“Cumhurbaşkanı bütün halkın Cumhurbaşkanı’dır. Bu beklentilere en iyi şekilde yanıt vermek zorundayım. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerine Türkiye ile uyum içerisinde çalışmak daha da önemli olmuştur. Çeşitli toplum kesimleriyle ve halk ile bütünleşen ve Kıbrıs Türk Halkı’nın sesini Dünya’ya duyuran bir Cumhurbaşkanı olacağım. Geçmişte federal görüşme süreçlerinin hiçbir netice vermediği görüldü. Biz kendi aramızda istişareler ile önümüzdeki süreci, Kıbrıs Türk Halkı’nın hak ve çıkarları için sürdüreceğiz” Ersin Tatar KKTC 5. Cumhurbaşkanı. 18.10.2020
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 18 Ekim 2020 tarihinde yapılan 2. Tur Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Ersin Tatar’ı, 5. Cumhurbaşkanı olarak seçti. Sayın Ersin Tatar’ı içtenlikle kutluyorum, Kıbrıs Türk Halkı için en iyiyi yapacağına inanıyorum. Önümüzdeki zorlu süreçte kendisine başarılar diliyorum. Kıbrıs Türk’leri için hayırlı olsun.
Önceki Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı, seçimden önceki son konuşmasında onurlu olan ile onursuz olanın seçimi olacak anlamında bir şeyler söyledi. Bu belki de onun son ana kadar kazanma şansını da zora soktu. Seçmeni onurlu ve onursuz olarak değerlendirmek, seçmene hakaretten başka bir şey değildir. Sonucunda sayın Akıncı, verilen oylar ile de cezalandırılmıştır ve söylediğine göre de siyaset arenasından çekilmiştir.
Her zaman kalıp dışı düşünerek, Kıbrıs için yeni çözümler ortaya çıkarmak gerekmektedir dedik. Şimdi bu görüşümüzü, daha önce de savunmuş olan sayın Ersin Tatar, ilk konuşmasında da dile getirmiştir. Başlıkta belirttiğim üzere sayın Tatar “Çeşitli toplum kesimleri ile ve halkla bütünleşen ve Kıbrıs Türk Halkı’nın sesini Dünya’ya duyuran bir Cumhurbaşkanı olacağım. Geçmişte federal görüşme süreçlerinin hiçbir netice vermediği görüldü. Biz kendi aramızda istişareler ile önümüzdeki süreci, Kıbrıs Türk Halkı’nın hak ve çıkarları için sürdüreceğiz” demiştir. Bu ifade, yine bizim savunduğumuz ve önerdiğimiz “Ulusal Konsey’in” kurulmasının önünü açmaktadır. Sayın Tatar bu görüşünü seçimden önce de açıkladığı için kalıp dışı düşünerek yeni çözümler bulmak zorundadır. Çünkü halk, kendisine bu yetkiyi vermiştir. Halk, federasyon istemiyoruz, sen bizim için hayırlı olan çözümü bul demiştir.
Türkiye ile KKTC’nin ilişkilerinin de yeni dönemde daha iyi olacağı açıktır. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türk Halkı için söylemiş olduğu incitici sözlerden uzaklaşması, konuya iki devlet arasındaki ilişkiler gibi yaklaşması gerekmektedir. Seçim sonrası Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve hükümetinin KKTC için söylediklerinin gerçekleşmesini, birlikte karar alarak ilişkilerini sürdürmesini bekliyoruz. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, 20 Ekim 2020 tarihindeki grup toplantısında söylemiş olduğu Kıbrıs Türk’ü için söylediklerinin bir bölümüne katılıyoruz. Ancak, Kıbrıs’ta iki halk yaşamaktadır. Kıbrıs Türk Halkı ve Kıbrıs Rum Halkı. Sayın Bahçeli, hamaset dolu 1950-1960’larda kalmış olan sloganı “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak” söylemesi bizleri düşündürmüştür. Kuzey Kıbrıs’ta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır ve adı üzerinde bir Türk devletidir. Kıbrıs’ın tamamını işgal etmek gibi bir niyetiniz olmadığına göre bu slogan yerine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır deseydi bizler için, daha iyi ve onurlu olacaktı.
Sayın Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkileri iki devlet ilişkileri gibi götürebilecek mi? İki devlet arasındaki görüşmelerde devlet idaresindeki mevkiidaşlar karşılıklı görüşebilecek mi? ABD Bakanı, Rum tarafına görüşmeye gelip KKTC ile görüşmemesine nasıl tavır koyuyor isek, Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen heyetin, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşmeden geri dönmesine de tavır koyarak bu garip ilişkileri bitirebilecek midir? Türkiye Cumhuriyeti KKTC’yi devlet olarak görebilecek mi? Daha çok soru var, ilişkiler üzerine. Bunları yürütebilecek mi? Bu bağlamda Sayın Tatar’ın “Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerine Türkiye ile uyum içerisinde çalışmak daha da önemli olmuştur” sözü üzerine işinin zor olduğunu düşünmekteyim. Sayın Tatar inşallah başarılı olur. Bu konuda da Kıbrıs Türk Halkı onun arkasında duracak ve her türlü desteği verecektir.
Sayın Tatar’ın önünde duran en önemli konulardan biri de çözüm görüşmeleri olacaktır. AB ve ABD’nin çok büyük baskıları ile karşılaşacaktır. Büyük bir ihtimalle de önüne çok uluslu konferanslar gelecektir. Özellikle bu konferanslara garantör ülkeler katılacaktır. KKTC’nin bu konferanslara katılamama durumu da söz konusudur. Çünkü, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni GKRY temsil etmektedir. Kıbrıs Türk Halkı yani KKTC hangi sıfatla katılacaktır? Bu konferanslara katılsın katılmasın, Rahmet özlem ve saygıyla andığımız KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın, 3. Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu’na yaptığı uyarıyı göz önünde bulundurması gerekir. “Kıbrıs için yapılan çok uluslu konferanslar tuzaklarla doludur. Bu tür toplantılardan hep korkmuşumdur. Dikkat et!”
Sayın Tatar’ın yaptıklarını ve yapacaklarını yakından takip ederek, Kıbrıs Türk’ü olarak kendisinin önünü aydınlatacak fikirlerimizle, söylemlerimizle, yazılarımızla ve bilfiil çalışmalarımızla her zaman yanında olacağız. Kendisinin “Müzakere masasında anlaşmak istiyoruz, ama halkın bağımsızlığına ve egemenliğine önem veriyoruz. Kırmızı çizgilerimizin daha net şekilde ortaya konulması halinde bir görüşme sürecinin daha başarılı olacağını düşünüyorum.” Söylediği gibi kırmızı çizgilerimiz bellidir. Bağımsızlık, Egemenlik, Siyasi eşitlik.
Değerli dostum, kardeşim, şair, bestekar, karikatürist, siyaset adamı, dört dörtlük insan, Arif Albayrak’ın “Gözlerinde Sonbahar” şiirinden bir bölüm aktarmak istiyorum. Bu bir aşk şiiridir. Ben, vatan aşkı ( KKTC) olarak yorumladım.
Seni
Dört mevsim
Gizledim de kokladım.
Her rüzgarda,
Her yaprakta
Kaldı da adın,
Seni
Gözlerimde sonbahar diye
Sakladım
Çırpınır yüreğin
Tarifsiz acıyla yâr,
Her yanın dört mevsim
Gözlerinde sonbahar…
Mutlu, sağlıklı, bilgili ve uyanık olalım.