İsrail’in acımasızca Filistinlilere yönelik “yok etme savaşı” karşısında nihayet İran da işin içine karıştı. Yüzün üzerinde insansız hava taşıtını İsrail’e gönderen İran’ın bu saldırısını nedense Amerika ve Fransa gibi yandaşları, bu olayı şiddetle kınamışlar. Hatta ABD Başkanı Biden “Amerika, gereken desteği İsrail’e verecektir” sözlerini etti.
Bunun bir gün böyle olacağını ve çemberin daha da genişleyeceğini tahmin ediyorduk. Yanan ateşin kıvılcımları gibi genişletilmiş savaş böyle olsa gerek.
Şimdi ne oldu da Amerika kınıyor İran’ın saldırısını? İsrail’in Filistinlileri yok etmek için başlatmış olduğu savaşa diplomatik lisan kullanarak ABD Başkanı Biden’in İsrail’e destek vermesi maksadıyla İsrail’e gitmesi ve Netenyahu’yu kucaklaması tarihe geçti bir kere. Yani Biden’in İsrail için oraya gittiğini unutmayalım. Ne İsrail, ne Amerika ve yandaşları... O zavallı ve yok olan Filistinlilere yapılan öldürücü darbeler, asla ve asla kabul edilemez. Gerçekte insan olan, bu savaşlara karşıdır. Lakin İsrail “hamisi” olan ABD’ye arkasını dayamış ve Filistin’de taş taş üstünde taş bırakmamış. Nerdeyse İsraillilerin katlettiği Filistinlileri gömecek yer kalmadı. Yaşını doldurmayan beklerinin cansız bedenlerini kucağına alıp mezar kazan anneler ve babalar ne kadar acı yaşıyorlar, değil mi?
Ortadoğu’daki İsrail-Filistin savaşı, genişletilmiş şekli ile, İsrail-Filistin ve İran olarak şekilleniyor.
Bütün savaşların kökünde ırklar ve petrol çıkarları yatar. Ortadoğu ülkelerindeki zengin petrol kaynaklarına konmak için, nerdeyse pusuda bekleyen panter gibi avına saldırıyor. Lakin işin şekli değişiyor.
En büyük korku, bu sıcak savaşın nükleer savaşa dönmesidir.
Hani tarih kitapları ilk insanların gelişmesini ve varoluş mücadelesini anlatır ya... Tarih kitapları şimdi de şekil değiştiren petrolun zaman içinde hayatımızdan çıkacağı inancını taşıyor.
Elektrikle çalışan araç sayısı arttıkça, petrol ihtiyacı da zaman içinde ortadan kalkacak. Elektrikli otolar devreye girince büyük güçler bu kez ne yapacaklar? Petrolün sanayideki yeri de ayrı. Herhalde petrolun hayatımızdan çıktığını biz göremeyeceğiz, torunlarımız görecek.
Ne ise... Şimdi Ortadoğu’daki sıcak savaşa dönelim... İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırıları sürdüğü sürece, işin içine pek çok Arap ülkesi de müdahil olacaklar.
Hemen burnumuzun dibinde seyreden bu durum nasıl şekillenecek. Herhalde ABD soracaktır İsrail’e!
“Ne kadar silah istersiniz” diye. Veya, “Alın size şu kadar füze. Bu füzeleri kullanmakta serbestsiniz” mi diyecek?
Bu durum bana Körfez Savaşlarını anımsattı. Özellikle turizm mevsiminin açıldığı bu zamanda Ortadoğu’daki sıcak savaş genişledikçe, acenteler bütün Akdeniz rezervasyonlarını iptal edecekler. Bazı ülkelerin uçak alanlarını İran’a kapatması da bize savaşın sinyallerini veriyor.
Birinci ve ikinci Körfez Savaşında Kıbrıs bile ciddi şekilde ekonomik sarsıntı geçirmişti. Akdeniz rezervasyonları başka ülkelere kaymıştı.
Ben, bu olayda da rezervasyon iptallerinin başlayacağı mesajını veriyor.
Zaman zaman ekonomi üzerine yaptığım benzetmeye yine temas edeceğiim.
Savaş halinde olan ülkelerin ekonomileri de taban yapar. Yani sıfıra doğru yol alır.
Şimdi de Rum-İsrail müşterek tatbikatı gündemde. Kıbrıs’ı kana bulayan Rumlar, savaşı körüklüyor. Bütün bu meselenin arkasındaki niyet, endirek davranışlarla Türkiye’yi olası bir savaşın içine çekerek, Türkiye’nin askeri gücünü zayıflatmak. Dolayısı ile onlara göre, savaşa bulaşan Türkiye, Kıbrıs’taki askeri gücünü geri çekecek.
Zaten Mavi Vatan diye nitelendirilen Akdeniz bölgesi de kana doyacak. Bu olayda da Rumların niyeti, bölgede meydana gelecek bir kaostan nemalanmak.
Fakat Türkiye çürük tahtaya basmaz. Hatta mikroskop altında bölgeyi ve bölgede olup bitenleri izliyor.
Rumların en büyük hüneri, “Düşmanımın düşmanı, benim dostumdur” felsefesi ile hareket etmeleridir. O nedenle Rumlar İsrail’e kucak açıyor.
Rusya-Ukrayna savaşlarında Rumların Rusya’ya karşı ne kadar vefasız davrandığını gördük. Yıllarca Rusya’nın silah yönünden beslediği Rumlar, bütün kapılarını Rusya’ya kapattılar.
Bu bölgedeki hareketlilik ve savaş, İsrail-Filistin savaşlarının ötesinde uzun vadeli hesaplara dayanmaktadır.
Önümüzdeki çok kısa zamanda İran saldırısı nasıl karşılık görecek, kimin tarafından düşman kimliğine bürünecek bekleyip göreceğiz.