2019 yılı boyunca gerek KKTC Cumhurbaşkanlığı gerekse iktidar ve muhalefet, “Statüko bitmeli”, “Rumlar statükonun devamını istiyor”, “Statükodan kurtulmak” gibi açıklamalar yapmışlardır. Tabii ki bu açıklamaların kökünde yatan ortak görüş “Statükonun ortadan kalkması için çözüm gerekli” yorumu etrafında dolaşıp durmaktadır. Ancak, “statüko” kelimeciğini korkutan bir durum veya senaryo olarak lanse etmek veya “statüko” var oldukça çözüm olmaz düşüncesine kapılmak daima yoruma açık bir görüş olarak ortada durmaktadır. İlk olarak “statüko”nun anlamını bir kez daha açıkca ortaya koyalım. “Statüko” bugünkü geçerli durum anlamına gelmektedir. Peki, bugünkü geçerli durum nedir? Bugünkü geçerli durum Adanın güneyindeki Rum Kıbrıs Cumhuriyeti ve adanın kuzeyindeki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Rumlar ve “federasyon” çözümünde ısrarlı olanlar, beğense de beğenmese de bugünkü geçerli durum, yani “statüko”, iki ayrı devletin varlığını inkar edilemeyecek bir biçimde göstermektedir.
Bu bakımdan “statüko”nun tam anlamını ve bu kelimeciğin KKTC’yi korkutacak bir durum yaratmadığını burada açıkca belirtmek gerekir. Unutulmamalı ki “statüko” yani bugünkü geçerli durum 37 yıllık bağımsız, egemen statüye sahip KKTC Devleti’nin devamını veya KKTC’nin tanınmadan önceki geçerli durum içinde var olduğuınu göstermektedir. Bugün Kıbrıs adasındaki geçerli durum nedir sorusunun yanıtı, 37 yıllık KKTC Devleti’nin tanınmadan önce “statüko” kelimeciğinin anlamının içinde gerçek, var olan bir bağımsız, egemen devlet olarak yer aldığını göstermektedir. Yani, “statüko” KKTC Devleti’nin tanınmadan önceki son sıçrama tahtası olduğu söylenebilir. Bu bakımdan, “statüko” kelimeciğine ürküten, korkutan bir kelimecik olarak bakmamak gerekir. Pozitif bakış açısı “statüko”nun 37 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devleti’nin varlığını tescil ettiği anlamına gelir.
Kıbrıs adasında “kapsamlı, kalıcı çözümün” gerçekleşmesi için yapılan tüm görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. “Federal çözümün” Kıbrıs adasında uygun bir çözüm olamayacağı da açıkca ortadadır. Yani kısacası, uluslararası politik deyimleri kullanacak olursak, “yumuşak” statükonun gerçekleşmediği, aksine adadaki statükonun sürekli “sertleştiği” gözlemlenmektedir. “Statüko” sertleşmiş biçimde kaldığı sürece, KKTC’nin tanınmadan önceki son durumu, tanınmadan önceki son durum olarak ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan “çözüm” arayışları sürerken, kökleşmiş 37 yıllık KKTC bağımsız, egemen Devleti’nin çözüm dışında kalması olası değildir. “Statüko” kelimeciği KKTC Devleti’nin tanınmadan önceki son geçerli durumunu anlatmaktadır. O kadar... “Statüko” ürküten, korkutan bir kelime değildir.