Siyasette, diplomaside, çözümlenmiş, çözümlenmemiş politik sorunlarda, alınan kararlarda, gerçeklerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasında ve tabii ki başarılı sonuçlar alınmasında bu üç renk daima başrolde yer almış ve nice politik sorunlar, şu veya bu şekilde ortadan kalkmış, karara bağlanmış ve uygulamaya konma aşamasına gelmiştir. Dünya politika - diplomasi tarihinde hep bu üç rengin temsil ettiği politik görüşler sahne almıştır. Herhangi bir politik sorunun çözümünde siyah veya beyaz kararlı görüşlerin sonuca giden yollarını açmış ve sonunda değişmeyen vazgeçilmez önerilerin kabulü kaçınılmaz olmuştur.

Yani siyah ve beyaz görüşler çok uzun süren herhangi bir politik sorunun çözümünde, sabırla bekledikten sonra son noktayı koyarak hep galip çıkmıştır. Gri renk politikası ise, iki farklı görüşün ortada bir yerde iki muhalif tarafı da memnun edecek bir diplomasi içermiş ve başarı oranı çok düşük kalmıştır. Dünya politik sorunlarını çözme süreç ve müzakerelerinde bu gerçek hep karşımıza çıkmış ve galip taraf hep siyah veya beyaz politikaların  kararlı  çıkışlarını gerçekleştirenler olmuştur.

“Kıbrıs Sorunu”, yıllar boyu süren müzakere süreçlerinde BM ve AB gibi dış güçlerin “gri politikalarının” müdahaleleri ile adeta sonsuz bir çözümsüzlüğe itilmiş ve halâ “gri politikaların” içinde kalmaya mahkum edilmiştir. İşte bu yüzdendir ki özellikle BM’nin “gri politikaları” sorunun çözümünü kolaylaştıracağına daha da karmaşık hale getirmiştir. Hiç kuşkusuz, BM’nin iyi niyet misyonu bir gerçektir. Ancak BM’nin “gri politika” ile bir yerlere varamayacağı ortaya çıkmıştır. Geçmiş deneyimler bu gerçeği göstermektedir.

AB’nin “Kıbrıs Sorunu” nu çözmeye ilişkin girişimleri, Rum tarafına verdiği açık destekten ve geçmişte uyguladığı yanlış politikalardan dolayı büyük başarısızlıklarla doludur. Halâ tüm adanın AB içinde olduğu yalan yanlış iddiası ile sahne almaya devam eden AB, 34 yıllık bağımsız egemen KKTC devletini hiçe saymaktadır. Bu bakımdan AB’nin politikalarının uygulamalarına siyah, beyaz, gri’den başka sarı, kırmızı, mavi veya yeşil renkleri de katabiliriz. AB, bu renk karmaşası içinde kaybolup gidecektir. En azından “Kıbrıs Sorunu”  açısından bakıldığı zaman kaybolup gidecektir. Bu arada KKTC’nin AB’ye karşı siyah ve beyaz kararlı politikalar uygulaması çok doğal karşılanacaktır.

Her devletin politikaları içinde siyah ve beyaz olmazsa olmazları vardır. KKTC, bu siyah- beyaz olmazsa olmazlarını kararlı biçimde müzakere masasında tutabilir ve uygulayabilirse, (ki bu olmazsa olmazların başında KKTC’nin 34 yıllık bağımsız egemen statüsü ve Türkiye’nin garantisi gelir.)   o zaman karşı tarafın ve dış güçlerin gri politikaları teker, teker bertaraf edilebilecektir. Başarı, daima KKTC devletine sahip çıkılması ile gelecektir. Sonunda bu adada, iki ayrı devlet birbirlerini tanıdıkları takdirde, barış ve iyi komşuluk ilişkileri, işbirlikleri çerçevesi içinde “sorunun” bitmesini sağlayacaklardır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Rumların böyle bir çözümü asla kabul etmeyeceklerini bildiğimize göre, KKTC ayrı bir devlet olarak yoluna devam etmelidir...