Kendi özel dosyalarımın içinde yer alan ve şimdi şu anda ismini hatırlayamadığım bir ABDli Uluslararası Hukuk ve Tanınma
Kendi özel dosyalarımın içinde yer alan ve şimdi şu anda ismini hatırlayamadığım bir ABDli Uluslararası Hukuk ve Tanınma Uzmanı , kısa bir süre önce yayınlanan kitabında “Kıbrıs Sorunu”na da yer vermiş ve şöyle demiştir: “Kıbrıs sorununa çözüm adadaki iki devletin birbirlerini resmen tanımaları ile gerçekleşecektir.” Son 10 yıl içinde, ABDli bu uzmanın yanısıra, İngiliz, Alman, İtalyan ve diğer bazı ülkelerin uluslararası hukuk uzmanları, politikacıları ve medya mensubları ayni görüşü savunmuşlardır. Bu arada merhum I. Cumhurbaşkanı Sn. R. R. Denktaşın dünyaca ünlü üç uluslararası hukuk uzmanına KKTCnin tanınma konusuna ilişkin hazırlattığı araştırma ve raporda çok önemlidir. Bu üç uzman KKTCnin, uluslararası hukuk çerçevesi içinde resmen tanınması gerektiğini savunmuşlardır... Bu çok önemli gerçekler ortada dururken, biz KKTC Devleti olarak halâ müzakerelerle “çözüme” ulaşma yoluna girme hazırlıkları yapıyoruz. KTFFnin Rum Kıbrıs Cumhuriyetinin KOP Futbol Federasyonunun altına , idaresine girmek için başvuru yapması da cabası. Hele, hele, bazılarının “Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki haklarımızı geri alacağız.” gibi çağ dışı ve Kıbrıs Türklerinin yine eskisi gibi “çoğunluk” Rumların boyunduruğu altında azınlık olarak yaşamasını öngören görüşleri insanı çıldırtacak cinsten. Neyse, biz gene de ayrı ayrı görüşler var deyip geçiyoruz. Ancak, sakın kimse bana bu görüşlere saygı duymamızı söylemesin, istemesin. Burada KKTCnin bağımsızlığı, egemenliği, KKTC halkının kendi kurduğu 32 yıllık Devlet, KKTC halkının çıkarları, özgürlüğü ve uluslararası toplum içinde bir devlet olarak yer alması söz konusu olunca, bu tip görüşlere saygı duymak mümkün değil... Peki, “ federasyoncuların” ve KKTCyi istemeyenleri (ki devletin tüm nimetlerinden yararlanmaların a rağmen, yine de kendi devletini istemeyenlerin bu düşünceleri acayipten de öte bir şey...) tedirgin eden nedir? Söyleyelim: Onlara göre, devletin gerektiği biçimde yöneltilmemesi bu tedirginliğin başında gelen neden... Buna yanıt şudur: Devlet vardır ve yaşayacaktır. Devleti gerektiği biçimde yönetmek de hükümetlere düşen görevdir. İşte bu noktada devletin iyi yönetilmemesi ve bunu düzeltme çabaları ile devletten vazgeçip Rumlar ile federasyon çözümü ve Kıbrıs Türk halkının bir mahalli idare ile (Constituent State- Kurucu Devlet ) azınlık durumuna düşürülmesi arasındaki farkı görmek ve ona göre seçim yapmak gerekir. Kara vermek lazım... KKTC devleti çoktan kökleşmiş ve vazgeçilmezdir. Sorunları çözmeye çalışırken devlete sahip çıkmak gerekir. Karar verme zamanı. Ancak bu karar verme zamanı da çok uzadı. Ne dersiniz ?...