Geçtiğimiz 26 Eylül 2023 Salı günü Arkın Coloni Otel’de Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun başkanlığında çok önemli bir turizm basın toplantısı yapıldı.
Toplantının amacı, şu şekilde yansıdı bütün basın dünyasına:
“KKTC Turistik Destinasyonu Tanıtım Projesi tanıtıldı. Proje kapsamında, THY’nın uçuş ağına bağlı 2 kıta, 10 farklı ülkeden ‘outgoing’ satış potansiyeli yüksek seyahat acenteleri KKTC’de ağırlanacak.”
Verilen haberde bir de şu ifadeler vardı...
“Kuzey Kıbrıs’ta turistik destinasyon potansiyelini tanıtmak ve işbirliği imkanlarını yaratmak amacıyle gerçekleştirilecek organizasyon, Ekim-Aralık aylarını kapsayacak.
Organizasyon, Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı’nın öncülüğünde, THY, ve KITSAB, KITOB, KITREB, RESBİR işbirliğiyle ülkenin 365 gün turizm yapabilecek, alternatif turizm modelleri açısından zengin, her taleble cevap verebilen konaklama modellerine sahip ve bu doğrultuda dünya seyahat borsasında yerini almaya hazır bir destinasyon olduğunu göstermek için gerçekleştirilecektir.”
Bu tabloya baktığımızda gerçekten çok önemli bir turizm hareketi başlandığını söyleyebiliriz. Bu boyutta ve bu anlamda başlatılan bu çalışma semeresini verirse, o zaman anlayacağız KKTC’de gerçek anlamda turizm hareketinin başladığını.
Uçaklar ve uçuşlar, turizmin en önemli ayağıdır. O nedenle destinasyonlarla ilgili başlatılan operasyonun verimli olacağını düşünüyorum.
THY Ortadoğu ve Kıbrıs Başkan Yardımcısı Erol Şenol’un şu sözleri, çok anlamlı ve rant getirecek sözlerdir.
“Kuzey Kıbrıs için kültür projeleri oluşturmak için 7 büyük acenteyi KKTC’ye getirdik. İngiltere, Rusya, Almanya, İsveç, Norveç, Danimarka, Çekya gibi potansiyeli olan ülkelere bilinçli olarak yönlendirmeler yapmaktayız.”
Bu bir çeşit yol göstericiliktir esasında.
Geçmişte Rumların pisliklerinden çok çektik ve hala çekmekteyiz. Bu bağlamda basına yansıyan bu çalışmanın Rum turizmini önlem almaya yönlendirecek diye düşünüyorum. Geçmişte bunu çok yaşadık. Hani derler ya...
“İşediğin deliği gösterme, sonra gidip içine ederler” affedersiniz.
Öyle değil mi?
Oluşturulan harekete karşı Rumlar ne gibi önlem alacaklar onu şu anda kestiremiyorum. Lakin şu veya bu şekilde bizim bütün operasyonlarımızı sabote edecek çıkışları olabilir.
Uçuşların ve uçakların durumlarını gözler önüne sererken, uçuşlarda mutlaka indirimin asgariye indirilmesi gerektiğini ifade etmemiz lazım. Özellikle rekabetin olmadığı veya yetersiz olduğu yerde destinasyonlardan söz etmenin de bir anlamı olmaz.
Siz uçak biletlerinde ciddi ve cep yakmayacak bir noktaya çekerseniz, size “İşte şimdi başladı ülkenin turizm” hareketi derim.
KITSAB Başkanı ve bütün seyahat acentelerinin en büyük derdi, uçakbiletlerindeki pahalılıktır. Gerçi bu proje grup fiyatlarında “outgoing”ler için hazırlanmış bir çalışma olarak algılansa da, beklenti bu ifadeyle duyurulmalıdır.
“Uçak fiyatlarını ciddi şekilde düşürdük.”
Dövizin fırladığı bir dönemde turizm ve grup fiyatlarını düzenlemek kolay değildir. Grupları düzenleyenler hep A grubu acentelerdir. Yani okyanusta büyük balığın küçük balığı yutması gibi.
Bu çalışma güzel de bir de münferit fiyatları ve uçak fiyatlarını düşünmek lazım. Belki bir aile münferiden seyahat etmek ister, onların da hayatlarını kolaylaştıracak önlemler alınmalıdır.
Gerçekte ortada bir tekelcilik vardır. THY yaptığı çok geniş boyuttaki uçuşlarla destinasyon olayını KKTC gerçeğinde ele alıyor ama, halkın beklentisi odur ki, uçuş fiyatlarında insanları tatmin edecek bir indirimin yapılması gerekir.
Yine de bu çalışmanın, bütün turizm sektörü ile yapılması ve yeni stratejiler belirlenmesi güzel bir şey. Sadece kafama takılan 365 gün turim yapma meselesi var. İnşallan 365 gün, ülkemizde karlı dağlar ve kayak turizmi olmamasına rağmen bu hayaller ve düşünceler gerçekleşir.
Turizmde en önemli unsur, turizmin KKTC’nın tanınmasında gerçekten çok önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Bütün turizmci arkadaşlara şimdiden başarılar ve sabırlar dilerim.