Bu yıl, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından düzenlenen U-14 Gelişim ligi şampiyonu Altınordu’nun daveti üzerine, Aynı yaş gurubunun Kıbrıs Türk Futbol ligi şampiyonu olarak bir “Super Cup” maçı yapmak için davet aldık. Bu davete 3-5 Eylül tarihleri arasında icabet ettik.
Her şeyden önce şunu söyleyeyim. İnanılmaz bir misafir severlikle karşılandık. Altınordu Yönetimi, A takımının deplasmanlara gittiği otobüs bize tahsis edildi. Bizi hava alanından aldı, otele oradan idman yapılacak tesislere taşıdı. Geri getirdi. İkinci gün maçın yapılacağı diğer tesislere aynı şekilde taşındık. Maç sonu otele götürüldük. Son gün otelden çıkış yaptıktan sonra da aynı lüks otobüs uçak saatine kadar bizi gezdirip sonunda havaalanına bıraktı. Gerçekten müteşekkiriz.
Bu seyahat sırasında Altınordu gerçeğini gözleme şansını buldum. Dört ana tesisinden 2 tanesini yakından görüm gezdim. İçinde yüzlerce mutlu çalışanı olan bu tesiste herkes kibar ve işini tam yapmakla meşguldü. Herkes arı gibi koşuşuyor, bir saatin dişleri gibi çalışıyorlardı.
İlk tesiste 9 saha vardı. Bunlardan 3 tanesi suni çim, 1 tanesi hibrit , 5 tanesi ise çimdi. Yemyeşil sahalar muhteşemdi. O kadar ki bize idman yapmak için ayrılan sahaya şahsen basmaya kıyamadım.
Maç yaptığımız tesiste ise yine 8 futbol sahası , özel kaleci çalışma alanları, kondisyon sahası, soğuk ve sıcak havuz , yemekhane , kütüphane vs de vardı.
Bu tesislere Türkiye’nin dört bir yanından yetenekli çocuklar geliyor ve yetiştiriliyor. Hedef sadece iyi futbolcu yetiştirmek değil. Aynı zamanda iyi bir insan da yetiştiriyorlar. Disiplin inanılmaz ölçüde önde tutuluyor. Kurallara uymayan sporcu ne kadar yetenekli olursa olsun anında kulüpten uzaklaştırılıyor. Örneğin Kola içmek, dondurma veya çips gibi şeyleri yemek yasak. Bunu yapan tabiri caizse anında kovula biliniyor.
Bu disiplin sayesindedir ki, alt yapıdan çıkan altı sporcu Avrupa liglerine taşınmıştır. (Resimleri tesislerde duvarları süslemektedir.) Yine onlarca sporcunun da Türkiye liglerinde top koşturduğunu öğrendim.
Maçımıza gelince… İlk devre başa baş oynadık ve son saniyede gelen penaltı golüyle 3-2 mağlup durumda devre arasına girdik. İkinci yarıda ise ciddi kondisyon farkı ortaya çıktı. Kalecimizin olağan üstü bir maç çıkarmasına rağmen 5-2 kaybettik.
Güzel bir temas oldu. Altınordu’lu yöneticiler bize “”Biz de Kıbrıs’a gelelim” deyince biraz afalladım. Yani aynı şekilde ağırlayamamaktan korktum. Otobüs bulma sorunu onu da geçtim, idman yapacakları saha bulmak , maç için saha yaratmakta zorlanacağımızı düşündüm. Kulübün bunu mevcut ekonomik koşullarda yalnız tek başına organize etmesi çok zor. Ama Spor dairesi ve Futbol federasyonumuz , bizden ülkemizden birkaç kulübün daha gelişim takımlarını da katarak bunu organize edebilir.
Gördüklerimden etkilendim. Altınordu’nun alt yapı konusunda Türkiye’nin en büyüğü olduğuna şahit oldum. Böyle bir donanımla sadece Çetinkaya’nın değil tüm kulüplerimizin temas halinde olmasının faydalı olacağına inanıyorum. Ancak bu konuda görev Futbol federasyonuna ve Devlet’e yani spor dairesine düşmektedir

NOT: FOTOĞRAFDA BENİ BİRLİKTE GÖRDÜĞÜNÜZ ÇOCUK MAÇIN YILDIZIYDI. BEŞ ALTI YIL SONRA LAZIM OLUR DİYE DÜŞÜNDÜM: KIRMADI. ÇEKTİK.
UNUTMADAN YAZAYIM ÇOCUĞUN İSMİ: MİRAÇ ÜLGEN