Nedense Rumlar hala geçmişte yaşıyorlar.  Geçmişlerini hala yaşarmış  gibi sürekli gündemde tutuyorlar.  Bu, biraz da kendi kendini altatmak değil de nedir?
            Geçen gün Haravgi gazetesinde yayınlanan bir haber vardı.  O haber veya açıklamalar, sözde “Maraş Belediye Başkanı” Simon Yuannu’dandı.
            Rumlar terk ettikleri bölgelerin belediyelerini hala varsayarak, hala bir umutla yaşıyorlar.  Bu açıklamalarında gerçekten komik ve gerçek dışılık vardır Simon’un.
            Simon’un açıklamalarına şöyle bir bakalım...
            “Maalesef göçmenlerin, özellikle de Maraşlılar’ın sırtından bazıları zenginleşti, bazıları da siyasi kariyer yaptı.  Kıbrıs sorununu Maraşlaştırmıyoruz, ancak kapalı Maraş ruhu kaybedilirse Mağusa’nın tamamı, Omorfo (Güzelyurt), Mesarya, Girne, kaybedilir.”
            Maalesef Simon ve onun gibiler, yaşanmış gerçekler karşısında hala hayal görüyorlar ve eskiye dönüşü umut ediyorlar.  Hatta sözünü ettiği bütün bölgeler için “Rum belediyeleri” yorumunu yapıyor veya beklentisini sergiliyor.
            Galiba Bay Simon Viyana Nüfus Mübadele Anlaşmasını unuttu. Binlerce insan yer değiştirdi.  O anlaşmayla kuzeydeki Rumlar güneye, güneydeki Türkler de kuzeye geçtiler.
            O anlaşma hilafına binlerce insanın hayatını yeniden ele alabilir miyiz?
            Rumları Allah şaşırttı.  Annan Planı onlar için çok büyük bir fırsattı.  Lakin o günün politikacıları da eskiye dönüşü hayal ettiklerinden o plana HAYIR demişlerdi, Türklerin evet demelerine rağmen.  O fırsatlar bir kere daha önlerine gelmez.
            Merhum Kurucu Cumhurbaşkanımız Ruf Denktaş bana bir gün şöyle demişti:
            “Allah Rumlar’dan razı olsun, bu planı reddettikleri için. Şayet kabul etselerdi, giden binlerce can, dökülen kan ve emekler boşa gidecek ve kısmen eskiye dönecektik.  Binlerce insanımız yeniden göçmen durumuna düşecekti.”
            Denktaş’ın söylediği bu sözler gerçektir. Lakin Rumlar ellerinin tersi ile o planı reddetmişlerdir.
            Üstelik AB, tek taraflı olarak Rumları bünyelerine almışlardı.
            Simon’un yaptığı, eskiye dönüş için bir çırpınıştır. Hele bir düşünün...
            Sadece kuzeyin yapılaşmasını ele alalım, sonra da Rumların yapılaşmasını.
            KKTC’nin geçirmiş olduğu Eşdeğer Mal Yasası mucibince, kuzeyde dünya kadar yüzme havuzlu villar, beş yıldızlı oteller tatil köyleri, kent gelişme alanı içinde yapılan apartmanlar, sanayi bölgelerimiz, Türkiye’den gelen suyumuz ve daha birçok proje mevcuttur.
            Harekat sonrasında oluşan yeni yollarımız ve bütün kurumları ile var olan Cumhuriyetimizle bayrağımız...
            Bunların bir gün oratadan kalkacağını ve eskiye dönüşü hayal etmek, kusura bakmasınlar ama buna resmen aptallık derler. Kıbrıs Türkleri tam on bir yıl gettolarda insan haklarından yoksun yaşadı.  Biz, insan olduğumuzu 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’ndan sonra anladık.  O nedenle Anavatanımıza güvendik, Türk devletlerine açıldık ve haklı olarak kendi egemenliğimizin tanınmasını istedik.  Lakin Rumlar hala bizimle ve bütün dünya ile oynamaya devam ediyorlar.
            İngiltere Kıbrıs anlaşmalarında garantör ülkelerden biridir, Türkiye ve Yunanistan’dan başka.  Garantör ülkenin eski dışişleri bakanı Jack Straw ne demişti:
            “Kıbrıs sorunu, ancak yan yan iki devlet temelinde çözümlenebilir.”
            Bir düşünün...  Straw Rumların tek taraflı olarak AB’ye girişinin yanlış olduğunu da vurgulamıştı.  Bu sözleri normal bir vatandaş söylemiyor.  Bu sözleri koskoca İngiltere’nin dışişleri bakanı söylüyor.
            İsterse bay Simon hayal etmeye devam etsin.
            Lakin bay Simon’un şu sözleri de yabana atılacak sözler değil.
            “Maalesef göçmenlerin, özellikle de Maraşlıların sırtından zenginleşti, bazıları siyasi kariyer yaptı.”
            Sözünü ettiği zümre, savaş fırsatçılarıdır esasında.
            Eminim güneyde geniş boyutlu bir anket yapsalar, birçok Rum geriye dönüşü istemeyeceklerdir.  Özellikle harekattan sonra doğup kendine yeni bir hayat kuran genç nesil, kesinlikle bu önerileri reddedeceklerdir.
            Bay Simon hala kaybettikleri toprakların eski belediye başkanlarından, hala varmış gibi söz edecek mi?
            Yine de biz Rumları gerçekçiliğe ve mantığa davet ediyoruz.