Her gün medyada hükümetin icraatlarını eleştirenlerin ne kadar fazla olduğunu görebiliyoruz. Bazen haklı eleştiriler var. Çoğu zaman ise gerçeklerle ilgisi olmayan, bir takım kışkırtmalar ile filizleşen, hiçbir dayanağı olmayan eleştiriler, hatta suçlamalar var. Ancak çoğunlukla kötü senaryolar ve sadece iyi olmadığı iddia edilen gelişmelere yer verilmektedir. İyi, olumlu, pozitif ve KKTC Devletinin var olduğunu, devam ettiğini ve kalıcı olduğunu gösteren gelişmelere çok az yer verildiğine tanık oluyoruz. Kötü, gerçek dışı senaryolarla KKTC Devleti ve Hükümetini zor durumda bırakırsanız, bu hem “çözüm” çabalarını (ki Rumların ‘biz çoğunluk, siz azınlık’ iddiaları ile müzakerelere tekrar dönmenin hiçbir anlamı kalmadığını iddia edenlerin artık çoğunlukta olduklarını görebiliyoruz.) negatif biçimde etkiler, hem de Rumların KKTC için icat ettikleri “yalancı, sahte devlet” safsatasını güçlendirir. Sonunda, bu durum KKTC’nin varolmasına, yaşamasına ve tanınma yoluna girmesine engel olarak karşımıza çıkar. İktidarda hangi parti isterse olsun, demokrasimizdeki negatifliklerle dolu siyasi karmaşa hep aynı şekilde süregelmiştir maalesef... Dış dünyada “Kıbrıs Sorunu” ile ilgilenenler de bu durumdan etkilenmiş ve hep Rumların lehine dönüşecek politikalar üretmişlerdir. Unutulmamalı ki iyi daima iyiyi getirir. Pozitif düşünce, hoşgörü, pozitif aksiyonlara yol açar. Genel duruma baktığımız zaman, KKTC’de politik kültürün yeterince gelişmediğini görürüz.
Muhalefetdeki her siyasi partinin sanki ilk ve en önemli görevlerinin iktidardaki hükümete saldırmak olduğunu belirgin bir biçimde ortaya koymaları ve hep bu yolda yürümeleri düşündürücüdür. Hükümet ile istişarede bulunan, işbirliği yapmayı düşünen ve ortak bir yol bulmayı denemeyi tasarlayan bir tek siyasi parti yok. Bu partilerin hep, hükümeti çökertmek, erken seçime gitmek ve iktidar olmak gibi hayalleri vardır. Ancak bu partiler, kendi yapıları içindeki dengesizlikleri, yersiz suçlama alışkanlıklarını ortadan kaldırmayı düşünmezler bile. En önemlisi, kendi devletlerinin ön planda olduğunu göstermeleri gerekir.
Bu tür bir politik karmaşa demokrasisi içinde yaşıyoruz maalesef. Böyle olunca da KKTC Devletinin hem iç politikaları, hem de dış politikaları zarar görmektedir. Peki, bilimsel çalışmalar yapıp, politik yapımızı daha iyi yerlere getirmek için çaba harcayanlar yok mu? Tabii ki var. Ancak, maalesef çok az. Felaket senoryoları düzenlemek yanlış... Ardı arkası kesilmeyen, birbirlerine saldırı politikaları ile sahne alanların amaçsız, kötüleyici ve devlete zarar veren hareket tarzları yanlış. Ancak, kendi içimizde biraraya gelip bu yanlışları düzeltmek olası. Bu da iyi niyet, pozitif düşünce, iyiyi görme ve iyinin iyiyi getireceğini görmekten geçer sanırım. KKTC Devleti ve halkı olarak ileriye gitmek istiyorsak, politik kültürümüzü geliştirmeliyiz.