Tamı tamına 16 yıl önceydi…
Tarih; 1 Ocak, 2003…
AKP Genel Başkanı Tayip Erdoğan, Rize TV’de konuşuyor…
“Kıbrıs, Sayın Denktaş’ın kişisel olayı değildir.”
***
Tarih; 1 Şubat 2003
Aynı Erdoğan, AKP Kurucular Kurulu toplantısında konuşuyor:
“Biz Türkiye’nin uzun yıllardır beklediği yapısal değişim için ülkenin önünü tıkayan eskimiş politik anlayışları değiştirmeye kararlıyız. Kıbrıs ve Irak meselesinde statükonun dilini kullanmıyoruz.”
***
Tarih; 10 Şubat 2004…
Erdoğan’ın Davos’ta BM Genel Sekreteri Annan ile vardığı “mutabakat” sonucu, New York’ta görüşmeler yeniden başlıyor…
CTP-DP koalisyon dönemi… Başbakan Talat ile yardımcısı Serdar Denktaş da orada…
Yıllar sonra Rauf Denktaş, anlatıyor:
Müsteşar Uğur Ziyal, cebinden bir kâğıt çıkardı. Okudu ve cebine koydu. Dedi ki; burada görüşmelerin kesilmemesi lâzımdır. Türkiye için hayati bir sorundur. Kesilmeyecek, dedi. Zorluk var ise; benimle gelip istişare edeceksiniz, benim dediğim olacak, dedi. Çok şaşırdım, “Bunu bana Ankara’da söyleseydiniz, ben buraya çıkıp gelmezdim.” Dedim. “Aman işte, çok önemlidir. Gidin görüşün” dedi. Anladım ki teslim olmuşlardı, ben ne yaparsam yapayım, Ankara ile çatışacağım...
***
Tarih; 14 Şubat 2004
New York Zirvesi’ni izleyen Radikal gazetesi yazarı Erdal Güven, anlatıyor:
New York zirvesinin 4’üncü günüydü. Akşam saatlerinde haber geldi. Anlaşma sağlanmıştı. Zirve bitmiş, New York’ta gece olmuştu. Ertesi gün dönülecekti. Heyetle beraber biz gazeteciler de dört günün yorgunluğunu atmak üzere UN Plaza Hotel’in barındaydık. Sohbet ediyorduk. Zaman zaman gülüşmeler de oluyordu. Bir ara odama gitmek üzere bardan çıktım. Ve koridorda düşünceli bir biçimde gezinen Denktaş’ın danışmanı Prof. Mümtaz Soysal’la karşılaştık. “Hayrola Mümtaz Bey..” diyerek hatırını soracak oldum. Alaylı bir ifadeyle, “Siz şimdilik sevinin bakalım, asker birazdan bildiri yayımlayacak, o zaman görüşürüz... Daha hiçbir şey bitmedi” dedi.
***
Tarih 3 Şubat 2004
Erdal Güven anlatıyor:
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in bilgisayarından çıktığı polis raporuyla kesinleşen “darbe günlükleri”nin 3 Şubat 2004 tarihine ait satırlarında şu ifadeler yer alıyor:
“...Bizim en kuvvetli olduğumuz konu Kıbrıs konusudur. Bunlar eğer bu konuda açık verirler ve MGK kararları dışında bir hareket tarzı uygulamaya kalkarlarsa o zaman Genelkurmay Başkanı’na (Orgeneral Hilmi Özkök) gidip, ‘Biz bu konuyu tasvip etmiyoruz ve sorumluluğu üzerimize alamayız, bu nedenle de bir basın bildirisi hazırladık, ya beraber bu açıklamayı yaparız yahut da biz bu açıklamayı ve tüm düşüncelerimizi açıklayıp istifa ederiz’ diyerek onun hareket tarzını öğreniriz. Eğer bize katılırsa bu açıklamayı hep beraber, yoksa yalnız başımıza yaparız. Bana göre bunun etkisi darbeden daha etkili olacaktır. Genelkurmay Başkanı da bu hareketten sonra yalnız kalacak ve istifa edecektir’ dedim. Kara Kuvvetleri Komutanı (Orgeneral Aytaç Yalman) bu görüşüme katıldı. Esasen o da böyle düşündüğünü bana söyledi...”
***
Tarih: 5 Şubat 2004
Erdal Güven anlatıyor:
Yine ‘darbe günlükleri’nin 5 Şubat 2004 tarihine ait satırlarında şu ifadeler var:
“Kara Kuvvetleri Komutanı (Aytaç Yalman) telefonla beni aradı ve gizli hattan görüşmek isdedi... ‘Annan’ın mektubu gelmiş ve içerisindeki konular tamamen bizim söylediklerimizin dışında olayları kapsıyor. Onur Öymen’le (CHP İstanbul Milletvekili) İstanbul’da görüştük. Bana bunları anlattı. Ben İlker’i (Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ) aradım, bana hâlâ düşündüklerini ve hareketlerini Denktaş’a göre ayarlayacaklarını söyledi. Senden ricam duruma hemen müdahale etmen’ dedi. Ben de hemen Hava Kuvvetleri Komutanı’nı (İbrahim Fırtına) aradım ve eve davet ettim... Sonra bugün gelişen olay için ne yapabileceğimizi konuştuk...”
***
Tarih: 28 Şubat 2004
Erdal Güven anlatıyor:
Son olarak ‘darbe günlükleri’nin 28 Şubat 2004 tarihli satırlarından birkaçı:
“14.00’te kuvvet komutanları ile bizim evde toplandık. Amacımız Kıbrıs meselesini değerlendirmek ve Denktaş’tan aldığımız birçok gizli ve özel mesajı değerlendirmekti (...) Hükümete karşı bir tepki olarak da hem Kıbrıs’ta hem de anavatanda gösterilere ve ulusal platformda toplantılara 3 Mart’tan itibaren başlanacaktı.”
***
Tarih; 11 Şubat 2014…
Anastasiades, uzun zamandan beri Eroğlu ile masaya oturmayı reddediyor. Bir “çerçeve” belirlenip imzalanmasını talep ediyor. Eroğlu’nun “federasyon”a razı edilmesi hiç de kolay olmuyor. Bunu TC Dışişleri Bakanı Davutoğlu başarıyor. 6 maddelik anlaşma iki lider tarafından imzalanınca görüşmeler başlıyor.
***
Tarih; 16 Eylül 2014…
Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, KKTC’ye geliyor; BM parametrelerine ve Çerçeve Anlaşmasına ne kadar sıkı sıkıya bağlı olduğunu açıklıyor ve Kıbrıslı Türklere “Çerçeve anlaşmasına sahip çıkın” çağrısı yapıyor.
Aynı AKP, aynı Erdoğan… O zaman Kıbrıslı Türk liderle “federasyon istemediği” için çatışıyordu. Şimdi ise Kıbrıslı Türk liderle “federasyon istediği için” çatışıyor…
Denktaş’a inanmadığı federasyon için “masadan kalkma” dayatması…
Eroğlu’na, inanmadığı “federasyon” için “imzala” baskısı…
Akıncı’ya inandığı “federasyon” için “iki devlet” baskısı…
Yağdır Mevlâm su… Yağdır Mevlâm akıl…