“Kıbrıs Türkü, dikkat edelim! Gençliğin götürülmekte olduğu yol uçurumun kenarıdır, yok olma yoludur. Bizi ezecek, esir edecek olan tek yoldur. Bu tehlikeli yoldan dönmek bize düşüyor. Bana ne benim işim yolunda gidiyor, benim çocuğum mu var? Dediğimiz gün 65.000 Türkün mezarı kazılmış olacaktır.” 1942 Dr. Fazıl KÜÇÜK Anadolu coğrafyasının çok sayıda medeniyete beşiklik ettiği biliniyor. Ermenilerin de bu topraklarda 800 yıl boyunca Türklerle dost olarak yaşadıkları dönemde ‘sadık ulus olarak tanımlanıyorlardı. Türklerin hoş görüsünü de iyi kullanarak oluşturdukları çetelerle dost olarak göründükleri Türklerin oturdukları köylere saldırmaktan çekinmediler ve katliam yaptılar. İstanbulda ve Anadolunun değişik yörelerinde yaptıkları katliamları kaplumbağa gibi ters çevirerek ‘Ermeni Katliamı diye tanımlayıp dünya kamuoyunu yalanlarla kandırdılar. Yabancı kaynakları ve devlet görevlilerin çalışmaları konusunda araştırma yapan inanç ve yol arkadaşım sevgili adaşım AHMET GÜRELe teşekkürlerimi sunuyorum. 20 Haziran 1890 tarihinde Katolik Ermeni Rahiplerle çeteciler birlik olup Erzurum Sansaryan Okuluna silah depoladılar. Kendilerine engel olmaya çalışan Türk askerlerine ateş açtılar. Erzurumda yaşanan bu olayı İngiliz Konsolosu Eliford Lloyd ülkesinin işgüderine “Bazı Ermeniler Türk askerlerine ateş açarak iki Türk askerini öldürüp üçünü de yaralamışlardır” diye rapor ediyordu. Anadolu coğrafyasında gerçekleştirdikleri kalkışma hareketinden sonra Ermenileri ‘Sadık Ulus olarak tanımlamayı bir kenara koyup ‘Asi Ulus diye tanımlamak gerekiyor mu ne… SEVGİ ile kalınız… Gizem Öznacarın geçen hafta yayınladığımız “KOCA YÜREKLİ NEFER” yazısının 2. ve son bölümünü sizlerle paylaşıyoruz. Gizem Öznacarların sayısının çoğalması dileklerimizle… 08 Temmuz 2016 - Ankara - KOCA YÜREKLİ NEFER - 2 – “… Doktor Fazıl Küçük hakkındaki kitapları okumaya devam ettikçe, Onu daha yakından tanıdım. İstanbul, Fransa ve İsviçrede tıp eğitimi aldığını, eğitimini tamamladıktan sonra adaya dönüp halkına hizmet verdiğini öğrendim. Ayrıca Doktor Fazıl Küçük, halkını bilinçlendirmek amacıyla Halkın Sesi gazetesini kurmuş. Okudukça anlıyordum toplumumuzun nasıl bu kadar ileriye gittiğini. “Bir toplumun ileriye gitmesinin tek yolu şüphesiz halkı ve en önemlisi gençleri eğitmekten ve bilinçlendirmekten geçer. Eğitim ve kültür seviyesi yüksek toplumlar kendilerini daha iyi ifade edebilme şansına erişirler. Toplumu ileriye götürmekteki en önemli rolü toplumun geleceği olan gençler ve çocuklar üstlenir. Bundan dolayı gençleri ve çocukları eğitmek bir toplumun geleceğini güvene alan en önemli unsurdur”. Onu tanıdıkça kararım kesinleşiyordu. Evet, ben de hayallerimin peşinden koşup tıpkı Doktor Fazıl Küçük gibi halkıma hizmet eden bir doktor olacaktım, ülkemi daha da geliştirerek ileriye taşıyan bir birey olacaktım. Okuduğum kitabı kapattım ve çok uzaklara dalıp Doktor Fazıl Küçükü ve Onun yarattığı büyük eseri düşündüm. O an zihnimde iki dize dönmeye başladı. Onu anlatan, Onunla özdeşleşen iki dize: “ÖLÜMÜN NEFESİNİ HİSSEDEREK ATTI KENDİNİ İLERİYE DAĞITTI DÜŞMANI, DİKTİ AY YILDIZ BAYRAĞI KUZEYE” Doktor Fazıl Küçükün “Bizler gelecek nesillere, şimdiye kadar bize emanet edilmeyen en yüksek eseri bırakmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki beşer fanidir. Bırakılan eser bakidir” sözünü kendimize ilke edinerek atalarımızın bize bıraktıkları emaneti gururla taşıyacak ve bizden sonraki nesillere aktaracağız”…