetikci Nikos Samsunu oturtmadı... Yüzlerce Makarioscuyu ve komunistleri, AKEL ciler öldürmedi...

Sankide ,garantör Türkiyenin askerleri, durup dururken adayı istila etti !!

Bunları bildikleri halde, hep gizlemeye ve Kıbrısı 1974 de, hiçbir neden yokken Türklerin gelip istila ve işgal ettiklerini, mülklerini ellerinden aldığını söylüyorlar, yazıyorlar, iddia ediyorlar. Çocuklarına dahi okullarında 1974 öncesinden hiç bahsetmiyorlar, kanlı Yunan darbesini es geçiyorlar. Makariosun Birleşmiş milletlerde ağlayarak “ülkem istila edildi, nerede garantörler” diyerek yalvarışlarını da duymadılar.

Kıbrısta akan kanı kim durduttu ? Yunanistana demokrasinin dönmesini, juntanın düşmesini kim sağladı sanki de bilmiyorlar, duymadılar, görmediler...

Ne yaparlarsa yapsınlar, tarihi gerçekleri silemezler, gizleyemezler.

Türkiye , bu gün burada ise, Uluslararası anlaşmalara dayanarak burdadır. Kıbrıs Türklerini ve Kıbrıs Cumhuriyetini darbecilerden kurtarmak için gelmiştir.

Kavgayı başlatan, kan döken, can alan, göçlere neden olan, bizzat kendileridir. Rumlar ve Yunanlılardır.

Rüzgar ektiler, fırtına biçtiler. Boşuna kimseyi suçlamasınlar, yalana tevessül etmesinler. Gerçekleri görsünler yeter.

Kıbrıs sorunu, Türkiyenin adayı “istila, işgali ve mülk” sorunu değildir. Kıbrıs sorunu 1974 de yaratılmış iddialar da tutarsızdır, çünkü, 1974 den , darbeden ve müdahaleden çok önce adada Birleşmiş Milletler Barış gücü askerleri vardı... Burda onların varlığının nedenine baksınlar  yeter de artar da. 1968 de  toplumlararası müzakereler neden ve nasıl başlatıldı onu da bir hatırlasınlar ve saçma sapan iddialardan vazgeçsinler.

Gerçeklerden ciddi dersler çıkartarak Kıbrıs sorununun barışcıl çözümüne katkı koymaya baksınlar.

Kıbrıstaki Rum mallarını-mülklerini de gasbeden Türkiye değil, ganimetciler, yağmacılardır. Tapu dağıtanlardır. Rahmetli Başhakim Zeka Beyin, Başsavcı Zaim Necatigilin ve diğer değerli hukukcularımızın, “sakınola tapu vermeyiniz” uyarılarına kulak asmayıp da golifa dağıtır gibi  tapu dağıtanlar ve bu gün içinden çıkılmaz mülk sorununu yaratanlardır.

Hatırlanmasında ve bilinmesinde yarar vardır.

 

Kıbrıs sorununun kökünde yatan Yunan-Rum ENOSİS, Megali İdea, adayı Yunan adası yapma emelleri ve çılgınlıklarıdır.