“Kıbrıs Cumhuriyeti” Hükümeti, geçtiğimiz günlerde;Kıbrıslı Türklere yönelik 14 maddelik “tek taraflı” bir “açılım” ortaya koydu…
“Kıbrıslı Türklerin gündelik yaşamını kolaylaştırmak” amacını taşıdığı ilan edilen Hristodulidis’in bu “paket”ini beğenenler de var, beğenmeyenler de…
“Doğru yöne doğru atılan bir adım” diyenler olduğu gibi, “paketin beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu” savunanlar da var…
Tabii Tatar ile Üstel’in doğru dürüst bir “değerlendirme”yapmasını beklemiyordum…
Bu yüzden onların “Rum tuzağı” demelerini es geçiyorum.
Özersay ise, “Rum’un ağzımıza bir parmak bal çaldığını” söylüyor…
Ne yalan söyleyeyim; ben Hristodulitis’ten bu kadarını da beklemiyordum…
CransMontana başarısızlığının “mimarı” olan bu siyasetçi; “Görüşmelere kaldığımız yerden devam edelim” diyor ama henüz “GuterresÇerçevesi”ni kabul edip etmediğini bile bilmiyoruz…
“Siyasal eşitlik” konusundaki eski katı tutumunu ne kadar yumuşattığını da bilmiyoruz…
Bu yüzden bu “paket”e ne kadar sadık kalacağı, 14 maddelik önlemleri ne kadar samimiyetle uygulamaya koyacağı meçhuldür…
Hatta; bu paketin aylarca bekletilmesi ve “zamanlaması”nın bugünlere denk getirilmesi de sorgulanabilir…
BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi’nin adaya gelmesine günler kala ortaya konması da “iyiniyet” açısından kuşkulu bulunabilir…
Ancak; hiçbir nedenle “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin bu önlemlerini elimizin tersi ile itemeyiz…
Özellikle “Karma evliliklerden” dolayı binlerce gencimizin yaşadığı “mağduriyet”in ilk kez resmi bir açıklamada “belgelenmesi” önemli bir ilk adım sayılmalıdır.
Önlemlerin birinci maddesinde; “Şubat 2007 tarihli Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde “Kıbrıs vatandaşlığı”nın verilmesine ilişkin bekleyen tüm başvuruların incelenmesi” sözü veriliyor…
Bu bağlamda, 4000 dolayında başvuru yıllardan beridir bekliyor…
2004 yılında, iki taraf arasındaki geçişler başladıktan sonra, “karma evlilikler”den doğan çocuklara kolayca “vatandaşlık” veriliyordu…
Bu; 2007 yılına kadar ciddi bir sorun yaşanmadan devam etti…
Anne ve baba nerede evlendi? Çocuklar nerede doğdu? gibi “kriterler” yoktu…
2007 Şubatı’nda, Papadopulos döneminde “vatandaşlıklar” Bakanlar Kurulu onayına bağlandı…
Arkasından gelen Hristofyas’ın döneminde Bakanlar Kurulu iznine bağlı “sistem” işlemeye devam etti…
Müracaatçıya bir “başvuru numarası” veriliyordu…
Her başvuran, hangi Bakanlar Kurulu toplantısında, kaç zaman sonra “vatandaşlık” alabileceğini tahmin edebiliyordu.
Anastasiades ta başından beri, bu uygulamayı sevmedi.
“Getirin tüm nüfusu, hepsini vatandaş yapmaya hazırım” dedi.
Akıncı ile ilk “mutabakatlarından” biriydi bu…
İçişleri Bakanlığı’nın kayıtlarına baktılar, “KKTC vatandaşları sayısı 220 bin” idi.
Anastasiades, çözümde tüm nüfusu “Türkiyeli Kıbrıslı” ayrımı yapmaksızın “Kıbrıs vatandaşı” yapmayı kabul etti…
Ancak CransMontana’da masa yıkılınca, “karma evliliklerden” doğan çocuklar ortada kaldı…
Yıllardan beridir; ebeveynlerinden biri “Kıbrıslı” olmayan ve burada evlenenlerin çocukları, “Kıbrıs Cumhuriyeti” vatandaşlığını alamıyorlar…
Dolayısıyla da AB vatandaşı olamıyorlar…
Gençler, özellikle “eğitim” konusunda, seyahat konusunda ciddi zorluklar yaşıyorlar…
Rum tarafı, üstüne üstlük, yıllar içinde sürekli değişen “kriterler” icat etti; durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirdi.
Bir ailenin iki çocuğundan biri “vatandaş” yapıldı, öteki bunu alamadı…
Öte yandan, 74 öncesi bir dış ülkeye Kıbrıs’tan göç etmiş birinin hiç Kıbrıs’ı görmemiş torunu “vatandaş” oldu…
Gelinen şu aşamada; bu alanda faaliyette bulunan iki sivil toplum örgütü, girişimleri sayesinde “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin olumlu bir adım atmasını sağladılar…
Ancak en büyük “katkı”yı AP Üyesi Niyazi Kızılyürek koydu…
Avrupa Parlamentosu’nda AB Komisyonu’na sorular sordu. Konunun 675 imza ile “Dilekçe Komitesi”netaşınmasına yardımcı oldu. Bizzat Hristodulidis’le konuyu görüştü.
Gelinen aşamada, çok yönlü, etkin ve ortak bir “sivil toplum” çalışmasına ihtiyaç vardır.
Ancak görüyorum ki “Kimliksizler Derneği” ile “Karma Evlilik Sorunu Çözüm Hareketi” birbirine zıt görüşler taşıyor. Biri Kıbrıslılığı öne çıkarıyor, diğeri;konuyaanayasa bağlamında hak ve mağduriyetler olarak bakıyor.
Biri “eylem”den yana…
Öteki ise müzakere ve diplomasi diyor…
Bu yüzden de birlikte eylem yapamıyorlar…
Biri “kızdırmayalım” diyor, öteki “bizim derdimiz kızdırmak değil, görünür olmak” diyor.
Biri “vatansızız” diyor… Öteki “Biz vatansız değil çift uyrukluyuz.” diyor…
“Resmi” makamların Rum tarafı ile bu konuda “işbirliği” yapması imkânsız olduğuna göre, iki derneğe büyük iş düşecek… Kavga yerine işbirliği yapmaları, konuyu sıkıca ve birlikte takip etmeleri gerekecek…
Bunun dışında, “Önlemler Paketi”nin bazı maddeleri “Eşeciğini kaybedip bulan köylü”nün sevincini yaşatmakniyetini taşıyor…
Örneğin; Kıbrıslı Türkler’in Genetik Hastanesi’nden yararlanmaları vardı, iptal edildi, şimdi yeniden söz veriliyor…
Sağlık Sistemi’nden ilaç almak vardı, iptal edildi, şimdi yeniden sağlanacak deniyor.
Kısacası; abartmaya gerek yok, ancak sivil toplum bastırırsa,konunun takipçisi olursa, çözüm yanlısı partiler de uyumazsa, birçok Kıbrıslı Türk’ün günlük yaşamı gerçekten kolaylaşabilir…
Bakmayın siz “resmi” şom ağızların hamasetine…