Başbakan Tufan Erhürman, “hukukçu” kişiliğine uygun biçimde, “yolsuzluk” dosyalarını bir bir açıkladı…

Demek ki; bu küçücük ülkede 50’ye yakın klasör içinde “temize havale edilmesi gereken” kuşku ve kaygı dolu “ayıbımız” var…

Kimisine hiç dokunulmamış, kimisi kapatılmış, kimisi yıllardan beri masanın üstünde dokunulmadan bekliyor…

Erhürman’ın en azından bunları kamuoyu önünde “kayda geçiren” tutumu yerindedir…

Ancak bu iş burada kalırsa, “takip” edilmezse, süreç zorlanmazsa “sıfıra sıfır, elde var sıfır” diyeceğiz ve bir kez daha sükut-u hayale uğrayacağız…

Herkes biliyor ki, bizim siyaset sistemimizde bugüne kadar “Yapanın yanında kâr kaldı…”

Bu yüzden, yurttaşın bu açıklamaları “müstehzi” bir gülümseme (alaycı) ile karşıladığını, çok da ciddiye almadığını görür gibi oluyorum…

Nedeni ise çok açık… Hem de yakın tarihimizden…

80’li yılların başında bu ülkede Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı yapmış Kemal Yavuz Paşa, Denktaş yönetimine ve sivil idareye hiç güvenmiyordu…

Operasyonlara bizzat katılıyor ve polisin de önüne geçerek “kaçakçı” arıyordu…

Paşa’nın medyada iletişim içinde olduğu “dostları” vardı. Bir işareti ile yazılı basında fırtınalar koparılıyor ve herkes “kaçakçı avı”nı bizzat yürüten Komutan’ın yaptığı “operasyonları” izliyordu…

Kumarhaneler yeni yeni açılmaktaydı ve Mansini’ler, Bellazi’ler buralardaydı…

Komutan, herkese büyük bir kuşkuyla bakıyor, neredeyse herkesi “kaçakçı” ilan etmek için fırsat kolluyordu…

Medyadaki “bağlaşıkları” da, Paşa’ya sürekli methiyeler düzerek “Yaşa varol Paşam” başlıklı provokatif yazılar yazıyordu…

22 tane “Kaçakçılık dosyası” herkesin dilindeydi…

Paşa, Kıbrıs’tan ayrılırken, bu dosyaları “Savcılığa” teslim ettiğini, bunun takipçisi olacağını medyadaki dostlarına fısıldamış ve onlar da ikide bir bu konuyu manşetlerine taşıyorlardı…

Paşa gitti… Bize “miras” bıraktığı dosyalar buhar oldu…

Ama  22 rakamı, o günlerde genç meslek erbabı olarak akıllarımıza çakıldı kaldı…

O günlerden bugünlere geldik…

Değişen ne?

22 rakamı 48 olmuş…

Klasörlerin üzerindeki “Kaçakçılık” ifadesinin yerini “yolsuzluk” almış…

Kamu görevlileri, atanmışlar, belediyeler, siyasetçiler bu 48 dosyada dökülüyor…

Tabii; en başta polis ile Başsavcılık dökülüyor…

Bu konuda Erhürman çok ciddi bir “risk” alarak kendisini kamuoyu önünde bağladı…

Bu noktadan sonra; eski yöntemlerle, eski kurumlarla ve eski yetkilerle bu işlerin yürütülemeyeceğini anlamış olmamız gerekiyor…

“Dörtlü” asıl bunun üzerinde kafa yormalıdır…

Bu küçücük toplumda bir yığın mekanizma ve bir yığın denetim organı var… Bir tane de Erhürman oluştursun demiyorum…

Eroğlu’ndan yadigâr “Başbakanlık Denetleme Kurulu”nun bu topluma kaça mal olduğunu, ona buna mevki makam dağıtma dışında hangi başarıya imza attığını sorgulamak zorundayız…

Hukuktan asla ayrılmadan, bu dosyaları sonuçlandıracak “hızlı ve üretken” bir yapı için “Dörtlü” kolları sıvamalıdır. İcap ederse, Avrupa örneklerine baş vurmalıdır.

Başbakan; ikide bir medya önüne çıkıp “Başsavcılık’ta bekliyor” ya da “Polis araştırması sürüyor” gibisinden mazaretler üretmek zorunda bırakılmamalı…

İşte bu yüzden; bu dosyaların üzerine gidip kamuoyu vicdanını “rahatlatacak” sonuçlar üretilemezse, 22 kaçakçılık dosyası gibi bunlar da “buharlaşacak” ve toplum bir kez daha aldatılmış olacaktır…

Bakınız; Rum tarafında da yolsuzluklar, hırsızlıklar olmuyor değil…

Ancak onlarda, kimsenin gözünün yaşına bakılmadığı algısı daha güçlü… Çünkü hırsılık yapanlar yakalandı mı, hapse atılıyor…

İşte size birkaç örnek:

BafeskiBelediyeBaşkanıSavvas Vergas hapiste…

BafeskiBelediyeBaşkanıFidiasSarikashapiste…

EskiBaşsavcıYardımcısıRikkosErakrituhapiste…

CYTA eskiYönetimKuruluBaşkanıSatthisKittishapiste…

EskiMaliyeBakanıChristodulosChristoduluhapiste…

Aslındahapisteolan 5-6 kişidaha var. Amalisteyiuzatmayayımdiyeeklemiyorum…

Demekkineymiş? Erhürmanbaşkanlığındakihükümet, “yolsuzluk” dosyalarınıSavcılığavePolis’eterkederekbiryerevaramaz. Bu mekanizmanınsüratlenmesivehalka da güvenvermesigerekiyor…

Hukukiçindedahaetkiliçözümlerbulunamazmı? Bu konudaçalıştay bile yapılabilir, yurt dışındanuzmanlar bile getirtilebilir…

Bekleyelim, dürtükleyelimveumutedelim… Başkayolu yok…