Cumhurbaşkannı Ersin Tatar’la Meclis Başkanı Zorlu Töre ambargolara değindiler. Ersin Tatar ambargoları şöyle değerelendirdi.
“2004’te Kıbrıs Türk tarafı Annan Planını onayladı. KKTC üzerindeki ambargolar kalkacaktı, kalkmadı. AB bize de Türkiye’ye de büyük bir kazık attı.”
Doğru değil mi? Bu resmen kazık atmadan başka birşey değil.
Bu güne kadar meclis başkanı Zorlu Töre’nin de beyanatlarını iyice değerlendiriyorum. Zorlu Töre’nin beyanatlarını bazı insanlar “Vatan millet Sakarya” şeklinde değerlerdiriyor ama, Kıbrıs Türklerinin davasını yüksek sesle ve nokta atışlarıyala davamızın nabzını tutuyor bence.
Bu şekilde düşünenler yanlış değerlendiriyor. İyi ki Zorlu Töre her zaman böyle ateşin beyanatlar veriyor.
Son verdiği beyanat Rumların ambargolarına dairdi.
Zorlu Töre Rum ambargoları için şöyle dedi:
“Ambargoları Türkiye’nin desteği ile azaltıyoruz. Türkiye’nin birçok alanda verdiği destek, vazgeçilmezdir.”
Esasında Türkiye’nin 60 yıllık desteğini baz alırsak, şu anda devam eden hayatımızı Türkiye’ye borçlu olduğumuzu söyleyebilirim. Tatar ve Töre, ambargoların azalmasına parmak basarlarken, iyice düşünmüşümdür.
Türkiye’nin KKTC’ye yaptığı ve yapmakta olduğu maddi ve manevi destek yadsınamaz.
Siyasi alanda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son iki yıl üst üste BM Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşma ve KKTC’yi bütün devletleri tanımaya davet etmesi bir olaydır. Bence en büyük destek budur. Sanırım Tatar ve Zorlu Töre de benimle hemfikirdir. Çünkü her ikisi de geçmiş beyanatlarında bu duruma parmak basmışlardır.
Keşke Dr. Küçük’le Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş hayatta olsalardı ve bu beyanatlara tanık olsalardı. Onların en büyük idealleriydi bu. Onlardan kalan bu miras gibi, siyasal strateji açısından söylenmiş güzel sözlerdir bunlar.
Rum ambargoları, yine Rumlar tarafından hala sürdürülmektedir. Hayatımızın daha sağlam bir zeminde seyretmesi, tabii ki Türkiye’ye bağlıdır.
Ersin Tatar’ın dediği gibi Annan Planını reddeden Rum tarafının kayırıcıları çoktur. Gerek BM, gerekse AB sözlerinde durmadılar. Hem suçlu, hem de güçlü durumdan Rumlara her zaman kucak açılmıştır.
Rum ambargolarının en önemlisi, direk uçuşların KKTC’ye başlatılmamasıdır. Öyle görülüyor ki, Türk devletleri değişen siyaset karşısında direk uçuşları başlatacaklardır. Turizm açısından bu çok önemlidir.
Rum lider Hristdulidis’in Türklere yönelik önerileri aldatmacadan başka bir şey değildir. Hristoduludis’in bu önerilerini ambargoların azaltılması anlamında yorumlamıyoruz. Bu aldatmacadan kurtulmanın yolu, KKTC’nin tanınmasından geçer. Gerek Tatar, gerekse Töre artık KKTC’nin tanınma zamanının geldiğini söylüyorlar. İyi de söylüyorlar.
Tabii ki Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü bizim kırmızı çizgimizdir. Türkiye olmazsa, biz yaşayamayız.
Rumlar kuduryorlar Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin kalkması ve eski günlere dönülmesi için.
Mesela Rum Dışişleri Bakanı Konstantinos vurguluyor.
Yani bize ambargo uygulayan devletin Dışişleri Bakanı.
“Birinci hedefimiz işgalin sona ermesidir.”
Rumlar bize anbargo uyguluyor ama, onlara bizim de uyguladığımız ambargo budur. Türkiye anlaşmalardan doğan hakkını kullanmış ve adaya askeri operasyon düzenlemiştir.
Sık sık vurgu yapan şey budur. Türkiye’nin etkin ve fiili garangörlüğü.
Öte taraftan Rum Meclis Başkanı ve DİSİ başkanı bayan Anita Dimitriu birşeyler yumurtladı. Limasol’da EOKA’cılar için yapılan bir anma töreninde, onlardan kahramanlar olarak söz etti. Dimitriu’nun o sözleri esasında kendilerini ele veriyor. Yani Kıbrıs’ı mahveden sözde kahramanları göklere çıkarıyor.
Rumlar devamlı hareket yaratıyorlar. İlle de eski günlerden ve kahramanlıklardan söz ederler. Halbuki bu atıp tutmaları değil mi onları mahveden?
Türk askerini Kıbrıs’a biz davet etmedik, bizzat kendileri davet ettiler. Makarios’a karşı düzenledikleri askeri darbe, onları kendi içlerinde birbirine düşürdü. Bu nasıl kahramanlık.
Tatar ve Töre bunları hatırlatıyorlar Rumlara. Rumlar yarım Kıbrıs’la atarlar tutarlar ama yine de rahatsızdırlar.
Biz halimizden memnunuz. Şu anda bizim bir coğrafyada kendi topraklarımızda ve kendi devletimizin kanatları altında yaşamaya devam ediyoruz.
Defaten değindiğimiz KKTC’nin tanınması ve Anavatan’la olan güçlü bağlarımız bizi rahatlatıyor. Türk askeri bu topraklarda var oldukça, hiçbir zaman arkamız yere gelmez.
Anavatan’ın “asrın projesi” olarak nitelendirdiği Türkiye’den Kıbrıs’a deniz altından su getirmesi, hayatımızın en güzel ve en etkili olgusudur.
Kısacası Ersin Tatar’la Zorlu Töre’nin verdikleri beyanatlar, bizleri her zaman rahatlatan beyanatlardır.