TC Cumhurbaşkanı Erdoğan; “sürpriz”leri seviyor…

KKTC yetkililerinden bile gizlediği “Maraş açılımı”nı, canlı yayınla dünyaya ilan ettiğinde, Kıbrıslı Türkler “şoklarını” yaşamış, arkasından; hükümet tepetaklak devrilmişti…

Bu kez, bize bir “kıyak” yaptı ve tam 61 gün önceden, “sürprize hazır olun” mesajını gönderdi…

Geçtiğimiz 19 Mayıs’ta,20 Temmuz’da Kıbrıs’a geleceğini ve gerekli mesajları tüm dünyaya buradan vereceğini açıkladı…

“Kuzey Kıbrıs'tan bizim vereceğimiz mesajlar, sadece adayı değil tüm dünyayı ilgilendiriyor,” dedi.

Demek ki; Karadeniz’de 405 milyar metre küp gaz rezervi bulunması…

2023 sonunda Türk roketinin Ay'a sert iniş gerçekleştirmesi…

Kanal İstanbul’un Karadeniz'le Marmara Denizi'ni bağlaması…

gibi, dünyayı şaşırtan “ezber bozucu”projeler zincirinden Kıbrıs da nasibini alacak… 

Erdoğan’ın bu açıklamasının ardından; özellikle yandaş basında, hatta resmi medyada çeşitli “senaryo”lar servis edilmeye başlandı…

Bunların içindeki en güçlü “senaryo”ya göre; Kıbrıs’ın kuzeyindeki Geçitkale havaalanı,20 Temmuz’da, Türkiye’nin “askeri üssü” olarak dünyaya duyurulacak.

Büyük bir olasılıkla; Türk SİHA ve İHA’ları o gün, büyük bir gövde gösterisi yapacak ve Kıbrıs’ın kuzeyi “insansız” kalsa da, burasının Türkiye için “jeopolitik” değeri dünyaya ilan edilecek…

1974’ten sonra inşa edilen Geçitkale havaalanı, arazisi içinde bulunduğu köyün adını taşıyor. NATO standartlarına göre ve NATO uzmanlarının denetiminde projelendirildiği iddiaları var.

Geçitkale havaalanı, kısa süreli sivil amaçlarla kullanımı dışında günümüze kadar atıl durumda bulunuyor.

Ancak, bu havaalanının “makustalihi”nde ilginç bir gelişme yaşandı…

2008 yılında Ferdi Soyer Hükümeti (CTP) bu havaalanını, işadamı Asil Nadir’e 15 yıllığına kiraladı.

Anımsıyorum… Bu amaçla büyük bir tören düzenlenmişti. İhaleyi kazanan CAS (UK) adına Direktör James Beveridgesözleşmeye imza koymuştu. Başbakan Ferdi Sabit Soyer de şeref konuğu olarak imza atarken bu “başarı”dan duyduğu gururu yüksek tonda seslendirmişti.

Asil Nadir’in şirketi, Geçitkale Havaalanı’na 58 milyon Euro'luk yatırım öngörüyordu.

Özellikle tarım ürünlerinin paketlenip pazarlanması yapılacaktı…

Oraya uçuş okulu açılacaktı.

Havaalanı, Geçitkale’de yükselen "ekonomik bir abide" olacaktı…

İlk bir buçuk yılda 1000 kişilik istihdam sağlanacaktı.

6 yılın sonunda ise ekonomiye 160 milyon Euro katma değer sağlanmış olacaktı.

Bir süre sonra Asil Nadir, İngiliz ortakları ile bozuşmuş, ihale de iptal edilmişti. Nadir, bu ihale için başka bir şirket kurdu. Yeniden ihaleye çıkıldığında, havaalanı Resource Consulting Services Ltd.’e kiralandı. Bu şirket de, bir önceki ihaledeki gibi, havaalanına tek talip olan şirketti. 20 Nisan 2010’da Asil Nadir, bu yeni şirketi ile Geçitkale havaalanının ikinci kez kiracısı oldu.

Aradan 11 yıl geçti…

Geçitkale havaalanına bir tek çivi çakılmadı…

Asil Nadir, hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmedi…

Kuzey Kıbrıs’ın en yüksek tirajlı gazetesinin sahibi, sözleşme hükümlerini yerine getirmedi diye sorgulanmadı…

Zaman zaman kendi gazetesinde Geçitkale havaalanı çevresinde yüksek gerilim hatları bulunması nedeniyle buraya uçakların inemeyeceği “mazereti” dillendirildi.

İşte tam da bu noktada; bir sabah, (16 Aralık 2019) Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığı'nda konuşlu insansız bir Bayraktar TB2 tipi hava aracı (İHA) Geçitkale’ye iniverdi…

Arkasından, KKTC hükümetinin, Türkiye'nin talebi üzerine Geçitkale Havaalanı'nın “Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı”natahsis edilmesine karar verdiği açıklandı.

Ersin Tatar’ın Başbakan olduğu dönemde Geçitkale havaalanının Asil Nadir’den alınıp askere verilmesi birçok soru işaretleri taşıyor…

Türkiye, bu “devir” için Asil Nadir’e ödeme yaptı mı?

Asil Nadir, bunca yıllık kirayı devlete ödedi mi? 

Bunlar medyamızda hiç sorgulanmadı. Bir vekil çıkıp da hükümete bir tek soru sormadı…

Geçitkale; Türk SİHA ve İHA’larının“iniş noktası” olacaktı. Ama şimdi öyle anlaşılıyor ki bu “statü” değişecek ve havaalanı, Türkiye’nin Kıbrıs’taki “daimi hava üssü” olacak…

Erdoğan’ın bu “ezber bozan” yeni girişimiDoğu Akdeniz’deki Türk “iddiaları” bakımından büyük riskler içeriyor. Suriye, Lübnan, İsrail ve Mısır'ın kendi hava sahalarına etkisi bakımından Türkiye ile gerginlik yaşamaları söz konusu… Öte yandan Rum ve Yunan cephesinde de bunun etkileri olacak kuşkusuz…

Erdoğan’ın, bir hafta sonra NATO zirvesinde görüşeceği Biden’a,Kıbrıs ve Geçitkale üzerinden,önceden verdiği mesaj sayesinde “koparacağı” ne olabilir acaba?

NATO’nun bilgisinde olan Geçitkale, kolayca “Türk askeri üssü” olabilecek mi? ABD buna izin verecek mi? Yoksa başka hesaplarla pazarlıklar mı yapılacak?

Bunların tümü önümüzdeki günlerde netleşecek…

Ama hepsinden önemlisi; Türkiye’nin Kıbrıs’a yönelik “politik gerginlik stratejisi”ne yönelmesi…

Türkiye; Kıbrıs’a “Kıbrıslı Türkleri korumak için” gelmişti…

Daha sonraları, “Kıbrıs’ta bir Türk kalmasa bile orası bize lâzım” denmeye başlandı…

Şimdi adanın “jeopolitik” değeri, her şeyin önüne geçti…

Erdoğan’ın avucunda bulunan “sıcak patates”Kıbrıs; Kıbrıslı Türklerin yurdu mu olacak, yoksa “insansız” kocaman bir “siha üssü” mü?

20 Temmuz’da anlayacağız…