Ülkemizde genel anlamda bir buhran var. Ekonomik ve sosyal sıkıntılar bir şekilde yaşamın içinde asabi gerginliklere neden oluyor.
Kaçınılmaz bir şekilde, toplum içerisindeki genel sinirlilik hâli özelde de futbol sahalarımıza görülmeye başlandı.
Görülüyor ki toplum olarak yaşam savaşı sırasında edindiğimiz asabi tırmanış futbol maçlarında çok kolay patlamalara dönüşebiliyor.
İşin doğrusu memleketi yönetenlerin bu genel sinirlilik ortamından ülkeyi çıkaracak önlemler almasıdır.
O zamana kadar Tanrı güvenlik görevlilerine kolaylık versin.
Ne var ki, bu aşamada işi futbol sahalarında sadece güvenlik görevlilerine bırakmak doğru olmaz. Kulüp yöneticilerinin de yapması gereken görevler vardır. Bu görevler kendi camialarına yöneliktir.
Öncelikle sporcularının karşı tarafı tahrik edici davranışlardan kaçınmaları yönünde devamlı ikaz yapmaları hatta bunu sürdüren sporcularını cezalandırmaları gerekmektedir.
Sahaya taşkınlık yapmak için gelen seyirciler tespit edilmeli ve girişlerine yasak konmalıdır. Bunu yapmak bu küçük ülkede hiçte zor bir şey değildir.
Ve bir olay çıktığında yöneticiler, karşı tarafa değil kendi tarafına müdahale etmelidir. Karşı tarafa müdahale kıvılcımın parlamasına sebep olabilir.
Son olarak da Güvenlik kuvvetleri bu tip olaylara da müdahale edebilecek şekilde eğitilmeli, bir olay olduğunda koordineli bir şekilde gerekli işlemi yapmalıdır. Hatta sorumlu sorunlu kim-ler varsa hemen alınıp ortamdan çıkarılmasının önceden planlanmalıdır.
Aksi halde futbol sahalarımız , gerginleşen toplumun yer yer patlamalar yaşayacağı yer olmaya devam edecektir. Bunun sonunda da istenmeyen büyük olayların yaşanmasına sebep olacaktır.
(Bülent Dizdarlı)