Ne yazık ki bir alkollü sürücü genç bir polisimizin canını aldı.  İnsanlar hala akıllanmıyorlar.  Alkolü içebildikçe içiyorlar ve sanki bütünyollar kendilerininmiş gibi hoyratça ve delice araba kullanıyorlar.  O hoyratça araç sürümünde de bazı canların gitmesine vesile olur alkollü araç kullananlar.
            Geçen gün maalesef bir alkollü genç bir polisimizin ölümüne neden oldu.
            Suçlu sürücü tutklandı haliyle.  Herhalde günerce ve aylarca bu suçlunun davası sürecek ve sonunda yiyeceği altı yedi yıllık hapisle hayatına devam edecek.
            Sürücünün sigortası var mı, yok mu polis bunu da araştırıyor.  Ehliyetsiz mi, ehliyetli mi, bilmem.
            Olsun veya olmasın... Neticede 38 yaşında bir polis hayatını kaybetti ve arkasında genç bir eş ve bir küçük çocuk bıraktı.
            Bir hayatın bedeli olabilir mi?  Olamaz.
            O polisin hayatına karşılık bütün dünyanın malını verseniz ne yazar.  Veya milyonları...
            Hele bir çocuğun babasını hayal meyal hatırlayacağı bir hayat geçirirken ne acılar çekecek onu düşündünüz mü?
            Ya genç annenin çekeceği acılar.
            Polisin son açıkladığı caydırıcı önlemler paketinde alkollü sürüşten ötürü ölümlü kazanın cezasının ne olduğunu şu anda anımsamıyorum.  Elbette ağır bir ceza olacaktır karşılığı.
            Ne kabul edilmez bir durum...
            Genç poplis vazife aşkı ile üniformasını giyiyor ve trafik kontrol merkezine gidiyor ve evine ölüm haberi geliyor.  Ölüm nedeni de alkollü sürücünün polisi basıp geçmesi.
            Keşke yaralansaydı ve hayata dönseydi.  Ama hayat işte’lerle olmuyor.  Olan olur ve olan da ailesine kalır.
            Bir de sigortasız ve ehliyetsiz sürücüler var ülkemizde.  Özellikle zenciler ülkeyi istila ettiler.  Hangi lüks arabaya bakarsanız içinden birkaç zenci çıkıyor.  Üstelik kırmızı plakalı araba kullanıyorlar.
            Bence İçişleri bakanlığı bu zencilerin kökten durumunu şöyle bir taramaya tabi tutmalıdır.  Yapılacak taramalarda kim bilir kaç tane uyuşturucu müptelası, kimbilir kaç tane ehliyetsiz ve sigortasız araba kullanan çıkacak içlerinden.
            Bu zenciler genellikle talebe kisvesi altında ülkeye geliyorlar, sonra da ülkede yapmadıkları kalmıyor.
            İnsanın kafasınada türlü sorular beliriyor...
            Bu zencilere sormak lazım...
            En lüks dairelerde oturuyorsunuz, en lüks arabaları kullanıyorsunuz, lüks içinde bir hayat sürüyorsunuz.  Peki bu değirmenin suyu nereden gelir?
            Memlekette özellikle uyuşturucu işine bulaşan pek çok zenci vardır.  Yeni hapishane falan dedik de, maalesef o hapishane de bize yetmiyor.
            Peki nolacak bu memleketin hali?
            Üniversiteler yabancı ülkelerden çeşitli öğrenciler alıyorlar.  Üniversiteler ne yapsın?
            Adam bütün belgeleri ile KKTC’ye geliyor ve istediği üniversiteye kaydını yaptırıyor.  Üniversitelerde karakter araştırması ve temiz kağıdı aranıyor mu?  Bu soru hep kafalardadır.
            Geçenlerde yine kırmızı plakalı araç kullanan bir zenci, birisinin ölümüne neden oldu.  Üstelik ehliyetsiz de.
            Bir soru daha geliyor aklımıza.
            “Burası sorma gir hanı” mı?
            Veya “Burası Teksas mı?”
            Hayatını kaybeden genç polis Oytun Çakır’ın cenazesi yürekleri parçaladı.  İçimize ateşler düştü.  Bizim acımız yaşananlara ve giden canlaradır.  Esas ateş, genç polisin ocağına düştü.