İngiltere’de 54 milletvekilinin hafta başında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) doğrudan uçak seferlerinin başlatılması çağrısının yapıldığı mektubu imzalaması, yıllardır Kıbrıs Türk halkına uygulanan insanlık dışı ambargoların gündeme gelmesi ve bu yönde adım atılması çabası açısından oldukça önemli bir gelişmedir. Ancak, Kıbrıs’ta sorunun olduğu gibi kalmasını isteyen İngiltere bu yönde adım atar mı...İşte asıl mesele de bu.
 
Aralarında iktidardaki Muhafazakar Parti ve ana muhalefetteki İşçi Partisinin milletvekillerinin olduğu farklı siyasi partilerden 54 milletvekili, Dışişleri Bakanı David Cameron’a hitaben yazdıkları mektupta, İngiltere’den Kıbrıs adasının en büyük havalimanı olan Ercan Uluslararası Havalimanı’na direkt uçuşların başlatılmasına yönelik desteği ifade ediliyor.
 
Milletvekilleri, mektupta “İngiltere, Kosova gibi Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olmayan ülkelere ve Tayvan gibi resmi olarak tanımadığı ülkelere uçuş izni veriyorsa, KKTC’ye neden vermesin?” diye soruyor.
 
İngiltere, KKTC’ye doğrudan uçuş konusunda olumlu adım atar mı, atarsa iyi olur ama… Aması şu; İngiltere’nin politikası, Kıbrıs’taki meselenin olduğu gibi kalmasından yanadır ve mevcut durumu değiştirecek bir adım atması beklenmez. Ancak, 54 İngiliz milletvekilinin doğrudan uçuş konusunda ortak tutum belirlemesi, Ada gerçeğine dikkat çekilmesi ve yeni gelişmelere kapı açma fırsatı oluşturması açısından değerli.
 
İngiltere, Türkiye ve Yunanistan ile birlikte 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmaları uyarınca, Kıbrıs’ın üç garantör ülkesinden birisi ve Kıbrıs’ta, Güney Kıbrıs sınırları içerisinde yer alan Dikelya ve Ağrotur’da çok önemli iki askeri üssü bulunuyor. KKTC ve Güney Kıbrıs’ta binlerce İngiliz vatandaşı yaşıyor. İngiltere’nin Kıbrıs’a karşı tarihi yükümlülükleri var. Ancak, İngiltere Kıbrıs’ta Türk ve Rum halkına karşı hiçbir zaman eşit davranmamıştır, Kıbrıs Türkleri’nin haklarını görmezden gelmiştir. Kıbrıs’taki sorunun bu şekilde kalmasını isteyen tutum içinde olmuştur, hep kendi çıkarlarını öncelemiştir. 54 İngiliz milletvekilinin imzaladığı tarihi mektubu değerlendirirken, bu gerçeği de hatırlamakta fayda var.
 
O mektubun öncesini de hatırlayalım;
İngiliz Parlamentosundan bir heyet hemen her yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret eder, üst düzey devlet ve hükümet yetkilileri ile görüşürler, bölge ziyaretleri yaparlar, KKTC’nin devlet olduğu gerçeğini yerinde görürler. Ancak sonuç değişmez.
 
Şubat 2023’te gerçekleşen ziyarette de, İngiliz parlamenter heyete başkanlık eden Muhafazakar Parti Milletvekili Stepen James Melcalfe, ziyaretle ilgili açıklamasında KKTC Meclisini ve yeni Ercan Havalimanı’nı da ziyaret ettiklerini belirterek, KKTC’nin dünyaya açılması ve Kıbrıs Türk Halkının izolasyonlardan kurtulması gerektiğini söylemişti. İngiliz heyetin ziyareti ve açıklamaları Rumları rahatsız etmişti.
 
İngiliz milletvekillerinin geçen yıl KKTC ziyaretinde söylediklerini; yani KKTC’nin bir devlet olduğu gerçeğini dile getirmeleri, Kıbrıs Türk halkının ambargolardan kurtulması gerektiği yönündeki görüşleri, 54 milletvekilinin imzasını taşıyan bir mektupla İngiliz Parlamentosunun gündemine taşıması KKTC’nin sürdürdüğü haklı davasına önemli bir destektir ama arkasının gelmesi gerekiyor.
 
Ayrıca, İngiliz milletvekillerinin mektuplu “KKTC hamlesi”, Kıbrıs Türk tarafının egemen eşit iki devlet ve Kıbrıs Türk Halkının eşit uluslararası statüsünün kabulünü öngören Kıbrıs konusundaki vizyonuna destek anlamı da taşıyor. Tabi bu desteklerin sözde kalmaması gerekiyor.
 
Kıbrıs Türk Halkına yıllardır haksız bir şekilde uygulanan izolasyonların kaldırılması yönünde uluslararası camianın adım atması gerekiyor. O zaman soralım; İngiltere’nin Kıbrıs’a karşı tarihi yükümlülükleri olduğundan hareketle, İngiltere bu anlamda uluslararası camianın başını çekebilir mi…
İngiltere, geç de olsa Kıbrıs Türk Halkına yönelik zorunluluklarını yerine getirme yönünde adım atar mı…
54 Milletvekilinin girişimi heyecan oluştursa da Kıbrıs’ta sorunun nedenlerinden olan ve mevcut durumun aynı şekilde kalmasını isteyen İngiltere’nin, Ada’daki durumu değiştirecek adım atmasını beklemek aşırı iyimserlik olur görüşündeyim.